*

  • dogan avcioglu'nun basini cektigi ve kendilerine milli demokratik devrim'ci adini veren ve yon dergisi etrafinda toplanmis bir grup kemalist sol aydinin, ordunun tepesindeki generalleri ayartip yapmayi planladiklari, ama planlayicilar icinde yer alan bir grup ust duzey askerin son anda saf degistirmesi ve iclerinden biri olan atif ercikan'in ihbar etmesi ile akim kalmis darbe tesebbusu. darbe basarili olsa idi, zamanin kara kuvvetleri komutani faruk gurler'in basta oldugu bir askeri yonetim planlaniyordu. (arap ulkelerindeki baas benzeri bir rejim)
    darbe tesebbusu ortaya cikinca, genelkurmay baskani ve uc kuvvet komutani vakit gecirmeden 12 mart muhtirasi'ni verdiler demirel hukumetine.
    solcu aydinlar, basta kendi yandaslarinin muhtira verdigini zannedip sevinmislerse de, gercek kisa surede ortaya cikti. bu aydinlardan buyuk kismi goz altina alindi, ve bir kismi ziverbey kosku'nde iskenceye tabi tutuldu. muhtiracilar, ayrica gerek sag gerek sol kanatta pek cok tutuklama gerceklestirdiler. 68'lerde baslamis sol ogrenci hareketleri de bu donemde tamamen yer altina indi ve bir cesit gerilla savasina basladilar.
  • memleketimizde kendileri halka ulaşamayan, bir halt edemedikleri için her şeyi bir başka "erk"den bekleyen, benim darbem iyidir diyen zat-ı şahanelerin bir çalışması.. bu teşebbüsün, ki 2003'den bakınca "iyi ki onlar darbeyi yap/ama/mışlar" demek mümkün değildir, 12 mart muhtırası'nı hızlandırdığı söylenir.. ama burda komik olan ve bugüne ışık tutması gereken noktası sevgili aydıncıklarımızın 12 mart'ı kendi malları sanıp, ziverbey'de ne kadar mal olduklarını anlamalarıdır; ki aynı ekolün 12 eylül'de verdiği sınav da ülkemizin aydın/ilerici/şucu/bucu geçinenlerinin ne kadar da "kaygan" bir zemin oluşturduklarının bir başka kanıtıdır..

    benzeri benim darbem iyidir çalışması için (bkz: 28 şubat süreci)..
  • 1971 senesinin başlarında siyasal ve sosyal huzursuzluk ordu içinde alternatif çözüm yolları üretilmesine yol açmıştı.

    ihtilal hazırlıklarının düşünce kaynağı doğan avcıoğlu, onun türkiye'nin düzeni adlı kitabı, yön dergisi ve devrim gazetesi olmuştu. ilhan selçuk, ilhami soysal, hasan cemal, uluç gürkan bu hareketin içinde yer alan ünlü isimlerdi. avcıoğlu'nun devlet yönetim şekli önerisi bir tür sosyalist askeri yönetimdi. tabi ki bu tipte bir devlet şekli önerisi en çok ordunun ilgisini çekiyordu.

    o zamanlar ordu da hava kuvetleri komutanı muhsin batur sosyal barışın ve siyasal istikrarın sağlanması için ordunun bir şeyler yapmasının gerekliliğini savunuyordu. kara kuvetleri komutanı faruk gürler de batur ile aynı fikirdeydi. fakat genelkurmay başkanı memduh tağmaçordunun siyasete karışmaması gerektiğini savunan bir subaydı. ülkedeki sorunların kaynağını özgürlükçü 1960 anayasasında görüyordu. cumhurbaşkanı ve hükümetin kibarca uyarılmasını, cumhurbaşkanının yeni bir hükümet kurması için yeni bir başbakan ataması gerektiğini savunuyordu tağmaç. batur ile gürler ordu bu işe elini atmazsa her hangi bir tür uyarının fayda getirmeyeceği görüşündelerdi.

    1971 senesinin başında ordu içinde kurulan bir çalışma grubu devrim planı, devrim sonrası yönetim şekli ve devrim anayasası hazırlamaya başladı. çalışma grubundaki subaylara doğan avcıoğlu'nun etrafındaki aydınlar ve hukukcular da yardım ediyorlardı. planlara göre devrim sonrasında bir devrim konseyi kurulacaktı. faruk gürler devlet reisi*, muhsin batur da başbakan olacaktı. tek parti ve devletçilik temelli, askeri, sosyalist özellikleri olduğu söylenebilecek bir rejime geçilecekti. planı hazırlayanlar ise yeni rejimin sadece ve sadece atatürkçü olduğunu söylüyorlardı.

