• hızlı üst edit- bugünlerde sözlüğe sık giremiyorum fakat son durum şu, uzlaşmaktan vazgeçme hakkım varmış gidip bunu kullandım.
    ...................

    özet ---burada yaya geçidinde yayaya çarpan ve kaçan sonra da yaya aracıma çarptı aracımı da çizmiş, ben doktorum eşim de doktor! diyen ve çizik için şikâyette bulunan birivar. ifadesinin resmini de buraya ekleyeceğim.---
    ......................

    kocaelililer başta olmak üzere, çocuğu veya küçük kardeşi olanlar, ya da herhangi bir çocukla akrabalığı bulunmasa bile alikahya devlet hastanesine yolu düşmüş veya düşecek çocuklar için hassas bir kalbi olan herkes, kısaca ulema, cühela ve ehli dubara.. sinirlerimi yatıştırmak için başvuracağım alaycı dili ve olası uzun metni hoşgörebilecek tüm kardeşlerim. donanım haber ölücüleri, mazdacılar..

    birkaç yıl önce öğrencisi olduğum kocaeli üniversitesinde son stajımın bir nöbetinden çıktığım sabah, hastanenin önündeki 3 şeritli yolun yaya geçidinin ortasındayken, en sol şeritten hızla gelen bir araç aynası ve çamurluğuyla bana çarpıp hızını bile düşürmeden yola devam etti.
    düşmeyişim olsa olsa o sıralar evde boks antrenmanları yaptığım içindir. çünkü sarsıldım telefonum yere düştü ve sol elim feci ağrıdı (sonraki birkaç gün boyunca sırasıyla kızarıklık morluk ve çürükle iyileşti) fakat ağrıdan veya düşen ekranı çatlayan telefonumdan yana bir sorunum yoktu, olmadı da. yaya geçidinde bana çarpıp hızlanarak yoluna devam eden bir sürücü vardı. ve aracı hala görüyordum.
    nöbet ertesi olduğum için beni eve gidip uyumaktan alıkoyacak daha ağır bir tahrik yokmuş gibi düşündüm, sürücü yalnızca camı indirip -bir şeyiniz var mı dese ben böyle durumlarda surat bile asmadan, gülümseyip sorun değil deyip geçip giderdim.
    arabadan inmesine veya gelip bakmasına dahi hacet yoktu. fakat kaçıp gidince ben yerimden ayrılamadım, yolun karşısında arabanın arkasından bakakaldım..
    150 metre kadar ilerde aracı parkedip hastaneye girince, aklımdan acil bir hastası olabileceği bu yüzden acele etmiş olabileceği geçti.
    bu durumda ben yine hiçbir şey olmamış gibi davranıp eve gidebilirdim. aksi takdirde önce kavga etmeyi ve eğer mümkünse sağlam kalan elimle bir yumruk atmayı gerçekten istemiştim. fakat sürücüyü net göremiyordum arabadan da tam olarak emin değildim, neticede arkasından yetişemedim ve kapıdasigara içenlere az önce hangi araç park etti diye sorunca da net bir cevap alamadım. içeri girip o sırada kantin sırasında olan herkese (sadece onlar vardı) baktım bir kadın tedirgin olup oradan uzaklaştı. fakat yumruk atma hayalim suya düşmüştü kadın olduğunu düşünmemiştim. üstelik tam olarak hala emin değildim. dışarda park ettiği bölgedeki birkaç beyaz arabanin aynasında çizilme vs var mı diye kontrol edip birşey bulamayıp eve döndüm.

    bu olaydan bir süre sonra beni fakülte sekreteri arayıp çocuk ve ergen psikiyatrsi asistanı dr. d. hanımın her gün onları aradığını ondan özür dilememi istediğini iletti. aksi takdirde savcılığa gidecekmiş.
    bu kadın aracında bir çizik farketmiş evet evet bir çizik. ve o günkü güvenlik kameralarını hastanedeki bütün güvenlik görevlilerine izletmiş (güvenlikleri severim ve selam veririm, biri tanımış doğal olarak sonuç olarak benim onu takip ettiğimi ve arabasını çizmiş olabileceğimi ( otoparkta kamera yok bu kapıdaki kameralardan..) düşünüp eğitim komisyonuna şikayet etmiş.
    mezuniyetime günler kala.. (hepsine anne baba saygısı duyduğum insanlar var bu komisyonda.. )
    ben sözün ve aklın bittiği yer heralde budur deyip -hocam bırakalım napıyorsa yapsın dedim. (yani bana çarptığı için özür dileyecek değilim ya! aramızda geçen şey bundan ibaret.)

