• saat 19:00'da hüseyin avni aker stadı'nda başlayacak ve mustafa kamil abitoğlu tarafından yönetilecek turkcell süperlig 10. hafta karşılaşması

    bundan tam 294 gün önce tarihler 2008'in 19 ocak'ını gösterirken trabzonspor evinde, o zamanki ismiyle oftaşspor'u ağırlıyor ve 1-0 öne geçtiği karşılaşmadan 2-1 yenik ayrılarak avni aker'den eli boş çıkıyordu. işte o günden beri evinde maç kaybetmeyen trabzonspor için 2008-09 sezonunun önemli maçlarından bir tanesi olacak bu karşılaşma. geçen hafta içi yaşanan hoca kıyımından nasibini alarak, takımın buralara kadar gelmesinde büyük pay sahibi olan osman özdemir ile yollarının ayırarak yerine erdoğan arıca ile çalışmaya başlayan hacettepe, lige genel olarak baktığımızda istediği tempoyu yakayamamış ekiplerden biri konumunda. maç da trabzon'da oynanınca insanın aklına ister istemez trabzonspor adına rahat bir maç yaşanacağı geliyor. ancak bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğu daha saatler önce oynanan beşiktaş-kocaelispor maçında gün gibi ortaya çıktı.

    geçen hafta aldığı farklı belediye galibiyetiyle zirveyi tekrar ele geçiren ve en azından ilk devrenin sonuna kadar elinden bırakmak istemeyen trabzonspor, bu amacına ulaşmak için bu maçı mutlak kazanmalı. alınacak aksi bir sonuçla sıralamada bir kaç basamak aşağı düşülen bu ligde sıralamada altında bulunan takımların baskısı trabzonspor'un yeni kadrosu için en büyük handikapı oluşturmakta. bu yüzden bazen güzel oyundan ziyade takımın yarım sıfır da olsa kazanması daha cazip geliyor insana. oyun içinde devamlılık arzedemeyen trabzonspor için sonuca rahat ulaşmasının bence tek yolu maça şok bir baskıyla başlayıp ilk 10 dakika içerisinde gol bulmaktan geçiyor. zira gol geciktikçe, trabzon'daki taraftarın da maalesef olumsuz etkisiyle, takımın üstüne daha faza stres binmeye başlıyor ve kaçmayacak goller usta ayaklarca kaçırılmaya başlıyor. trabzonspor kötü gittiği son bir kaç sezonda bile galibiyete ulaştığı karşılaşmaların çoğunda erken attığı gol ile sonuca gitmiştir.

    geçen haftadan cezalı hüseyin çimşir ve hrvoje cale'nin de oynayacak duruma gelmesi ersun yanal'ı, klasik bir deyim olacak ama, tatlı bir kadro kurma sıkıntısına sokmuş olsa gerek. sahaya sürülebilecek birden fazla kadro varyasyonu var, hepsinin de kendine göre avantaj-dezavantajları var. ancak tek forvetli arkadan isaac promise-ibrahima yattara destekli bir kadro anlayışı (ki aslına bakarsanız bu anlayışla takım gaziantep'te fark yedi ancak orada genel bir durgunluk vardı) sonuca daha rahat götürecektir trabzonspor'u.

    trabzonspor'un kazanması halinde zirvede kalmaya devam edeceği bu karşılaşmada umarım iyi oynayan kazanır ve umarım trabzonspor daha iyi oynar.
  • öncesinde warchant calınarak özentiliğin doruklarına ulaşılmıştır. "4 sene üst üste şampiyon olduk, avrupanın kralı olduk" tezahüratını bekliyoruz bu maçta trabzon taraftarının orjinalliklerini göstermeleri bakımından.
  • coleman'ın attığı güzel gol ile ilk yarısı 1-0 bitmiştir.
  • trabzonspor'un devre arasına önde girerek ikinci yarı öncesi muhtemel tribün baskısını br nebze kırmasını sağlamış olduğu maçtır.

    trabzonpor karşılaşmanın ilk 10 ve son 10 dakikasında etkili bir futbol oynadı, özellikle son 10 dakikalık bölümde net pozisyonlar da yakaladı. kısmet colman'aymış. ki kendisi zaten bence serkan balcı ile birlikte ilk yarının en çalışkan ismiydi. bu arada ibrahima yattara artık takıma yarardan ziyade zarar getirmeye başladı. hiç bir etkinliği olmadığı gibi kaptırdığı toplar da trabzonpor kaelsinde tehlikeli olabiliyor.

    bu arada trabzonspor tribünlerinde dikkati çeken, maç sırasında beşiktaş tribünlerinden "kartal gol gol gol" ün devşirmesi, fenerbahçe tribünlerinden de "sarı lacivert şampiyon fener"in devşirmesi tezahüratların kullanılmasıdır. bazı bilgiler eksik kalmıştı, tamamlanmış oldu şimdi.
  • trabzonspor'un kazanarak ligin 10. haftasını da zirvede geçirmeyi garantilediği karşılaşma.

