• a$k ba$lamadan güzel,
    kalplerde heyecan
    bakı$larda korku olduğu zaman güzel...
    birbirimize sezdirmemek için çırpını$,
    ba$kaları görmesin diye çabalayı$,
    gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman...
    a$k ba$lamadan güzel

    ilani a$kin elinde patlamasi sonucu ba$langici hatirlayip mutlu olacak sebep arayan bir insanin arayi$ina destek olabilecek umit ya$ar oguzcan $iiri.
  • flort asamasinin kirilganligina ve safligina bayilmak, sonrasindan* korkmak.
    (bkz: asik olmaktan korkmak)
  • hakikaten ilişki değil, itiraf etmeden önce hissedilen aşktır en güzeli. o hissi sindirerek yaşamak zordur ama. o his eşsizdir elbet; ama sabırsızlık da katar bünyeye. sürekli mutlu zirveye adım adım tırmanıyorum sanar kişi. oysa o tırmanıştır güzel olan. ne de olsa zirvenin ötesi iniştir.

    o ne dedi, ben ne dedim diye düşünmek; şöyle baktı diye canlandırıp tekrar heyecanlanmak, sırıtarak uykuya dalmaktır güzel olan. belli etmemeye çalışmanın lezzeti baldır, kaymaktır.

    kim öğretti bize sabırsızlığı yahu?
  • aşkla tanışana kadar aslında insanın bunun farkında olması gerekir.
    bir saniyeden yıllara kadar uzanan zaman periyodlarında insanın kendisi dahil en az bir kişiyle baş başa kaldığında aklına gelen bir çok şeyin içindedir aşk. aşka başlandığında, puzzle'ın olgunlaşmamış bir boşluğunu ve bir parçasını bünye kabul etmiş olur. ilk defa koklanan ve hep koklanmak istenen bir koku gibi, yalnızlığı ve özlemi öğretir.
    bunun, başlamadan daha güzel olduğuna karar verebilmek için en basit şekliyle ona bir kere başlamış olmak, onu koklamış veya onu tatmış olmak gerekmez mi? aşk salt potansiyel "sevgili"ye karşı hissedilen bir şey değildir. çok ağır veya saçma sapan bir şeye aşık olan insanlar yok mu? hepsinin altında saf veya kirli aşklar yatmıyor mu? sonra o aşklarla aynı yatağa girmiyor muyuz? onu paylaşmıyor muyuz? ama bu öyle bir şey ki paylaşıldıkça çirkinleşen.. dünyaya veya zihnimizde yarattıklarımıza paylaştırdığımız, böylece onları kirlettiğimiz şey..
    o halde nesi başlamadan güzel oluyor bunu anlamıyorum..
    belki sadece tutku, aşık olduğunu zannetme gibi sorunlar yüzünden gerçekle değil bu teselliyle yüzleşmek istiyoruzdur. hissedilenin ama hissetmenin, tam olarak farkında olunamayan sonuçları.. bu sonuçlar nedeniyle kendinden göreceli olan bir kavramı "aşk" gibi bir kavramla bağdaştırmak hiç doğru görünmüyor açıkçası..
    ve soru şeklinde bir not;
    "doğru cevapları almak istemediğimizde ve buna dayanarak konuştuğumuzda saçmalamış olur muyuz?"
hesabın var mı? giriş yap