• 30 ekim 2001 depeche mode konseri ile çakışan maç. o gün kapalıda değişik simalar vardı. hiç tanımadığımız yüzleri gördük yanımızda. sorduğumuzda, "abi, kartı şu verdi"lerle karşılaşmıştık. şu ya da bu vermişti kombine kartları, bu arkadaşlarımız da, bu önemli maçta ses olmuşlardı, umut olmuşlardı. kankalarımızın adını biliyorduk da, "şu" ya da "bu"ları tanımadık tabii. sadece birkaç gün sonrasında ali sami yen'e bu sefer annesinin ligi için dönen cimbomun maçında, "şu" ve "bu"larla bizim kankalar yine yerlerini almıştı tribünlerde. kankalardan biliyorduk nerede olduklarını ancak "şu" ve "bu"nların da konserde olması şaşırtmıştı bizleri. tabii futbolda sarkık gömlek ekolünün temsilcisi olmaktan topa tutulan bendenizin sesi yükselmişti o lig maçında. psv maçında sözleştiğimiz gibi depeche mode kıyafetleri ile gitmiştik ayrıca maça. kankalardan, "şu"nlardan, "bu"nlardan duyduklarımız hâlâ kulaklarımızda. uzun lafın kısası, biz tribündeydik o gün, kapalının bir bölümü abdi ipekçi'de. biz sergen'in sağ volesini gördük, onlar dm şovu...
  • psv eindhoven teknik direktörü erik gerets 'in ali sami yen'den ikinci kez eli boş çıktığı maç. sol kanatta victoria o sezon deli oynayan dennis rommedahl'ı yiyip bitirmiş, galatasaray tribünleri 3 kasim 1993 galatasaray manchester united macindan sonra en iyi desteği bu maçta vermişti.
  • tribunlerde psv'nin ayagina her gecen topta isligin eksik olmadigi, galatasaray taraftarinin tek vucud takimina destek verdigi, muthis tempolu bir mac olmustur. sergen yalcin galatasasaray'daki en iyi futbollarindan birini oynamistir bu macta... sergen sag ayagiyla golunu atana kadar galatasaray cok net gol pozisyonlari bulmus ancak bunlari degerlendirememistir...
  • ben ve benim gibi birçok galatasaray taraftarı gustavo andres victoria mendez'i iyi hatırlıyorlarsa sebebi kesinlikle dennis rommedahl'in ikici yarısında adım atamadığı bu maçtır.
  • sergen yalçın ve arif erdem'in golleriyle galatasaray'ın 2-0 kazandığı maç. galatasaray aynı puanda olduğu psv'yi yenerek 2. olup gruptan çıkmıştır bu galibiyet sayesinde.
  • sergen yalçın ın golünde asist sahibi ümit karan, arif erdem in golünde asist sahibi ise hasan şaş tır. hasan şaş arif erdem in bu golünde topu o kadar uzun mesafe sürmüştü ki golden sonra doğru dürüst sevinememişti bile.

    sakat oyuncuların çokluğundan bu maçta defansın göbeğinde fleurquin görev yapmış ve gayet de başarılı olmuştur. ayrıca maç içinde hücuma destek verdiği bir pozisyonda kafa şutu da direkte patlamıştır. aynı fleurquin bu maçtan sonra cuma günü oynanan bursaspor maçında da defansın göbeğinde görev almış amma ve lakin 5-0 lık yenilgi de bir nevi "çorbada benim de tuzum olsun" hesabı katkıda bulunmuştur.

    sergen yalçın bu maç döktürmüştür. hatta bu maçtan sonraki gün sergen reha muhtar ın türkiye nin en sevilen haber bülteni olan show tv ana haber ine konuk olmuş ve 2001-2002 sezonu ile yeniden doğuşunu anlatmıştır. sergen yalçın röportaj boyunca kendisine ikinci kez kucak açan galatasaray camiasına şükranlarını dile getirmiş ama reha muhtar ın kendisine "ileride çocuğun olursa onun hangi takımı tutmasını istersin sergen?" tarzında tam reha muhtarlık sorusuna cevap vermeden aslında cevabını vermiştir. (bkz: beşiktaş)
  • hayatım boyunca pek çok maça gittim. kimileri hakkında en ufak bir hatıra yok kafamda, hiç yaşamamışım gibi. kimilerinde de golleri falan hatırlıyorum. ama bu maçın benim için önemi çok büyük ve neredeyse tüm detayları hafızamda. oynayan oyuncuların akıttığı tere saygım sonsuz ama bu maçı kazanan, kazandıran tribündeki taraftardı. kapalının ortası hiç durmudan tezahürat yapıyordu, stadın geri kalanı top rakibe geçtiğinde ıslığa başlıyordu. öyle bir uğultuydu yükseliyordu ki dayanamayıp kulaklarını tıkayanları görüyordum. aptalca bir gülümseme yerleşiyordu suratıma, daha da çok yükleniyordum ıslığa. topu kaptığımızdaysa herkes bir anda susup kapalıya kulak kesiliyor, birkaç saniye içinde de bütün stadyum bir ağızdan haykırıyordu. tezahüratlara sürekli katılan birisi olarak maçlardan sonra ses kısılması falan yaşamıyordum ama bu maçtan sonra 3 gün konuşamadım. yıllar sonra bütün maç kulübeden çıkamayanlara inat yarılmış kaşıyla, dimdik duruşuyla gönlümüzde taht kuracak olan erik gerets de taraftarın hakkını veriyordu. ve yine yıllar sonra 19 ağustos 2010 galatasaray fc karpaty lviv maçını izlerken galatasaray taraftarının içinde bulunduğu durumu görünce bu maçı hatırladım ben. o burukluğu tarif etmem imkansız ama en basit anlatımıyla içim acıdı. yazık...
hesabın var mı? giriş yap