*

  • fransızca 8 kadın.

    françois ozon'un yazıp yonettigi film.

    50'li yılların sonlarına dogru fransa'da, bir malikanede geçiyor hikaye: evin sahibi oldurulur ve evde 8 tane katil zanlısı kadın vardır..

    filmde her kadın bir çiçegi simgeliyor/her çiçegi bir kadın simgeliyor.
    ayrıca 8 sayısının da kadın vucudu seklinde olmasına dikkat cekerim.
    soundtrack krishna levy'nın yazdıgı, filmdeki 8 kadının soyledigi 8 sarkıdan olusuyor.

    oyuncu seçimi çok basarılı. en iyi fransız oyuncular ve bir kac tane de tanınmamıs genc oyuncu var ama gayet iyi kalkıyorlar rollerinin altından.

    (bkz: catherine deneuve) * adamın karısı
    (bkz: isabelle huppert) * gaby' nin evde kalmıs kardesi
    *filmdeki en güzel kadın (bkz: emmanuelle béart) * evin yeni hizmetkarı..
    (bkz: fanny ardant) * marcel' in kız kardesi
    (bkz: virginie ledoyen) * evın buyuk kızı
    (bkz: ludivine sagnier) * evın kucuk kızı
    (bkz: danielle darrieux) * büyükanne
    (bkz: firmine richard) * cocukların dadısı

    ve (bkz: dominique lamure) * olen/oldurulen adam.
  • 1999-2000 egitim yili icerisinde robert kolej de turkce tiyatro klubu tarafindan sahnelenmis olan, sahsen gaby rolunde oynadigim, françois ozon'un bir oyunu.
  • bu ay gosterime girecek francois ozon filmi. eglenceli oldugu soylenebilir. emmanuelle béart her zamanki gibi muhte$emdir, yarmi$ gecirmi$tir bizi
  • 6 aralık 2002 tarihinde 16 kopya olarak sinemalarımızda vizyona girecek olan filmin adı.
  • ilk on dakikasında 'salak fransız filmleri' kategorisinden bir film olduğunu zannettiren ama dakikalar ilerledikçe akıllanıp keyifli bir hale gelen, en nihayetinde de hoş bir tat bırakmayı başaran, teatral fransız filmi.
  • oldukça hoş bir film. spoiler istismarına çok açık. yüksek bütçeli kötü amerikan filmlerinden sonra ilaç gibi geliyor. ilk anda filmi çok beğenip sonra aslında sıradan hoş bir film olduğunu düşündüm. ilk andaki bu aşırı beğenmeyi de sanırım hollywood'un kötü filmlerine borçluyum.

    * şarkıların şarkıcılar tarafından değil iyisiyle-kötüsüyle oyuncular tarafından söylenmesi çok hoş. bütün şarkıların duygusu aynen insana geçiyor.

    * film genel olarak tek mekanda geçiyor, ama herhangi bir sıkıcılık oluşmuyor. hatta "tiyatroya mı gitsek arada bir" diye düşünüyor insan.

    * emmanuelle béart * çok güzel görünüyor ve üniforma saplantısı olanları engin hayal dünyaları ile başbaşa bırakıyor.

    * filmin kadınlar üzerinde değişik bir etkisi var. salonun %90'ı kadındı. sanırım erkeklerin bilmedikleri bazı şeyler var. onlar bir şekilde daha çok eğlendiler.
  • isabelle huppert i izlemek icin gitmeyi istedigim film. ayrica sinema dergisi nin buyuk boy afi$ini verdigi film.
  • aragon'un il n y a pas d amour heureux siiri okunur tanitma yazisinda. bu siiri yeniden dinlemek için de gitmeye deger.
  • gayet hoş bir film. karakterler kaygıya göre gayet başarılı kanaatimce. kurgu da güzel, bu tarz bir film için olabilecek en güzel finallerden birine sahip.

    filmin sonunda eğilip selam verecekler zannedip ayağa kalkıp alkışlamaya meylettim. ben ettim siz etmeyin.

    switch-obsesif biri insan olsam bu filmden kendime paye çıkartır, "demiştim lan ben" derdim; allahtan değilim.

    ayrıca (bkz: emmanuelle beart)
  • (bkz: chantier film)
    chantier film'in 6 aralık'ta vizyona soktuğu, fransız sinemasının dahi yönetmeni francois ozon'un son filmi. şirket tam bir kadın filmi olan bu filmi tam bir kadın dergisi olan aleme kapak yaparak ve poster vererek çok akıllıca bir çalışma yapmıştır. ancak bu kadar çok kopya girmesi (16 salonda oynuyor) biraz şaşırtıcıdır.
    (bkz: kızgın taşlara düşen su damlaları)
    (bkz: kumun altında)
hesabın var mı? giriş yap