• ben bunun annesi olacak kadına ve babası olacak adama da şiddetle kafa atmak istiyorum. bundan önceki çocuğu da 2.5 yıl önce açlıktan ölmüş. bir ülkede bir bebeğin açlıktan ölmesi başlı başına bir rezalet bir insanlık ayıbı. modern çağ dehşeti. hepsini anlıyorum. kabul edemesem de anlıyorum. ama o sakat olduğu için çalışamayıp geceleri çalışan baba'yı ve hamile kalmaktan usanmayan, açlıktan ölen ilk çocuğunun ardından bir sabi sübyanı daha dünyaya getirmekten zerrece tereddüt yaşamayan kadını anlamıyorum abi. işte budur lan bu ülkenin insanı. budur işte ötesi berisi yok.
    'en az üç çocuk yap' denilen halk budur. bizim insanımız şahane falan değildir, acımasızdır, sığıdır, sikinin keyfindedir, açlıktan ölecek çocuğu dünyaya getirir.

    ps: kimse bana şimdi onlar yoksul bilmem ne falan diye konuşmasın. halk sağlığı merkezlerinde prezervatif de veriyorlar, spiral de takıyorlar. hadi onları duymadı diyeyim ulan şişle istemediği bebeği düşüren kadınlar var.

    hala kürtaj cinayettir diyen mankafalar var ya bu ülkede. umarım bu ölü bebekler, açlıktan ölenler, bakımsızlıktan ölenler, babası olacak şerefsiz piçin dayağı sonucu annesi olacak yaratığın işkencesi sonucu ölen bebekler umarım rüyalarına girer, gırtlaklarına sarılır ve sorar: kürtaj hak mı? diye.

    söylemesem boğazımda düğümlenecek dipnot: allah belasını versin hepsinin.
  • "dawn" adındaki bir örneği "trainspotting" filminde görülen bebektir. sonradan girilen uyuşturucu krizlerinde, hayali tavanda yürüyerek intikam almıştır neyse ki.
  • çocukcağız son zamanlarını yaşarken bizi yönetmesi için seçilen halktan insanlar ve dalkavukları bunlarla uğraşmaktadır bkz: http://www.hurriyet.com.tr/…em/16793422.asp?gid=373
  • işsizsen, çalışmanı engelleyecek biz özrün varsa bir zahmet iki çocuğun üzerine bir tane daha yapmayacaksın. yoksa bebeğin beslenme yetersizliğinden ölür. çoğu zaman komşularının verdiği yemekle karınlarını doyurmaya çalıştığını söylüyorsan sevişirken dikkatli olacaksın. yoksa bebeğin beslenme yetersizliğinden ölür.

    ve bebeğin ölmüşken kalkıp boş buzdolabını göstererek "yardım edin" demeyeceksin. ”sütüm yok. çayla insanın sütü olur mu?" diyecek biliçtesin belli ki, aferin. sanki dün çayla beslenmeye başladın allahı belası. sanki dün hooop birden her şey ters döndü böyle oldu. dün portakallı ördek mi yesem havyar mı yesem diye düşünüyordun. "allah rızkını verir" dedin di mi? boy boy doğur, yeterince büyüyenleri dilendir, mendil falan sattır sonra rızkını allah vermiş olsun.

    bi de poz vermişsiniz ya diğer aç çocuklarınızla beraber buzdolabının önünde... buzdolabın boşsa bebek yapma lan! bakamayacaksan köpek gibi çiftleşme, insan gibi yolunu yordamını öğren. git mahalledeki sağlık ocağına anlatsınlar sana.

    tanım: ailesi tarafından öldürülen bebektir. onu hak eden bir anne-babaya sahip olması gereken bebektir. ileride okula gitmesi, aşık olması, aşk acısı çekmesi, arkadaşlarından kazık yemesi, yere düşse de ayağa kalmasını öğrenmesi gereken bebektir. ulan bu bebek biraz büyüdüğünde "ben yumurta sevmem, sütü kakaolu severim" falan demesi gereken bebektir.
  • bu ülkeye çocuk doğurmak için lisans alma zorunluluğu getirilmesi gerektiğini gösteren vahim olay. yeter artık, anne ve babaların sorumsuzluğu, hayatın acımasızlığı karşısındaki umarsızlıkları nedeniyle kaçbininci çocuk bu?