    sonunda hazırlanan planlar muhsin batur'a gösterildi. batur olaylardan sonra asla planları hazırlattığını ya da önüne getirilince olumlu görüş bildirdiğini kabul etmedi. plan genelkurmay başkanını es geçmekteydi. ayrıca faruk gürler'in devlet reisi olmasıyla güç muhsin batur'un elinde toplanıyordu. batur, kendi beyanına göre, planlara olumsuz görüş bildirdi fakat "gürler paşa bu harekete destek verirse siz de destek verir misiniz?" sorusuna da "gürler paşa bu plana destek vermez. ama o olursa ben de olurum" cevabını verdi.

    planlar faruk gürler'in önüne gitti bu sefer de. fakat faruk gürler tahmin edilen üzerine otoritesiz bir devlet reisliğindense genelkurmay başkanı olmayı istiyordu. bu yüzden planlara soğuk baktı.

    mart ayı başında deniz gezmiş ve arkadaşlarının 4 amerikalı askeri balgat'daki hava üstünden kaçırmaları ve sonrasında odtü'ye giren askerlerle öğrenciler arasında çıkan çatışma müdahale hazırlıklarını hızlandırdı. genelkurmay başkanı tağmaç 10 mart'da tüm ülkedeki üst düzey subayları ankara'da toplantıya çağırdı. 7 mart 1971 akşamı müdahale çalışma grubu bu toplantı öncesi değerlendirme yapmak için chp eski milletvekili fakih özfakih'in evinde toplandı.

    bu toplantıda faruk gürler'in harekete liderlik etmek konusundaki isteksizliği masaya yatırıldı. tüm hazırlıklar tamamdı, ama hareketin lideri eksikti. toplantıda faruk gürler'in mutlaka ikna edilmesi, gerekirse ekarte edilmesi gerektiği konuşuldu. fakih özfakih "sayın paşalar, faruk gürler allah mı da her hareketimizi ona endeksliyoruz. eğer siz faruk gürler engelini aşamayacaksanız bana izin verin o engeli aşayım, kendisini vurayım" gibi fazla heyecan içerisinde söylenmiş sözler sarfetti.

    bir ihtilalci için normaldi bu sözler fakat iki önemli durum vardı: birincisi ihtilalin liderinin olmaması ve ilk defa bu toplantıda telafuz edilen üst komuta kademesi ile karşı karşıya gelme ihtimali hareketin gücünü zayıflatıyordu. ikincisi toplantıya katılan korgeneral atıf erçikan konuşulanları banda alıyordu.

    ertesi gün bu band kaydı faruk gürler'e gitti ve gürler'in hareketin son durumundan haberi oldu. hareketin eğer destek olmazsa kendisini de berteraf edeceğini ya da etmeyi deneyeceğini anladı. ve bunun üzerine tam ters yönde bir manevra yaptı. hareketin liderliğini ele almayı değerlendirmeyi kabul etti. fakat hareketi genelkurmay başkanı memduh tağmaç'a da açıp onun desteğini de almaya karar verdiğini söyledi harekatın çalışma grubuna. gürler'in planladığı aslında tağmaç ile harekete karşı bir karşı harekete geçmekti.

    9 mart günü hava kuvetleri komutanlığında ihtilal için son toplantı yapıldı. planlanan o gece harekatın gerçekleştirilmesiydi. toplantıya faruk gürler ve muhsin batur'da katıldı. batur o toplantıda faruk gürler'e tüm hazırlıkları açık ağızdan anlattı ve sonunda "gördüğünüz gibi herşey hazır paşam. sadece sizin emrinizi bekliyoruz" dedi. bunun üzerine gürler "emrediyorum, bu hareketleri durduracaksınız. çünkü yarın genişletilmiş komuta konseyi var" dedi. toplantı orada bitti. darbe tesebbusu de başlayamadan o noktada sonuçlandı.

    gürler darbeye liderlik etmek bir yana dursun durdurmak için elinden geleni yapmıştı. batur'da bu girişimin felsefesini ve rejim önerisini tamamen desteklemiyordu, sadece en iyi alternatifin bu olduğunu düşündüğü için bu hareketin içinde yer almıştı. bu noktadan sonra bu iki kuvvet komutanı bu hareketi terkettiler bir anda.

    o gece faruk gürler'in emriyle bir tür kontrgerilla planı olan dev-kur devreye sokuldu. bu plan nato üyesi ülkeler için standart hazırlanan, ülkede bir tür sol devrim hareketi başladığı zaman uygulanacak olan direniş planıydı. bir gün sonraki genişletilmiş komuta konseyinden müdahale kararı çıktı. 11 mart günü kuvvet komutanlarının yaptığı dörtlü zirvede memduh tağmaç'da müdahaleye ikna edildi. ve 12 mart günü demirel hükümetinin istifasıyla sonuçlanan muhtıra verildi.

    basın, sendikalar, dernekler ve tüm sol kesim bu muhtıranın altında batur ve gürler'in imzasını görünce 9 mart cuntasının başarıya ulaştığını sandı. fakat 12 mart'ın ilk icriatı (o zamanlar başbakanlık görevini vekaleten yürüten demirel'in imzasıyla) 9 mart cuntasının beyin takımının emekli edilmesiydi. nihat erim'in başbakan olması bülent ecevit'in darbenin asıl hedefinin sol kesim olduğu çıkarımını yapmasına yol açtı. nihat erim chp'deki sol çizgiye karşı bir siyasetçiydi ve onun seçilmesi tesadüf olamazdı. ecevit chp genel sekreterliğinden istifa etti.