    mezuniyet ve hatta mecburi hizmet bitmek üzereyken dün (7 mart 2019) kocaeli adliyesinden uzlaştırma bürosundan arayan bir görevli hakkımda bir şikayet olduğunu, şikayet eden kadın onun arabasına önce çarptığımı daha sonra da çizdiğimi ve bunlardan dolayı arabada oluşan değer kaybı ile maddi hasarı ödeyip özür dilersem uzlaşmak istediğini söyledi.

    anladım ki sözün bitiği yere daha varmış, şimdi çalışıyorum yarın nöbetçiym ve nöbet günlerini değiştirmek çok zor. bu yüzden yapmadığım bir şey için, bana çarpıp kaçan bir sürücüden, lincoln zamanı filmlerinde geçen, suçsuzken cezalandırılan siyahiler için duyduğuma benzer bir çaresiz öfkeyle özür dileyeceğimi ve zararını ödeyeceğimi ifade eden bir metni uzlaştırmacı kadının görevine ters düşen -bence uzlaşmayın birşey çıkmaz bundan, o haksız. deyişine rağmen sakarya'dan izmit'e gelip imzaladım. çünkü duruşma günü bir nöbet gününe denk gelirse izin alamayacağım kadar az kişiyiz sakaryada.. alabilirsem da arkadaşlarım zor durumda kalır.

    elimde bir de bu çarpmanın ertesi günlerinde bu kadın bir akıl tutulması yaşarsa bir delil olsun diye elim için tutturduğum darp raporu ve tamir ettirmeyip öyle kullanmaya devam ettiğim ekranı çatlak telefonum olaydan 6 aydan çok zaman geçtiği için şikayet aracı olarak hükmünü yitirmiş olarak bulunmaktadırlar.
    bu kişinin birkaç gün içinde faturasını çıkaracağı araçla ilgili zararları ödemek için uzlaşmayı kabul ettim. ama sakaryaya geri dönerken üzüntüden karnım ağrıyordu şimdi de başım ağrıyor.

    şimdi zaten bu olay şimdilik bitmiş görünüyor fakat buraya kadar okuyanlar için bir iki not daha eklemek isterim-

    -tıp fakültesi sekreteri -olayı dinledikten sonra, bu ne saçma şey ya bir şey çıkmaz oğlum burdan deyip gönderdi.
    -çok sonra ifade için arayan polis -kusura bakmayın bu saçmalık için resmi yazı gönderip sizi zor durumda bırakmak şistemedim deyip ifadeyi gülerek bana okuyup benim ifademi aldıktan sonra unut sen bunu takipsizlik verileceği kesin deyip göndermişti.

    şikayet ifadesinde geçen iki cümleyi de olduğu gibi yazmak istiyorum-

    1--ben doktorum eşim de doktor!
    2--'aracıma çarpan şahıs'-- (beni kast ediyor) 60 km civarı hızla giden araca çarptığımı söylemiş kadın, polisler en çok buna güldüler fakat sonuç itibariyle ben gülemiyorum.

    edit- bazı arkadaşlar mal mısın madem böyle niye uzlaşıyorsun demiş. dostlar sakarya ve ilçelerinde acillerde geçici görevlerle yürüyor işler. ben de acilde çalışıyorum. izin almak nöbeti terketmek vicdani bir yük. bu yüzden ansızın duruşmaya gitmek zorunda kalmak korkutuyor hepsi bu. yoksa buraya yazdıklarımı bir hakime anlatmak daha güzel olurdu elbette.

    sen mi çizdin diyenlere de şunu söylemek isterim- yaya geçidinde çarpıp kaçtı diyorum araçtan emin olsam o öfkeyle çizip bırakmazdım, aynasını kırardım en azından!

