*

  • arjantinli oyuncuların sinirlerine hakim olamadığı karşılaşmadır. almanların turnuva takımı ünvanını nasıl hakettiğinin de belgesidir bi yandan. arjantin mücadeleyi 9 kişi tamamlayabilmiştir.

    şahsen gördüğüm dünya kupası finalleri arasında aklımda en çok yer edendir. almanyanın kazandığı haksız penaltı, penaltıdan önce arjantinli futbolcuların kaleci goycoechea*nın yanına gidip bişeyler fısıldamaları, spikerin bunu "goycoecheanın heykeli dikilecek penaltı kurtarılırsa" şeklinde aktarması, maradona*nın kupa töreninde döktüğü gözyaşları dün gibi gözümün önündedir.
  • 1990 italya dunya kupasi finali macıdır bu mac. arjantin'in karşısında 82'de italya'ya karsı final*, 86'da arjantin'e* karsı final oynayan ama ikisinde de kupaya uzanamayan almanya vardır. o zamanki maclara kadar her final macında en az 3 gol olmustur spiker ilker yasin'in söylediğine göre. almanya bu sefer dersine iyi calısmıstır gol yemeden gol atmayı basarmaktır amacları ve 10 kisi kalan arjantin'in gardının düstüğü anda yavas yavas oyunun sonlarına doğru gelinirken tek pasla arjantin ceza sahasına giren völler hatırladığım kadarıyla düsürülür ve yarı finalde penaltı kurtaran goycoechea bu sefer basarılı olamaz, penaltıyı yer. bu macta ilginc olan arjantin'e göre ters kararlar veren hakem'in resmen macta arjantinli oyuncular tarafından hırpalanmasıdır, omuzla, iterek ve yüzüne karsı hareketler yaparak hakeme tepkilerini göstermislerdir. kupa töreni sırasında ancak 3. finallerinde kupaya uzanan matthäus bir kenarda ağlarken, mac öncesi, "milli takımdaki son macım" diyen (sözünü tutmamıstır) maradona öbür yanda ağlamaktadır.
  • federal alman milli futbol takımının jubile maçıdır. zidane'ın 2006'da bireysel olarak yapmak isteyip de yapamadığı "dünya kupası alarak yeşil sahalara veda etme" karizmasının takım olarak gerçekleştirildiği maçtır.

    bu maç sadece futbolda değil sporda bir dönemin sonudur. artık hiçbir müsabakanın "demir perde - kapitalist batı" çekişmesine sahne olmayacağının, futbol dahil hiçbir sporun bundan böyle gizli bir ideolojik çekişme veya güç sembolu olarak değerlendirilmeyeceğinin, devamında salon sporlarının biteceğinin açık bildirgesidir.

    artık olimpiyatlarda sovyetlerin mi amerikanın mı altın madalyada önde gittiğini hiçbir zaman merak etmeyeceğimizin hüzünlü mektubudur bu mücadele.

    futbolda "federal alman" efsanesinin sona ermesinin bir dünya kupası ile taçlanması ise futbolun olmadığı iddia edilen adaletinin belki bir gostergesidir. iki yanlış bir doğru etmez ama edgardo codesal'ın tartışmalı penaltı kararı sadece bu tarihsel gerçeklik karşısında affolunabilir.

    23 ağustos'ta batı ve doğu alman milli takımlarının birleştirilmesi sonucunda şu an üşendiğimden ismini sayamayacağımız birçok alman oyuncu ile kafamıza kazınan bu beyaz formalı takımın yerinde artık yeller esecek, bir sonraki resmi maça almanlar gazı kaçmış gazoz misali "almanya" etiketiyle çıkacaktır. devşirme milli futbolcu dönemi yakındır. dünya savaşlarından sonra da devşirme oyuncu dönemleri yaşanmıştır ancak o dönemlerin de savunulacak bir tarafı yoktur.

    o günlerde yüzümüzde bir tebessüm, içimizde amerikan pompasıyla bir sevinç yaratan bu tatlı meltem, nam-ı diğer wind of change, polonya asıllı alman futbolcuların, amerikan asıllı rus basketbolcuların önünü açarak zamanla kabak tadı verecektir.

    maçtan sonra kendisine uzatılan mikrofona "artık birleşiyoruz. birleşik almanya daha güçlü olacak" diyen franz beckenbauer acaba birleşmeden sadece 15 yıl sonra alman kökenli oyuncu ve teknik adam bulmakta bu kadar zorlanacağını tahmin edebilir miydi?

