• hiç kimsenin dinlemediği uzun hikaye anlatışlarının bulunduğu ve çoğu şeyin havada kaldığı ve kopuklukların olduğu bir oyundu. tam bir sıçtım sanat oldu örneği. sonunda ise biz bir hikaye anlattık aslında oyunun amacı bu hikayenin içerdiği mesajdı şeklinde yalan bir bitiş. tek güzel şey ise oyundaki kuzuydu.
  • güzel olabilecek bir hikayenin nasıl ziyan edileceğinin kanlı canlı örneği olan bir adt oyunu. aslında öyle aşırı sıkıcı, bunaltıcı falan değil, ilgiyi üzerinde topluyor hatta bana göre, ama seda sayanvari bol r'li konuşmalar, abartılı oyunculuklar hikayeyi bozmuşlar. özellikle iki çocuğun r'lere o kadar bastırarak söylemesi kulağı oldukça tırmalıyordu ve oyun sonunda da zaten başrolde olmalarına rağmen öyle aşırı alkış almadılar. alkış çok çabuk kesildi, normalde daha uzun sürerdi. (çavuş da alkışa çıkmadı...)
  • ankara'da, kötü demeyim de, iyi olmayan oyuna denk gelmek zordur aslında (iyi ki demedim). sadece "oyun seçiminde biraz daha titiz davranmak lazım sanırım" gibi bir eleştiri yapabilecek biri olsaydım yapardım kimseyi kırmadan.
  • bir tiyatro oyunun sıkıcılıkta ne dereceye kadar ulaşabileceğini gösteren 3 perdelik ankara devlet tiyatroları oyunu. bir amerikan ailesinin dramı anlatılırken hem yeni bir şey söylenmiyor hem de türk ailesine yakınsamıyor.
  • ensemble dal niente dinlerken okunması tavsiye edilir. zira gerilimse gerilim, nefesse nefes.
  • 23 ağsutos 2011 tarihi itibariyle abbey theatre tarafından sahnelenmeye başlayacak sam shepard oyunu.
  • sam shepard'ın bir dönemin amerikasını anlattığı ama günümüzde çok işlendiğinden söyleyecek yeni bir şeyi kalmamış oyunudur. ankara dt'nin çeşitli sezonlar sahnelediği oyun 3 perde olup son derece sıkıcı işlenmiştir.
  • sıkıcı olmakla birlikte belli bir süre ağzıma sıçmış oyundur. oyundaki patlama sahnesinden ötürü (tam teşhis değil ama doktor yorumu; ani bir sesle iç kulaktaki taşların yerinden oynaması) bir hafta baş dönmesi ve kusma nöbetlerine maruz kalmıştım.
  • 1977’de çıkan bu oyun ile sam shepard obie award’ı kazanmıştır. oyunun 1958-59 dönemini anlattığını düşünüyorum. weston ve emma 30larının son demlerindeler. wesley 17, emma 13 yaşında muhtemelen. ıı. dünya savaşı (1939-1945) sırasında 8 aralık 1941’de japonya’nın pearl harbor’ı bombalamasıyla amerika da savaşa girer. 1942’de wesley dünyaya gelir. babası westen ıı. dünya savaşına katılır. savaş pilotudur. savaştan geldikten sonra psikolojisi bozulmuştur (doğal olarak). alkoliktir. savaş sonrası emma doğar. weston ile wesley arasındaki soğukluğun weston’un oğluyla savaş nedeniyle çok zaman geçirememiş olmasına bağlıyorum. avokado tarlası olan ve hayvancılıkla uğraşan bir aileyi görüyoruz. fakat 1950lerde güney kaliforniya tarım alanları hızla banliyöleşmeye başlar. kapitalizmin yoksullara ve işçi sınıfının yaşamlarına girişinin resmini çizer. küba savaşı geçmiştir. sanayileşme baş göstermiş. dönemin bütün aç gözlülüğünü gözler önüne seren bir oyun olmasına rağmen sam shepard röportajlarında kapitalizmi yermediğini söyler. belki de doğru bir sözdür, olanı olduğu gibi yazdığı gerçeği. sam shepard’ın ailesinden izler taşır. tüm oyunlarında bu durum mevcuttur.
hesabın var mı? giriş yap