• uzun hali 8 haziran 2009 tuzla tersaneler bölgesi'nde patlama şeklinde olması gereken haber. yere batsın uzun hali de kısa hali de. 1 işçi daha ölmüş, 2 işçi daha yaralanmış...

    bu kaç oldu faruk? daha ne kadar kan dökeceğiz anlı şanlı sektörün için? nasıl olsa yatmaya gelmiyorlar, nasıl olsa işçi ölebileceğini bilmeli, değil mi?

    http://www.milliyet.com.tr/… 2 yarali&kategoriid=15

    not: yaralanan kişilerden birisinin adının süleyman kargı olması ne kadar da manidar değil mi?
  • "yatıyoruz kalkıyoruz tuzla" demek için gün bugündür. bir bakan çıkıp söylemeli bunu. tekrarın ilanı oluversin vefakat yeterki tekrar duyalım, duydukça alışalım, alıştıkça suskunluğumuzu sonsuzlaştırıp mutlu bir hayat portresiyle süsleyeyim sonuç bahsini. bu bahsi müteselsilen gereksiz kılıp, "dokunmayan yılan"a dokunmayalım.

    bekliyoruz, bir bakan çıkıp yarın sabah açıklama yapacak ve diyecek ki "yatıyoruz tuzla kalkıyoruz tuzla". desin diye bekliyoruz, kendini kovalamaktan yorulmayan vakit yarına evrildiğinde işçilerin ölümlerine kulp takmaktan ve olumlamaktan öte bildikleri olmayan "bakan"lar neye baktıklarını hatırlayıp bir açıklama sonucu o ölümleri unutturmak suretiyle içimizi ferahlatacak. nisyanımız zorla değil istediğimizden, olmayan isyanımız da... hayatın güne batan yanını gördükten sonra göçüp giden işçilerin ardı sıra yakılan ağıtlar, "büyük"lerimizin rahatlatıcı açıklamaları eşliğinde kocaman birer sessizlik gömüsüne dönüştüler. yarın çıksın deniz ticaret odası başkanı ve bir daha söylesin, "işçi ölebileceğini bilmeli"...
  • (bkz: grev)
    (bkz: genel grev)
  • istatistiklere +1 olarak geçecek patlama. olaydan bihaber olanlar için not: şöyle bir arama yapsanız tuzla tersanelerinde periyodik aralıklarla gerçekleşen birtakım patlamalar, ölümler olduğunu görürsünüz. gelişmiş ülke olmanın ilk kurallarından biri bu tür sistematik ölümlerin soruşturulması ve engellemek üzere tedbir alınmasıdır; engellenemiyorsa da daha radikal çözümlere gidilmesidir. (örneğin bakınız: rosetta plan) bu durumda neymiş,? türkiye gelişmiş bir ülke değilmiş. ben değil, istatistikler öyle söylüyor. milliyetçi arkadaşlar hemen saldırmasınlar.
  • vebali bu olumlere ragmen hala olayi gormezden gelen iktidarin ve siyasilerin uzerindedir. anladik halktan korkmuyorsunuz bari ama o inandiginizi soylediginiz allah'tan korkun bari, nasil vermeyi dusunuyorsunuz bu olumlerin hesabini?
  • az önce tuzlada çalışan gemi inşaat mühendisi arkadaşımı aradım. olaydan haberi yoktu. uyandırmışım. aramızda aynen şu diyalog geçti;

    - patlama olmuş 1 ölü 2 yaralı? sen ne haldesin?
    + işçi mi? kaynakçı mı? yoksa teknisyen miymiş?
    - boyacıymış galiba ama işçiymiş yani.
    + siktir et onlardan çok var. hadi ben yattım.

    içi sizi, peki dışı kimi yakar? diye sormak istedim. dıt dıt dıt dıt sesi geldi karşıdan. ritüel bir olay olarak görmeleri çok yazık. yazık ki ne yazık.
  • bir cinayettir. devlet destekli bir cinayettir hem de.
    bir cinayetin gerçekleşmesi, her zaman silahlı insanların masumları kasten öldürmesi şeklinde olmaz. cinayet, bir ölüme yol açacak kesin nedenler bilinmesine rağmen, masraflı olacağı için, onları engellememekle de olur.

    tuzla'da işveren gerekli önlemleri almayarak işçilerin ölümüne yol açma cesaretini nereden buluyor? elbette, hisse sahiplerinin milletvekillerinden oluştuğu bir şirket, bürokrat-kapitalistlere kâr ettirdiği sürece her koşulda desteklenecek. masrafları minimuma indirilecek, maliyeti aşağı çekilecek, işçisine en az maaş verilecek, en kötü ekipman sağlanacak. çünkü işçilerden "çok var" ama burjuvaların canı kıymetli, ceylan derisi koltuklarda oturmazlarsa, son model otomobillere binmezlerse, oğullarına yeni iş kurmazlarsa hayat onlar için çok zor!!

    bir işçi daha öldü. artık yaşamıyor. hem de yatağında, uzun ömrünü doyumsuz hazlar içinde yaşamış olmanın rahatlığıyla ölmüş değil; karın tokluğuna, canı burnunda çalışarak yaşanmış bir yaşam, belki 5-10 işçi kardeşiyle birlikte paylaştığı bir odaya tıkılarak geçirdiği kısa ömrünün sonunda acılı bir ölüm buldu onu.

    ve bize eşitlikten, demokrasiden, haktan hukuktan ve kardeşçe yaşamaktan bahsediyorlar. ölümle ayakta kalan, ölüm sayesinde varolan şirketleri bizi yutarken, emeğimizden çuvalla para kazanıp, hala yağmaya doyamazken, bizim sakin olmamızı istiyorlar.
hesabın var mı? giriş yap