• nick hornby'nin; kendini ifade ettiğini düşündüğü şarkıları didikleyip; şarkıyı oluşturan unsurlar üzerinden kendi hayat dilimlerini seren yeni kitabı. eser; teenage funclub ile başlayıp patti smith' in "pissing in a river" ıyla sonlanıyor. özelikle hıgh fidelity'de zirvesini bulan "thunder road" u yeniden keşfetmek isteyenlere ve hornby'nin müzik eleştirilerini takip edip sevenlere tavsiye olunur.
  • nick hornby'nin hayatına soundtrack olan/olmuş parçalar üzerine düşündüğü ve bu düşünceler etrafında dolanarak kotardığı eğlenceli metinler toplaması...

    kendisinin ilk kez bir kızla başbaşa kaldığında çalan albümden* tanrı inancına değin oldukça kişisel bilgilerine ulaştığımız; ufak tefek, kırmızı, sert ciltli, bol resimli [albüm kapakları/grup ya da şarkıcılar] kitap; kendisinin bu son kitabı hakkındaki görüşlerini alalım:

    "i decided that i wanted to write a little book of essays about songs i loved ... songs are what i listen to, almost to the exclusion of everything else. i don't listen to classical music or jazz very often, and when people ask me what music i like, i find it very difficult to reply, because they usually want names of people, and i can only give them song titles."
  • muazzam kitap. sarkilarla eszamanli okumasi ayrica keyifli.

    "if you are writing a song about redemption, the word 'redemption' should be avoided like the plague".
  • (bkz: nine songs)
  • nick hornby cenazesinde van morrison'ın caravan adlı parçasının çalınmasını istediğini söylediği kitaptır. bu durumla ilgili endişesini de kitapta şu şekilde anlatmış; ''caravan’ın cenazemde çalınması konusunda beni endişelendiren tek şey yaylı faslı. insanlar bunu duyduklarında benim klasik müziğe taviz verdiğimi düşünecekler mi? kendi kendilerine ‘herkes gibi tam da sonuna geldiğinde inançlarına sahip çıkma cesaretini kaybetmesi ne acı,’ diyecekler mi? böyle düşünmelerini istemem…''
  • genelde yalnız dinlenebilecek şarkılardır.sevdiğiniz biriyle dinlenebilecek şarkılar için 69 love songs önerilebilir.
  • nick hornby'nin yeni kitabı imiş. arka kapak yazısı,

    ".... klasik müziği sevmiyorum (en azından, ondan etkilenmiyorum) çünkü kilise müziğine benziyor; çünkü, en azından benim kulağıma göre, bir günü, bir haftayı, bir hayatı oluşturan ufak duygularla ilgilenmiyor; çünkü geri vokaller, bas yürüyüşleri, gitar soloları yok; çünkü klasik müziği sevdiğini iddia eden pek çok insan aslında hiçbir müzik türünü (ya da kültürü) sevmiyor; çünkü ben başka bir şey dinleyerek büyüdüm; çünkü bana bir şey hissettirmiyor; çünkü ben dinlediğim müziğin olduğundan daha 'iyi' olmasına ihtiyaç duymuyorum - harika, gürültülü, diğer her şeyi bastıran, akıl dolu bir saksafon solosu benim işimi görüyor. bu yüzden benim cenazemde 'caravan' çalınacak..."

    müziğine sahip çıkan, onu başkalarının düşüncesine aldırmadan dinleyen, okurlarına ve kendisine dürüst bir yazar nick hornby. 31 şarkı'yla zihninin kapılarını herkese açıyor, dünyayı ve hayatı
    sevdiği parçalar eşliğinde değerlendiriyor.

    sizin cenazenizde hangi müzik çalsın isterdiniz?

    kaynak: idefiks
  • "artik daha az zamanim var, sacmaliga eskisi kadar tahammul edemiyorum, zevklere daha duskunum, kendi yargilarima daha cok guveniyorum. etrafimda bulundurmayi sectigim kultur benim kisiligimin ve icinde yasadigim kosullarin bir yansimasi...bir acidan bakinca da boyle olmasi gerek. ancak bunu yapmayi ogrenirken bazi seyler kaybediliyor." şeklinde mükemmel bir açıklama barındıran bir nick hornby kitabıdır.

    n.hornby'nin kaybettiği şeylerden biri için (bkz: jimmy page)
  • ".... gürültülü, distorsiyonlu gitarlar arkasında boğulmamış herhangi bir müziği dinleyemiyordum. başka türlü müziğin iyi olup olmadığını nasıl anlayabilirdim ki? bıyığı ve sakalı olmayan, kemirgen yerine salata yiyen insanların (mesela kızların) piyano ya da akustik gitarla çaldığı şarkılar.. bunlar beni faka bastırmak isteyen kötü müzikler olabilirdi... yok, en iyisi kötü meselesini bir kenara bırakıp gürültülü olana takılmaktı. gürültülü müzikte fazla yanlış olmazdı" cümleleriyle beni kopartmıştır.. kitabın başka yerinde de önceleri "uzun saçlı deri pantolonlu erkeklerin yaptığı gürültülü şey"i müzik olarak nitelendirdiğini yazıyordu nick hornby.. anlatımı çok eğlenceli bir kitap.
hesabın var mı? giriş yap