    her türlü milli müsabakayı ticari bir ürüne dönüştüren bu bütünleşme süreci, daha sonraki yıllarda bosman kurali ile birleşerek kulüpler bazında da bir genelleşmenin ve sıradanlaşmanın önünü açacak ve futbol artık ağızda demir tadı bırakan aluminyum bir kola kutusuna dönüşecektir.

    bir tarafta çamurlu sahalarda yuvarlanan beşgenleri siyah, altıgenleri beyaz futbol topu, diğer tarafta üstü açılıp kapanan modern stadlarda maç kadrosunu sponsorların onayına sunan zavallı teknik direktörler...

    ve bu maç sonunda gözyaşlarına boğulan maradona... 20 yıl sonra dunyaya gelmiş olsaydın, seni o dönemde takım oyununa uymuyor diye italya'nın napoli'sine mahkum eden burnu büyük ispanyol ve kuzey italya teknik direktörleri bugün takıma kazandırdığın naklen yayın ve sponsor desteklerinin karşısında kramponlarını parlatmak için yarışırlardı.

    kayıtlara göre bu maçtan sonra "federal almanya" diye bir takım yine bir-iki maç yapmıştır ama ortada o günlerde böyle bir devlet yoktur. zira 3 ekim 1991'de gerçekleşen "büyük almanya" birleşmesine kadar federal almanya başka resmi maç oynamamıştır. ancak uefa'nın "durun hele ben üçe kadar saymadan birleşmeyin" gibi bir işgüzarlık etmesi nedeniyle federal almanya'nın son resmi maçının 30 ekim 1991'de oynanan almanya-lüksemburg maçı olma ihtimali de vardır. en azından reginleif o dönem alman yazılı basınının bu maçı "almanya-lüksemburg" değil, "federal almanya-lüksemburg" olarak ele aldığına şahit olmuş. bunun bir el alışkanlığı olmadığını düşünecek olursak onlar da "dur bakalım uefa bir laf etti bakalım altından nasıl kalkacak. biz makinaların ayarını şimdilik bozmayalım sonra ikinci iş çıkmasın" gibi bir yaklaşım olduğunu kabul edebiliriz. (bu konudaki sabırlı incelemeleri ve katkılarından dolayı reginleif'e teşekkür ediyorum)

    zaten uefa'da daha sonra sanki de çok hesap kitap sonucu elde etmiş gibi "evlendirme dairemize yaptığınız müracaat üzerine gerekli incelemeler yapıldı ve birlikteliğinize engel teşkil edecek bir durum olmadığı anlaşıldı" diyerek bir yastığa baş koymaya "güya" izin vermiştir. ne büyük bir iktidar gösterisi. sanki de artık olmayan ülkenin yani "doğu almanya" nın milli takımı turnuvaya devam edip "hiçkimse" adına avrupa şampiyonasına gidecekti.

    doğu ve batı almanya takımları 1992 avrupa futbol şampiyonası elemelerinde, aynı grupta yer almış ancak 3 ekim 1990'da doğu ve batı almanya'nın birleşmesi üzerine milli takımlar da doğal olarak birleşmiştir. her iki almanya'nın birleşmesinden önce doğu almanya'nın 12 eylül'de belçika ile oynadığı grup eleme maçı ise birleşmeden sonra dostluk maçı statüsüne alınarak doğu almanya'nın daha sonraki grup maçları iptal edilmiştir. federal almanya ise güzel günlerin hatırına 30 ekim'deki lüksemburg maçına "federal almanya" olarak çıkmıştır.
  • almanya'nın beyaz formasıyla, arjantin'in ise ikinci forması olan lacivert formayla mücadele ettiği maç olmuştur.
  • dün trt3 te spor arşivi programında tekrar gösterlen maç.eski anılar canlanır,maradona'nın ağlamasına yine yürek burkulur.

    maçın ilk bir kaç dakikası görüntüsü

    http://www.youtube.com/watch?v=qol8d0w2luw

    bu da maçın özeti:

    http://www.youtube.com/watch?v=gts6sxqqie0
  • demin trt3 özetini göstetdi de bu maç pozisyon olmadan tamamlanmış. şimdi düşünüyorum 90ların sonlarına kadar oyanan futbol düşünüldüğünde benim neslimin futbolu seviyor olması hakkatten büyük lütuf.
  • claudio caniggia bu maçta sarı kart cezalısı olduğu için oynamamıştır.
  • eğer maçı arjantin kazansaydı bu kupayı 3. defa kazanmış olup ebediyyen sahibi olacaklardı.maradona'da bunu pele ve arkadaşlarından sonra beceren ikinci isim olarak tarihe geçecekti.dökülen gözyaşlarına bir de bu açıdan bakmak lazım.
hesabın var mı? giriş yap