    9 mart cuntasının orduda başını çekenler emekli edildi hemen, fakat temellerinin tasnifi bir süre sonra başladı. nisan ayında sıkıyönetimin ilan edildi. daha sonra mayıs ayında israil başkonsolosunun kaçırılmasıyla sıkı yönetim adeta bir askeri yönetime dönüştü. tüm ülkede solcu, atatürkçü, devrimci ve aydın olarak bilinen yüzlerce insan tutuklandı, sorgulandı, işkencelere tabi tutuldu.

    9 mart cuntasının önemi cumhuriyet tarihinde devlet şeklini değiştirmeyi amaçlayan tek darbe girişimi olmasıdır. hedeflediği sosyalist askeri düzen ile sol kesimden büyük destek almıştır. fakat gerçekleşememesi gerici ve faşist kesimlere çok büyük bir güç vermiştir. gerçekleşseydi sol kesim için belki iyi olacaktı sonuçlar* fakat gerçekleşememesi tam bir felaket olmuştur.

    pek değinilmeyen bir başka önemi de bence şudur: bu darbe girişimi sonrasında sol kesimin halk ile bağlantısı koparılmıştır. 60'lı yıllarda sol hareket zaman zaman şiddete kaysa bile halk ile bir bağlantısı vardı. deniz gezmiş ve arkadaşlarını eli silahlı anarşist eşkiyalar olarak değil de bu ülke için kendi doğru buldukları şekilde savaşan insanlar olarak hatırlıyor sokaktaki ortalama bir insan. çünkü sol hareket aydınıyla, halktan o hareketi destekleyenlerle tam bir siyasal dünya görüşüydü. fakat 9 mart darbesinin karşı darbesi olan 12 mart bu hareketin aydın kesminin üstünden silindir gibi geçti. ve sol hareket daha yer altına kaydı, daha gerilla bir şekle büründü. bu da 70'lerin anarşi ortamının en önemli sebeplerinden biridir.
  • deniz gezmis'in yakin cevresinde bulunan bir buyugumden ilk defa dinledigim, onsekiz yaslarimda, sonrasinda parcalari birlestirmek suretiyle anlamlandirabildigim yarim kalmis devrim tesebbusu...
    olsaydi, hic olmazsa yetmislerin yasanmayacagini, solun daha yeni yeni toplumsal bir hareket olarak yeserirken sonmeyecegini, turkiye'nin amerikanin usagi ve kuresel sistemin paryasi olmayacagini, hic olmazsa 12 eylul'u getiren pasalarin ordudan tasviye edilebilecegi bir devrim.
    12 eylul'un tum nuvelerini icinde tasiyan 12 mart'in onunu kesebilmesi acisindan bile hakli bir girisim.
    tabii ki icinde turk modernitesinin ittihatciliktan gelen tum sikintilarini ve utopyaciligini tasiyordu. yalcin kucuk ucundan kiyisindan, ama her zamanki burnu buyukluguyle yeni harman'in son sayisinda gostermistir.
    benim 9 mart'la ilgili ilk duydugum da sudur, ki bunu sonrasinda teyit etme sansim olmamistir -lakin tum okuduklarim bu anlatilanlari destekler. thko'nun cekirdegi ordudaki subaylarla kurulan bir baglanti sayesinde mart basinda girisimden haberdar edilmis, yanlis hatirlamiyorsam sekiz mart aksami bir yerde toplanmis, gelecek silahlari beklemeye baslamistir. oncu kuvvet olarak sorumluluklari, bu cok net degil ancak cikarsamayla saptanmistir, hukumet erkaninin -tabii ki sag kanadin- onde gelen isimlerinin dertest edilmesidir. bu kisim cok netamelidir, benim dinledigim versiyonu subaylarin ozellikle demirel'in bu hareket icerisinde bir sekilde ortadan kaldirilmasini istedikleri yonundedir. (parantez icinde dusununce bu da demirel'in denizlere karsi parlamento gorusmelerinde takindigi tavri cok iyi aciklar.)
    daha sonra ogrendigimiz uzere sekiz mart gecesi pasalar mutabakata varamaz, subaylar 27 mayis'taki baskiyi komuta kademesi uzerinde kuramazlar, ve ankara'da silahlari bekleyen devrimce genclere "bundan boyle yalnizsiniz, basinizin caresine bakin." denir.
    gerisini pek iyi biliyoruz, iskence, izdirap ve olum.
    ama daha ilginci ordunun bu olay karsisindaki alisilmamis sertligidir, madanoglu bile iskenceden gecer, avcioglu, ilhan selcuk ve daha nicelerinin yaninda. avcioglu iskenceden ciktiktan sonra hayata kuser. su gunlerde (ulan ne su gunleri cocuklugumdan beri) televizyon televizyon dolasan mahir kaynak da madanoglu toplantilari sirasinda dinleme cihaziyla muhbirlik etmistir.