    anasını satiim, çocuk yapmak isteyen devletten izin alsın, sınava girsin, eğitimi, bilgisi yeterli mi ölçülsün. ne bileyim, sıkı bir değerlendirmeden sonra çocuk yapma lisansı filan alabilsin, her çocuk için ayrı lisans gereksin filan. birşey yapılsın ya, sapır sapır ölecekse hiç dünyaya gelmesin o güzel melekler.
  • değil 2011 yılı, diğer binyıla geçtiğimizde bile kafamızda hiçbir değişiklik olmayacağını gösteren vahim olay. seçmenine resmen rüşvet verip, eğitim imkanlarını arttırmak yerine, hiç ihtiyaç duyulmayan, göz boyama amaçlı yatırımlar yapan sözde ''sosyal'' devletimizin, bu ve benzeri vakalarda herkesten daha fazla suçu var. ama yakın derecede suçlu olarak; bu adamların peşinde tamamen teslim olmuş oy kitlesi ve bu insanlara, oy verdikleri kişilerin gerçek kimliklerini bir türlü anlatamayan diğer bir kesim mevcuttur. ikinci grupta yer alan biri olarak, bu yavrunun ölümünden kendimi de sorumlu tutuyorum.
  • hakkında yorum yapanlara zekat falan diyeceğim ama bir şey ifade etmeyecek. komşusu açken tok yatan diyeceğim o da bir şey ifade etmeyecek. olan 3 çocuk yapın diyene olacak.
  • haklısınız dostum. bu bebek için tahliller yapılabilir. eşitsizlikten, adaletsiz gelir dağılımından, varsılın yoksulun iliğini kemiğini sömürmesinden bahsedebiliriz.
    haklısınız. yapabiliriz. ama ben yapmayacağım.
    iki kıçı kırık kitap okumuş, es kaza bir bilmemnere üniversitesinin siktiri boktan bilmemne bölümüne gidip boktan bir diploma alan herkesin yapabileceği tahlilleri yapabilirim. ama yapmayacağım zira midemi bulandırıyor bu zavallı, aciz, sonunda aradığı tatmine asla ulaştırmayan mastürbasyonlar.

    kadın hakları, işçi hakları, eşcinsel hakları, azınlık hakları deyince koştura koştura gelip, sanki kendisinden önce binlerce kafası çalışan insan, bu lafların elli kat daha elle tutulurunu söylememiş, sizin argümanlarınızın fikirsel, sosyolojik, psikolojik, ekonomik temellerini atmımışlar, biz de bunları hiç duymadık. sağolun sayenizde duyduk aydınlandık... bunu mu söyleyelim.

    tamam abi her konuda atın tutun, ayyyy ne güzel laflar ediyor bilmemkim. bak ne kadar entelektüel, ne kadar aydın, ne kadar asi, ne kadar ağır teorisyen falan da diyen vardır ama ben demeyeceğim. güzelim o bahsettiğiniz seyleri bilmeyeni dövmüyorlar bile artık ve bu kadar sık ısıtılmış bir temcit pilavına samimayetle söylüyorum karnım tok. başka zaman olsa (ki genel olarak böyle yapar) teşekkür ederim almayalım derim.
    ama açlıktan ölen bir bebekten bahsederken size bu kadar hoşgörülü yaklaşamıyorum. bu kadar paşa gönül eğlendiremiyorum.
    bak dostum aç gözünü bak. harfler yan yana geldiğinde sadece harfler anlamları geç ne kadar korkutucu.
    o bebek açlıktan öldü kazkafalı. açlıktan.
    bu minvalde sikerim tahlilinizi de entelektüelitenizi de. açlıktan ölen bebek varsa ortada okuduğun kitabın evinden yaptığın analizin de ta amına koyayım.
    sen sınıf mücadeleni başlatıp, bahsettiğin eşitsizliği ortadan kaldırmaya dair sadece sana sosyal etiket oluşturacak iki okuma, bir pankartlı gösteri (onu da yapanı o kadar az ki) yapıp buradan açlıktan ölen bebek hakkında ahkam kesemezsin.