    2008-2009 sezonunu diğer sezonlardan ayıran en büyük özellik herkesin kabul edeceği üzere takımların, sıralamada nerede olursa olsun büyük bir mücadele örneği gösterdiğidir. futbolda aslolanın mücadele olduğu senelerdir söylenirdi, ancak yine de buna rağmen 90 dakikanın sonunda maç öncesi tahmin edilen geçekleşirdi. bu sene artık pabuç, o favori takımlar için biraz daha pahalı. maçtan önce trabzonspor için bu maçın çok kritik olduğundan, yarım sıfır da olsa kazanılması ve 3 puanın alınmasının gerekliliğinden bahsetmiştik. dün oynanan beşiktaş-kocaelispor karşılaşmasında herkes beşiktaş'ın rahat kazanacağını söylüyordu, yalan yok rahat da kazandı ancak kendi sahanızda ilk 15 dakikada hem de 2-0 geriye düşmüşseniz, maçın böyle bir skorla bitebileceğini tahmin edemeyebilirsiniz. işte bu yüzden hacettepe karşılaşması da, genel kanının aksine zor geçmeye aday bir maçtı.

    maçtan önce belirtmiştik, trabzonspor kötü gittiği son bir kaç sezonda kazandığı maçların çoğunda maçın başında bulduğu gol ile sonuca gitmişti. bu sene ise takımın o yılların aksine ilk 15 dakikada golü bile bulunmuyor. trabzonspor her maça baskılı başlıyor hatta net gol pozisyonları da buluyor ancak bunları golle sonuçlandıramıyor. bugünkü maçta da bordo-mavililer ilk 10 dakikada net diyebileceğimiz iki pozisyonu kaçırdı ve sonra geçmiş maçlarda olduğu gibi kötü bir oyunla rakibinin kaçırdığı net golleri izlemekle kaldı. halbuki trabzonspor ilk 10 dakikada girdiği o pozisyonlarda golü bulmuş olsa kontratağa yatkın oyuncularının da varlığıyla hem kendini bu kadar yormayacaktı hem de maçı izleyen taraftarlarını bu denli germeyecekti. allah'tan takım ilk yarının son dakikalarında biraz uyandı da colman'ın muhteşem golü geldi. yoksa bugün de hiç istenmeyen bir sonuç alınabilirdi.

    trabzonspor sahaya tahmin ettiğimiz bir dizilişle çıktı yine. her ne kadar tv'lerdeki kadro ekranları isaac'ı forvet olarak gökhan’ın yanında gösterse de o biraz daha geride yattara ile birlikte tek forvete yardımcı bir pozisyondaydı. kadro, evet düşündüğümüz gibiydi ancak düşünmediğimiz, daha doğrusu düşünmek istemediğimiz bir yattara formsuzluğu herkesin aklında olan sistemin verimli çalışmasını engelledi. katar'a transfer olayının ortaya çıkmasından beri olabilecek en kötü senaryoyu yaşıyor trabzonspor bu oyuncusuyla ilgili olarak. aslında sezona güzel bir başlangıç yapmıştı yattara. sonra transfer haberleri ortaya çıktı, hatta kendisi de gitmek istediğini belirtti ve hatırı sayılır bir paraya oyuncunun gideceği söylendi. herkes yattara'nın takımdan gidecek olmasına üzülüyordu ancak gelecek olan para da bir rekordu. sonuçta yattara takımda kaldı. paralar gitti belki ama o takımdaydı. ancak, işte burada en kötü senaryo gerçekleşti. para gelmedi, buna okey ancak maalesef o sezon başındaki yattara da hala geri gelemedi. trabzonspor'da kalacağının kesinleşmesinden sonraki maçlarda oyunda olduğu süreler boyunca o klasik görüntüsünü vermediği belki de veremediği yetmezmiş gibi bugünkü oyunuyla takımının gol bile yemesine sebep olabilirdi. zira kaptırdığı toplar, hep birlikte hücuma çıkan trabzonspor'u zor durumda bıraktı, maçın ilerleyen dakikalarında gerekli olacak kondüsyonunu belki de erken harcamasına neden oldu. kendisi, ankaragücü maçında yaşadığı sakatlıktan sonra pozisyonlara girmekte biraz çekindiğini belirtmişti hocasına ancak insan "acaba transfer işi devre arasına kaldı da yattara kendini zorlamak mı istemiyor" sorularını da aklına getirmiyor değil.