    --ansızın duruşmaya gitmek değil lan korkutan.evi bilmeyen kardeşimi otogardan alıp eve bırakmaya kadar izin vermeyen bir hastanede çalışıyorum. hastanenin de suçu yok şimdilik işler böyle. yani bişeyden korktuğum yok maddi zararı seçiyorum manevi zararımızı da tahsil edeceğiz bir şekilde. bu site biraz da bunun için yok muydu?

    -- sinirden ricayı yazmayı da unutmuşum aq.
    neyseki ricaya gerek kalmadı

    --zorunlu edit+ sözkonusu şahıs (hekim demek gelmiyor içimden) derince eğitim araştırma hastanesine geçmiş

    -- gokyuzundeki mavi renk isimli arkadaş özel editi. şimdi (cumartesi sabah) sakaryada işe gidiyorum. olay sırasında izmitte yaşıyordum öğrenciydim. şimdi öğrenci değilim izmit'te yaşamıyorum. vakit de hala var ama nerdeyse değiştirelemez bir nöbet çizelgesi ile çalışıyoruz. mahkemeye gitmek istisnai bir durum olacaktır ama böyle bir saçmalık yüzünden kimseyi mağdur etmek istemiyorum. hepsi bu

    --gelen mesajlar üzerine- kardeşim mal değilim bilinçsiz de davranmadım sadece doğru zamanda yaygara koparmadığım için başıma kötü olaylar geliyor gelip burada sizinle paylaşıyorum bu bilinçsiz bir eylem midir? bu bir eylemdir bana kalırsa.

    --10/3/19 itibariyle hâlen gelen mesajlar için çok teşekkür ederim. birçok ülkeden avukat arkadaş destek olmak için yazmış hem de içten yazmışlar aq. yerel tv ve internet gazetelerinden yazıp istersen haberleştirelim diyenler olmuş. nöbetten çıkıp uyuduğum şimdi de yola çıkacağım için dönemediğim mesajlara muhakkak cevap vereceğim. iyi ki varsınız
  • hepsini okudum. uykum var, uzun yorum da yapamam.

    o kadının belasını sikeyim orospu çocuğu.

    hadi eyvallah
  • ben de hepsini okudum

    insana en çok koyan şeylerden biri de belki yaşıtın belki abin ablan olabilecek bir meslektaşının veya meslek büyüğünün, kim olduğunu bilerek veya bilmeyerek seninle zıtlaşması, inat gitmesi ve hatta deyim yerinde ise sana düşmanına davranır gibi davranması

    hele ki senin kim * olduğunu bilerek yapıyorsa, bu daha da yaralayıcı

    fakülteden ulaştığına göre, olayı yaşayan şahsın öğrenci olduğunu biliyor ve hala daha üstüne gidiyor. elinde kanıtı olmadığı için, varsayımlara dayalı bir suçlama olduğu için garanti takipsizlik verilecek bir durum.

    ben de hiç ummadığım kişilerden, meslektaşlarımdan çok kez sükut-u hayale uğradığım oldu ama böylesini ilk kez duydum

    olaydan bahseden arkadaşa geçmiş olsun dilerim
  • (bkz: yelloz)
  • olayin gercekligini bilemiyoruz, dogru oldugunu varsayip yorum yapayim:

    rezalet gibi rezalet.

    bu arada delilleri de paylasirsan daha net yorum yapabiliriz
  • arabayı sen çizdin dimi lan ? ayak yapma şimdi burda.
  • okudum,üzüldüm,sinirlendim! geçmiş olsun.
  • (bkz: durumum yoktu okuyamadım)

    şaka şaka haksız kimse allah belasını versin
  • ben bile okuyunca sinirlendim sen nasıl uzlaşıyorsun kardeş? diye sorduran gerçek kesit.
    haklı hakkının peşinden koşmadıkça haksız hakkı gaspetmeye devam edecek. yapmayın etmeyin.
  • uzlaşmayı(!) neden kabul ettiğini anlamış değilim nasıl sen onun çarptığını ispatlamıyorsan karşı tarafta senin çizdiğini ispatlayamazdı hem sana çarpmış hem de seni öpmüş geçmiş olsun
hesabın var mı? giriş yap