    kesmeyeceksin usta. insanları, national geographic belgeseli seslendirmesi yapan yavşak tadında analiz edemezsin. serengeti ormanında aslanın ceylanı yediği sahneyi, arkadaki fon müziği ve en enfes afrika güneş batımı eşliğinde anlatan seslendirmeci tadında yaklaşmayacaksın içinde azıcık insanlık varsa.

    o anası olacak yaratık, babası olacak sikten ibaret yaratık o çocuğu yapmayacaktı. mesele yoksulluk varsıllık değil...
    mesele sadece ve sadece varlığın doğasından gelen bir iyi niyet. eşitsizlikmiş. hadi ya sayenizde ilk defa fark ediyorum.
    zaten engeller var yoksulluk var ve o yavruyu öldüreceğini bilerek ve umursamayarak dünyaya getiren o kadın senden benden çok daha iyi bilyor o eşitsizliği. çok daha iyi biliyor çünkü içinde yaşıyor.
    bir önceki çocuğunu da açlıktan öldüren o acılı ölüme mahkum eden bu canlı ikinci çocuğunu dünyaya getirmekten vazgeçmiyor. o bebek açlıktan yavaş yavaş ölüyor sen tahlil yapıyorsun, yapma.
  • sınıfsal koşullar, edimler, eşitsizlik falan. ay ne güzel laflar ne kadar cilalı, nasıl da pasparlak di mi?
    bi de bunları biliyorum söylemedim ne demek? diye sorulmuş küçücük bir kefen üzerinde okuduğumuz kitapları açmış, nescafemiz eşliğinde laptoplarımıza entry girerken... ne demek biliyor musun? çok basit lan. çok basit. ilköğretim okuduğumuzu anladık mı? yı çözemeden sosyal analizlere girersek anlamayacağımız mevzular tabi ki bu bunlar. ama ne demekti di mi: şu demek. utanmak. utanmayı bilmek. sessizliğin erdeminin farkına varmak demek, yapacağın birsey yoksa saygılı olmak demek. ama bunu anlamak zor zenaat, sınıf, koşul edim demek kolay.
    güzelim bu iş de hayat da çooook ucuz. en az senin lafazanlık çaban ve dolaysız başarısızlığın kadar ucuz. ortada bir bebek var, yavaaaaşşşşş yavaaaaaşşşş senin benim kıçımızı koyduğumuz güvenli evlerimizden, sıcak odalarımızdan yavaş acılı sancılı ölümünü analiz ettiğimiz bir bebek var.
    bu yalın bu katı bu kadar gerçek kavramı sen romantik naif entelektüelitenle analiz etmeye kalkarken, halledilememiş ego sorunları üzerinden dem vurmak bire bir şuur kaybına ya da şuur denen kavrama hiç ulaşmamanla açıklanabilir bir durum.
    (sana söylenen orada ben senin okuduklarını unuttum yengem değildi ama zavallı egolar- ki ölü minik bedenler üzerinden bile tatmin çabası içinde olanların bunu anlamasını beklemem zaten- bunun farkına varamaz. sana söylenen bu çıplak bu katı gerçeğin karşısında artık temcit pilavı olmuş analizlerine insanların eğitim seviyelerinden bağımsız olarak karnın tok olduğunu söylemekti. bu takavutcadi olur tekavüt olmayanı olur, mahalledeki bakkal olur, fark etmez. kapiş?

    eşitsizlik aşılamak, başat, koşul falan filan di mi yenge? siktir git bunu o ölü bebeğe anlat. kimseden de bu zavallı ego problemlerini mazur görmesini isteme. senin gibileri mazur görebileceğimiz pek çok alan var ama bu kadar alicenaplık bu minvalde bebeklerin ölü bedenleri önünde gösterilecek bir nezaket değil.
    bu nezaketi hiç de hak etmiyorsun üstelik.

