• almanyadan sonra artık bu maçı kazanın ne olur dediğimiz maç.
    turnuva öncesi bizim takım için avrupada ilk 4 e kesin gözüyle bakılırken ve çeklere grupta averaj takımı muamelesi yapılırken bir anda çek maçını acaba kazanabilecek miyiz diye insanların düşünmeye başladıkları maç.
  • mağlup olmamız durumunda turnuvaya veda edeceğimiz maç olur kendileri. çek cumhuriyeti kağıt üzerinde grubun en zayıf takımı. ama bizim 30 sayı fark yediğimiz almanya'ya maçında maçı uzatmalar sonrasında kayıp ettiler. yenilgiyi hazırlayan en önemli unsur da ilk be$inde görev alan 3 oyuncudan yoksun olarak uzatmaya girmeleri ve tek skor opsiyonu olan lubos barton'un da yorulması, uzatmalar da yenilgiyi hazırladı. litvanya maçın da oyundan çok çabuk koptular. ba$larda biraz çaba harcadılarsa da maç farka gidince fazla üstelemediler. lakin litvanya maçı biraz dalgaya alınca ba$a ba$ mücadele edecek kadar iyi bir oyun ortaya koydular.

    çekler de her$ey jiri welsch (20,0 sayı, 2,0 rebound, 3,5 asist) ile lubos barton'da (13,5 sayı, 9,0 rebound, 3,0 asist ) bitiyor. kısa bir takım, amerikalı dev$irme oyun kurucuları da iki maçta çok kötü oynadı. bütün oyunları welsch ve burton'a pozisyon yaratmak. ya da onların yarattığı pozisyonlarda bo$ oyuncuyu bulmak. hafife almamak gerek. eğer almanya maçında ki oyun devam ederse mağlup olmamamız için hiç bir sebep yok!!!!
  • kazanırsak eğer sonrasında 3 maç daha kaybetme hakkını bize getirecek karşılaşma. mazoşist biri olarak inşalla kazanırız diyorum, ha gayret.
  • kaybetmemizin kazanmamızdan daha hayırlı oldugunu düşündüğüm maç. kaybedersek yeniden yapılanma, değişiklik vs. yapılır ama hasbelkader kazanırsak yine herkesin ağzına bir parmak bal çalınıp, yapılması gerekenler iyice ertelenir.

    bu maçı kazanırsak yorumcuların veya gazetelerin, "işte 12 dev adam", "işte türkiye" gibi saçmasapan yorumları ve başlıkları bu sefer kimseyi kandırmaz umarım.

    ha bir de maç öncesinde "turnuvaya bugün bu maçla başlıyoruz" derse herhangi bir oyuncu, idareci veya yorumcu.. hele bir derse..
  • her ne kadar ilk iki maçta bok gibi oynasak da hatta almanya karşısında hiç bir basketbol otoritesinin yorumlayamadığı istatistiklere sahip olsak da bu maçı kazanacağımızdan eminim.

    bu maçı kazanmanın ne gibi bir faydası olur? fransa , italya , slovenya maçlarındaki performansımıza bakar bu sorunun cevabı ki italya dışında diğer maçları kaybederiz sanki. hatta belki italya maçını da.

    yani bu maçı diğer maçlardan ayrı olarak değerlendiriyorum. bir an herşeyden sıyrılıp , bütün egolarından veya aralarında bir anlaşmazlık falan varsa onlardan sıyrılıp kazanacaklarını düşünüyorum. ama sonrası için pek umutlu bakmıyorum. çünkü litvanya ve almanya karşısında gördüğümüz milli takım öyle bir maçta yenip ayağa kalkıp sonraki maçlarda tam bir takım gibi mücadele edip , harika bir basketbol oynayabilecek bir takım değil. daha doğrusu takım! değil. takım olmak da öyle kırk beş günlük kamplarla olacak şey değil.

    kısacası çekleri yeneriz. evimize döneriz. sonra serkan erdoğan bir açıklama yapar aslında sakat değildim ama ortam şöyleydi böyleydi şeklinde. bir başkası da farklı bir açıklama yapar. bu işin başındaki kişiler de umarım bu sorunu çözerler ve tekrar umarım ki bu kadroyu(jenerasyonu) bir takım haline getirmeyi başarırlar.
  • belki de 2005'deki bulgaristan maçına benzeyecek ve tahminen zor kazanacağımız bir maç. kazansak da ilk8'e girmek zor olacak ama çıkmadık candan umut kesilmez. 2005 ve 2003'te statü farklıydı, ikinci grup yoktu, grup 2.'leriyle 3.'leri çapraz maç yapardı. 2003'te grupta 2. olarak, 2005'te ise 3. olarak eleme maçı oynadık. hem 2003'te hem 2005'te ilk8'e kalma maçlarını kaybettik. 2003'te 2-2'yle ve 2005'te 1-3'le eve döndük. 1997 ve 1999'da ise şimdiki statü vardı, birinci grubu hep 1-2'yle geçer, ikinci grup'ta 2-1 yapar sonuçta grupta 3-3'le 4. olarak çeyrek finale kalır (ve sonunda 8. olurduk). bugün çekler'i yenersek aynı şeyi tekrarlayabiliriz.
    (bkz: 17 eylul 2005 bulgaristan turkiye basketbol maci)

    edit: iyi bir oyunla rahat kazanılan maç oldu, maçı hep önde götürdük. en kötü fark 4-5 sayılara indi o kadar. çekler'in zayıf olduğu düşünüldüğünde çok daha eze eze kazanılmadı, ama buna da şükür iyi oynadı türkiye. en azından 2005 bulgaristan maçına göre çok daha rahat kazandık, çek maçı asla kabus gibi bir maç değildi. yiğiter uluğ ilk iki maç kaybedilmemiş olsaydı maç boyunca bu kadar kabustan bahsetmezdi bence.
  • yumurta gote dayandigi icin turkiye'nin kendine gelecegini dusundugum mactir. zira turk insani isini son dakkaya birakmayi sever. oyle sacma bi takimiz ki hayatimizin oynunu oynayip bi 30 sayi fark da biz atabiliriz bugun..sonra da bir patlama yasanir turnuvada falan.. bilemeyiz tabi boyle seyleri..

    edit: yok lan turklukleri kalmamis bunlarin. tanjevic hamurumuzu bozmus.
  • murat kosova'nın ses tonundan anladığım kadarıyla berabere bitmesi mümkün olmayan bir maçtır.
  • murat kosova'nin kilik kiyafetine bakarsak izlememize bile gerek kalmayacak denli net sonuc alabilecegimiz mactir. kismet bakalim.
  • murat kosova'nın daha ilk yarıdan bildik teranelere başladığı müsabakadır. kendisi şunları dedi aynen yazıyorum:
    "burdan çıkarsak slovenyayla eşleşiriz, evet 2006 dünya şampiyonasında eleyip çeyrek finale çıktığımız slovenyayla madridde oynıycaz, acaba falan filan..."

    hayır yok yere beni spordan çok bi halt anlarmış gibi kendi spor entirisinin reklamını yapan yazar durumuna düşürdün murat abi ama 2 sene sonra da aynı yazıya link verdircekler bana ondan korkuyorum.

    unutmadan:
    (bkz: #8217367)
hesabın var mı? giriş yap