• kate hudson ve gael garcía bernal'i başrolünde gördüğümüz 2011 yapımı amerikan filmi.
  • biraz ağlak çokça neşeli bir film olmuş. asıl a little bit of heaven ise bombaydı, güzel düşünülmüş.
  • ismi, afişi ve tanıtımı on numara olan fakat filmin kendisi beş numara olan bir film imajı çizdi.
  • gael garcía bernal'e daha fazla rol verselermiş, izlemeye doyum olmayacak filmmiş az rol vermişler vasat bir film olmuş. konusu itibariyle gözyaşısı bol bir film beklesek de beklentileri boşa çıkarmış, farklı bir bakış açısıyla en azından sınırların dışına çıkma anlamında bir umut vermiştir. lakin umutlar boşa çıkıyor... son karar; tavsiye edemeyeceğim bir film.

    http://eksisinema.com/…f-heaven-sinemadan-da-biraz/
  • içinde kesinlikle bir aşk öyküsü barındırmayan, harmonisi eksik olan filmdir. fragmanlara kanmayınız. gael garcia bernal'in hatrına sonuna kadar dayandım fakat neden böyle tırt bir filmde oynadığını kesinlikle anlamlandıramadım. deli, depresif, güzel garcia dan sonra böylesini hiç sevmedim.

    --- spoiler ---

    aşk hiç işlenmemiş. öylesine bir üsütünden geçilmiş. kanser filmi olmuş. bulutların üstüne çıkıp tanrıyı görmeler, tanrının siyahi olması falan baya baya oturmamış filme. ortaya kötü karışık.

    --- spoiler ---
  • hadi onlar hala yapıyor; biz neden seyrediyoruz böyle filmleri? diye sordurandır.
  • a little bit of boooooooring olmalıydı ismi.
  • bugun sabah gazetede gael garcia bernalcigimi sarisin bir kadinla opusurken gordum. meger ki filmi vizyona girmis. eeee bana da kosa kosa sinemaya gitmek duserdi. oyle de yaptim. kendimi hemen disari attim. icerigine de yolda giderken bakarim dedim ama benim muthis blackberrymin interneti ilk kez calismadi. o bir saatlik surede film hakkinda sifir bilgi sahibi olarak filme girdim. hem de dallama gibi elimde sadece bir cuzdan bir telefonla. anacim ben nerden bileyim salya sumuk aglayip gozlerimin sisecegini. daha kolon kanseri sebebiyle olumunun uzerinden alti ay bile gecmemis bir guzeller guzeli hatunun acisini hala hatirlarken bu filmin beni dagitacagini. eger film konusunu bilseydim bugun asla gitmezdim cunku modum hic iyi degildi zaten. filmin ilk onbes dakikasi disinda hep agladim diyebilirim. ilk yari boyunca tshirt yakalarim bile islandi aglamaktan malum mendil falan almamistim yanima. film arasinda ucarak gittim ve bir tomar pecete aldim kendime.

    film klise bir konu gercekten. "aaaa ne degisik ne muthis" diyemiyorsunuz. bence tam bir kadin filmi olmus. kadinlar pek sever boyle huzunlu hikayeleri, cilgin kadinlar, yakisikli doktorlar falan iyi gelir hatun kismina. uzulerek soylemeliyim ki kate hudson abla oyunculuguyla, rol calmasiyla her seyiyle gael'cigimi ezip gecmis. tum ispanyol-latin filmlerde basrolun alasini alan ve dokturen gael bu kez cok silik kalmis. zaten adami ingilizce konusurken izlemek cok garip geldi bana. zaten o da cok kasmis gibi ingilizce konusurken. insanin anadili olmayan bir dilde rol kesmesi biraz zor sanirim.

    --- spoiler --

    beni etkileyen birkac sahne var ki onlari yazmaliiyim:

    1. marley'in kanser oldugunu dostlarina evinde bir aksam yemegi daveti esliginde soylemesi. yemegin sonlarina dogru herkesin sohbete daldigi bir ortamda. "ben kanserim, ölüyorum" diyor. insanlar sok olmus ve cevap verememisken son derece sevimli ve gulen bir yuzle "tatli olarak ne tercih edersiniz?" diyor olmek uzere olan bu ev sahibesi.

    2. patronundan kanser oldugunu uzun sure saklayip artik saklayamayacak hale geldiginde bunu cicekli bocekli bir kartin on yuzune "roses are red", ikinci yuzune "violets are blue" en son yuzune de "i am ass cancer, you should know this too" yazmak suretiyle vermesi. adamin surati dagilmis bir halde marley'e bakip "bunu bana niye daha once soylemedin" sorusuna karsilik marley'in "cunku bana su anda oldugu gibi bakmani istemedim hic de ondan" demesi.

    3. annesinden cenaze torenini organize etmek icin yardim istemesi. annesinin gayet sogukkanli bir sekilde "tabi ki" demesi. o esnada annesine iyi bir anne oldugu icin tesekkur ederken o gune kadar uzdugu seyler icin ozur dilemesi. annesinin de "you're my daughter, this is your job" derken gozunden yaslar dokulmesi.

    --- spoiler ---

    bu liste biraz daha uzayabilir hani. eger anneyseniz; cocugunuzu ve annenizi cooook onemsiyorsaniz film fena koyuyor. benden soylemesi. erkek cemaatine pek oneremiyorum. en azindan feminen ruhlu olmayanlarina. bir de gael'i "doktor g" olarak hatirlamak istemiyorum. o hala gonlumde tambien la lluvia ve mala educacion ve el crimen del padre amaro ve de diarios de motorcicletada ki oyunculuguyla kayitli. bu ara sicak gibi bir sey olmus ana yemeklerin yaninda.
  • filmde, son derece hüzünlü hatta melodramatik bir yolla anlatılabilecek bir hikayeyi alabildiğine eğlenceli bir yolla anlatmayı denemiş yönetmen nicole kassell. ama işte mizah ve eğlenceyi heryere bulaştırmamak gerekiyor belki de. olmamışlık havası hiçbir yerde kaybolmuyor. bir yerden sonra belli sahnelerde hüzün dolu, belli sahnelerde eğlenceli bir film çekmeye başlıyor yönetmen ama haliyle olmuyor. ölüm öncesi yaşanan süreç gibi son derece kişisel bir mevzu sözkonusu iken zaten karakterle hiçbir izleyicinin özdeşleşmesi kolay değildir. filmin halihazırdaki derinliksiz, basit senaryosu ile bu hiç mümkün olmuyor tabii ki...

    (http://hayatimizsinema.blogspot.com/…net.html#more)
  • -----spoiler-------

    izlerken biraz sweet november tadı aldım* yani daha güzel olabilirmiş aynı filmleri değiştirip değiştirip niye tekrar çekiyorlar anlamak mümkün değil

    -----spoiler-------
hesabın var mı? giriş yap