    edit:hakaretamiz bir ifade cikartilmis, entari legal zemine cekilmistir.
  • genellikle pek bilinmeyen sol darbe girişimi.
    son dakikada gerçekleşmemesi bu konu hakkında bilgisi olanlar üzerinde tam bir şok etkisi yapmıştır.
    ayrıca bu olay çoğu insanın sandığı gibi, türk ordusu sadece sağ görüşlü askerlerden oluşur teorisinide çöpe atmaktadır.
  • yakın tarihimizin en tuhaf, en önemli olaylarından birisidir 9 mart 1971 darbe teşebbüsü. bu teşebbüs; atatürk merkezli bir sosyalizm yorumunu, millici-kalkınmacı bir siyasal projeyi zinde kuvvetlerle hayata geçirmek planının bir parçasıdır. doğrudan doğan avcıoğlu düşüncesesinden izler taşır. önce yön daha sonra da devrim dergilerinde somutlaşan bu fikir 9 martçı subayları etkiler. şimdi size o tarihlerden tekinsiz bir olay aktarayım:

    9 mart hareketi içinde önemli bir yeri olan tümgeneral celil gürkan 'ın evine oğlunun da arkadaşı olan bir genç gelip gidermiş. bu genç doğan avcıoğlu'nun yazılarını generale gösterip "paşam allah rızası için oku" dermiş (baykam, 1999: 185).

    peki kimmiş bu genç?

    söyleyeyim: uğur mumcu.

    mumcu yazı hayatına başladığı yıllarda yön 'de daha sonrada devrim 'de yazmış, ciddi bir doğan avcıoğlu hayranıdır. ve maalesef şüphe götürmez bir biçimde cuntacıdır. doğrudan orduyu göreve çağırdığı yazılar vardır. kardeşi ceyhan mumcu da 9 mart 1971’de planlanan “müdahale” girişimi başarılı olsaydı, uğur mumcu’nun “önemli bir göreve getirileceği”ni aktarır (mumcu, 2008: 30). ancak mumcu bu başarısız girişimin ardından patlak veren 12 mart muhtırası 'ndan da sevinç duymuştur. ama çok kısa sürmüştür bu sevinç. zira mumcu bu subayların hiç de hayal ettiği kadar "devrimci" olmadığını kendisini önce hapse attıklarında sonra da sakıncalı piyade olarak ağrı- patnos'a gönderdiklerinde anlamıştır.

    kaynaklar:

    ceyhan mumcu, kardeşim uğur mumcu , istanbul, kaynak yayınları.

    bedri baykam, "celil gürkan'la söyleşi", 68’li yıllar: tanıklar, imge kitapevi, ankara, 1999.
  • heraketin içinde tam olarak yer almasada devrimci gençlerin bu teşebbuse çokta soğuk bakmadığı hatta bazılarının desteklediği olay.
    hatta deniz gezmiş in ankarada aranmasına rağmen ordan ayrılmaması buna örnek olarak gösterilir.zira 9 martın başarısız olduğu anlaşıldıktan ve 12 mart muhtirasi ortaya çıktıktan sonra gezmiş ankaradan ayrılır.
    ayrıca hareketin askeri önderlerinden cemal madanoglu 27 mayis 1960 taki ihtilalin en üst kişisidir.
    (bkz: cemal madanoglu)
  • musebbiblerinin hala komitacılık oynamaya devam ettiği teşebbüs. sadece teşebbüs olması sevindirici olmakla birlikte, sanki kırk yılda ulke hiç değişmemiş gibi o vakitlerin "pencere"sinden bakanların varlığı mide bulandırmaktadır.
  • çok şükür "baasçı" bu darbe gerçekleşmeyip demokrat 12 mart darbesi oldu da memlekete demokrasi geldi; suriye veya ırak olmaktan kurtulduk. ha bu arada demokrasinin hepsi o zamana yetişmedi, kalanını da 12 eylül'de tamamladılar. pırıl pırıl olduk en nihayetinde.
hesabın var mı? giriş yap