• mustafa armağan'ın ikinci abdülhamid hakkında çıkardığı kitap.
    arka kapağı yazısı:
    kızıl sultan demişlerdi ona. kendi açılarından haklıydılar. çünkü osmanlı'nın paylaşımını pahalıya getirmişti avrupa'ya. kansız olacağını sandıkları osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıl gecikme sayesinde avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.
    sultan ii. abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı kurtlarla çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. hasta adam'ın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. önce sultan abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra v.murad'a. sanıldı ki , osmanlı'nın kaderi pamuk ipliğine bağlı. nitekim sultan abdülhamid tahta geçtiğinde ingiliz dışişleri bakanı, kendisini tehdit etmiş 'ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımı yaparız' demişti.
    çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, çanakkale'den sina çölüne kadar emperyalizme karşı akif'in deyişiyle 'kıta kapma'oyunu oynayacaktı.
    http://tr.wikipedia.org/…in_kurtlarla_dansı_(kitap)
    okunması önerilir.
  • mustafa armağan'ın 2008 nisanında çıkarttığı ve hem tarih hem de kültür açısından okunması gereken kitabının ismi. mutlaka okunulması gereken, tarih hakkında çıkan güzel, okuması keyifli, nadir kitaplardandır.insanı okurken "vay be..." gibi triplere sokar.mutlaka bilmediğiniz bi kaç ayrıntı ortaya çıkarır.

    habeşistan'da bi kabileyle bile bağlantı kurmuş zamanında.yanlış hatırlıyo olabilirim affedin.
    hakettiği ilgiyi görememesine üzüldüm doğrusu.
  • çok fazla kitap okumayı sevmeyen biri olarak beni adeta başka bir dünyaya çekmiş, yer yer boğazımı düğümlemiş, yer yer de gururlandırmış kitap. uzun zaman oldu okuyalı ama tekrar okumak için can atıyorum. okuyun okutturun.
  • objektifliğiyle uzaktan yakından alakası olmayan sözüm ona 'tarih kitabı', özünde propaganda amaçlı manüpalatif edebi eser.

    kitabın yazılış amacı tamamen abdülhamite yapılan bir methiyedir. kitapta abdülhamit 'abdestsiz bir dakika geçirmeyen' müthiş bir müslüman, mükemmel bir lider, halkı kucaklayan ama ne hikmetse bir türlü 'aydın'ların anlamadığı bir dahidir.

    abdülhamit hakkında kişisel kanaatim genel olarak daha çok pozitif olmasına rağmen kitapta abdülhamit portresi öyle bir aktarılıyor ki ister istemez bir iticilik yaratıyor. bu esasta kesinlikle abdülhamit hakkında belirli bir fikriniz yoksa ilk başta okunmaması gereken kitaptır. kitabın verdiği kaynaklar şüphelidir, mustafa armağan zaten yalan yanlış kaynaklarla uydurma tarih konusunda geçmişten zanlıdır (bkz: #38636936)

    kitap tamamen kendi ideolojisinden insanlara yazılmış bir kitaptır. kitapta sürekli olarak karşı ideolojiye bir sataşma vardır. bunların yanında aynı ideolojiden insanların yanlış bulacağı davranışlarını ya aynı ideoloji doğrultusunda 'o aslında şöyleydi' şeklinde bir aklama çabası bulunmakta, ya da bahsedilmemektedir.

    örneğin mustafa armağan'a göre abdülhamit'i tek sevmeyen kesim 'ce-ha-pe zihniyetli aydınlardır.' sürekli olarak aydın kelimesi alttan alta aşağılanmakta, akılsız olarak 'gafil' şeklinde nitelendirilmektedir. fakat abdülhamit o dönem hemen hemen tüm ideolojideki insanlar tarafından eleştirilmektedir. bu matemde örneğin abdülhamit'i eleştiren şiirler yazmış olan mehmet akif'i hemen aklama çabası vardır. tabi şu da göz önünde bulundurulmalı ki bu konuda mustafa armağan yanlış bir bilgi vermemekte, mehmet akif sonradan abdülhamit'e yazdığı şeyler hakkında pişmanlık belirtisi gösteren şiirler yazmıştır. fakat bu arkadaki fikri değiştirmez. bu konuda abdülhamit'i eleştirip de pişman olmamışi gene aynı muhafazakar ideolojiden sevilen insanlara değinilmez bile kitapta.

    diğer örnekler ise örneğin saat kuleleridir. saat kulelerinin öncesinde müslüman tebaa saate çok gerek duymamaktır çünkü günler ezan vakitlerine göre değerlendirilir. fakat bunu abdülhamit yapmışsa mutlak doğru olması gerekir (ki bence de bu yaptığı doğrudur, ama işte müslüman tebaa rahatsız anlatılması lazım) buna kitapta tam bir bölüm ayrılmıştır. ya da abdülhamit'in aslında ne kadar bahriyeyi seven bir insan olduğu, gene herkesin yanlış bildiğini kanıtlama çabası vardır, sürekli denizaltılardan bahsedilir ama yunan savaşındaki donanmanın rezil durumundan bahsedilmez, anca 'şöyle salak saçma konuşuyorlar donanmayı çürüttü ama gelin ben size neden çürüttüğünü anlatayım' tarzı kısa bir bölümde gene aklanmaya çalışılır. eğitim atılımlarından bahsedilir (bence abdülhamit'in en iyi yaptığı şeylerden birisidir) ama mesela abdülhamit'in latin alfabesine geçme düşüncesinden bahsedilmez (çünkü abdülhamit dini bütün müslümandır, abdülhamit arap alfabesini katiyen terk etmez, abdülhamit bütün imparatorluğu 'bir günde cahil bırakmaz'). bu okullardan yetişen neslin kurtuluş savaşını ve birinci dünya savaşını yönettiğini söyler (doğrudur, bu kadrolar yönetmiştir, ama tabi çoğu gene abdülhamit düşmanı 'aydın'lardır, oradan bahsedilmez tabiki) ve bu başarının asıl mimarı bu yüzden ona göre aslında abdülhamittir, fakat bunları derken sırf abdülhamit'in kendine yakın bulduğu isimleri orduda liyakat esaslarını gözetmeden yüksek kademeleri getirmesinden dolayı (tek sebep bu değildir elbette, fakat çok önemli bir sebeptir) bu iki savaş öncesinde balkan harbindeki ordunun rezil durumu abdülhamitin eseri değildir.
  • tarihle zerre alakası olmayan, "şöyle olsaydı böyle olurdu" gibi cümlelerden öteye gitmeyen kitap
hesabın var mı? giriş yap