    bugünkü karşılaşmada ön plana çıkan isimler golü atan colman’la birlikte serkan ve biraz da selçuk’tu. maçtan sonra yapılan yorumlara da bakıldığında bu üç futbolcunun adı biraz daha ön planda gibi. ancak bence bu maçın kahramanı hrvoje cale'dir. gerçek şu ki cale trabzonspor takımında sessiz sedasız bir şekilde küçük bir destan yazmaktadır. kendisi trabzonspor'da belki de sol ayaklı tek oyuncudur. normal mevkisi defansın solu olmasına rağmen cale sol açık görevi de yapmaktadır bu takımda, kısacası sahada yaklaşık 100 metrelik bir hat onun kullanımındadır. evet belki çok yaratıcı bir oyuncu değil, skora direk etki edecek hareketleri de yok, ki zaten trabzonspor onu alırken böyle bir misyonla da almadı ancak sol kanat oyuncusu olmayan bu takımda yaptığı işi uzun yıllardır yapan oyuncu yok. bu kadar efor sarfetmesi gereken bir görevi olmasına rağmen hem bariz bir hata yapmıyor hem de neredeyse 90 dakikayı layıkıyla çıkaracak bir performans sergiliyor. son vuruşları iyi olsa takımın golcüsü umut bulut'tan bile daha fazla golü olacaktı belki de (bu arada araya giriyorum; umut bulut benim gözümde her zaman yıldız bir oyuncudur, gol atamasa attığı golleri götüyle başıyla atsa bile). trabzonspor'un bu sene kurmaya başladığı şampiyonluğa uzanma potansiyeli yüksek olası kadrosunda cale en önemli taşı oluşturacaktır ve dediğim gibi kendisi trabzonpor'da sessiz ama gıpta edilecek bir performansla oynamaktadır.

    bu arada yazarken trabzonspor ile söyleyecek çok şeyim olmasından dolayı genelde rakiplerle ilgili çok fazla şey yazamam ancak hacettepe’yi bugün yazıda pas geçmek haksızlık olabilirdi. bu sene herkesin bildiği üzere ligin üst taraflarındaki takımların inanılmaz mücadele gücü var ancak ligde kötü durumda olan, hatta hoca bile değiştiren takımlar da gayet güzel bir futbol sergiliyorlar. işte bunlardan biri de hacettepe. maçtan önce 8 puanla düşme hattının hemen üstündelerdi, hatta bu maçtan sonra, haftanın da bitmesiyle düşme hattının içinde bile yer alabilirler ancak bugün oynadıkları futbolla orayı hak etmediklerini gösterdiler. geçen seneki mücadeleci takım oyuncu hareketlerine rağmen aynı yerinde duruyor. bugünkü maçta çok net pozisyonlar yakaladılar, özellikle 90+2’deki pozisyon inanılacak gibi değildi. bu futbollarını sürdürmeleri halinde çok can yakarlar, ama işte sürdürebilirlerse, zira bu tip maçlarda yaşadıkları konsantrasyon yoğunluğu maalesef sonraki maçlarda ister istemez dağılıyor. yalnız hacettepe’yle ilgili bu sözlerimden bir kişiyi muaf tutuyorum: amir azmy megahed. nedendir bilinmez trabzonsporlu oyuncularla hep kafa kafaya geldi bu arkadaş. provokatif bir tavır içerisindeydi. son dakikalardaki bir pozisyonda diklenen kendisi yere düşen yine kendisiydi. sanırım trabzon taraftarının bu tip konulardaki heyecanını değerlendirmeye çalıştı ama pek beceremedi gibi. kendini biraz daha saha içi mücadeleye verirse hem kendisi, hem takımı ve hatta genel olarak futbol için daha yararlı olabilir.

    trabzonpor bu maçı kazanarak geçen hafta beşiktaş’tan devraldığı liderliği hafta bitmeden korumayı garantiledi. hoş geçen hafta 4-0’lık galibiyet sırasında sergilenen oyundan daha fazla mücadele vardı bugün sahada ancak futbol böyle bir şey işte. serkan’ın ikinci yarının ortalarındaki pozisyonu gol olsa belki yine benzer bir sonuç alınabilirdi. ancak hep söyledim yine söylüyorum liderlik bu takıma stres veriyor. kazanması ise özgüven veriyor. kazanınca da lider oluyor. biraz karambol bir durum var yani, tipik bir kısır döngü. demek ki bu takımın artık stres yönetimini de öğrenmesi gerekiyor yavaştan yavaştan. ancak ersun da bu konuda pek tecrübeli sayılmaz. düşe kalka birlikte öğrenecekler demek ki bu işi, başka çareleri de yok zaten.
  • üzerinden 15 sene geçen maç. ama kimse skorunu yazmamış. maçkoliğe girmek de zor geldi, varsın bilmeyeyim sonucu…
  • üstteki yazara ithafen 1-0 trabzonspor galibiyeti ile sonuçlanan karşılaşmadır.
hesabın var mı? giriş yap