    ps: iş bu entry bir tek kişiye cevap niteleği taşımaktan ziyade bu kadar ağır bir konuyu bu kadar hafife alabilecek her türden zihinsel ve duygusal zavallıya atfedilmiştir.

    edit büdüt: siktir git bi sey yap. yapmıyorsan sus. sus. utanmak erdemini göster. benden değil. sen konuşurken ölen bebeklerden utan. bu utanma duygusundan azade, insanlıktan yoksun, bu insanı mikroskop altındaki organizmaya bakar gibi inceleyebilme cüretini -bütün cahilliğine ve bütün orjinaliteden uzaklığına ve de karşısındakini salak yerine koyup yedirebileceğini sanarak önümüze koyabilme ve kendini savunabilme- gösteren herkesden fena halde midem bulanıyor. çünkü o çocuk için elimden bir sey gelmediğini biliyorum. o çocuklar için okuduklarımın hiç bir sey ifade etmediğini biliyorum. çünkü güvenli sığınağımda otururken birilerinin açlıktan ölüyor olduğunu bilerek oturmak bende utanç duygusu yaratıyor. bundan utanmayı bile beceremeyenlerden hakikaten midem çok bulanıyor.
  • yaratık bu çocuğu dünyaya getirip açlıkla öldürecek ve bunun bilincindeki canlılar için söylenecek en hafif söz olmakla beraber, açlık meselesinin özünü bildiğini her fırsatta anlatmaya çalışılmasından midemizin bulandığını anlatmak istediğimiz insanların hegel marks falan deyip ilkokul iki basitliğindeki bir cümleyi anlayamamalarından anlamaktayız ki; senin anlattığın şey karşı tarafın anladığıyla sınırlı bir süreç. sınıfsal tahlil tabi ki zavallılıktır yapmayanı dövüyorlar usta. yapma demiyorum hobi olarak yine yap da her bokun bi yeri var arada utanmayı da unutma diyorum ama unutmak için bilmek gerek başta değil mi? ama yok bizim copy paste entelimizin zihini bu kadarına basar her halükarda. simdi copy paste enteli dedim ben kopy peyst yapmadım diyecek diye korkuyorum. kimse sana laptopun var diye kızmıyor benim salak yavrum. anladın mı kuzum? laptopu olana kızmıyoruz? siktiri boktan binlerce kez yapılmış kahvede bile yapılan tahlillerini bu kadar sinir zıplatan bir konuda da yapma yüzeyselliğinie bozuluyorum. salak kim dedi sana sınıfsal tahlilin önemi yoktur. sadece senin gibi bin kere yapılmışı en olmadık yerde yarım yamalak yapanına tavır konulur.

    be hıyariçem, kim dedi sana kendini bir marks bir hegel yerine koy da madara ol diye. kır kıçını bazı hasas konularda daha az yüzeysel olmayı biraz insan olmayı dene. yoksa 5 derste kapitalizm, on derste kominizm teorilerini başka zaman dinleriz (ha seninkini daha önce hiç duymamıştım ayrı konu gördüysem de farkına varamamışım) ama yok be yavrum yedirtmezler sana: ben derinim büyük tahliller yaptım birileri gözlerini belertip bağırıyor ben efendi efendi argümanlarımı sıralayorum tavrını. ha nezaket diyorduk di mi? evet nezaket layık olana gösterilecek kadar kıymetli bu kadar duygusal ve üzerine ısrarla basarak söylediğim fikirsel yoksulluğun hakim olduğu bir ortamda. sen açlıktan ölen açlıktan öleceği bile bile dünyaya getirilmiş bir bebekten bahsederken bile zibilyon kez tekrar edilmiş argamanlarını sıralarsan nezaket değil küçümseme görürsün. benden de görürsün, emin ol o teorilerinden beslenmeye kalkıp beceremediğin düşün insanlarından da.
hesabın var mı? giriş yap