• ankara üniversitesi tıp fakültesi ruh sağlığı ve hastalıkları anabilim dalı başkanı.
  • ankara'nın en ünlü psikiyatristlerinden olup, politik psikoloji derneği başkanıdır. mardinlidir ve devlet nezdinde tutulan bir isimdir. vamık volkan'ın öğrencisidir. politik psikoloji adlı bir kitabı vardır.
  • devlet habur için özür dilemeli
    şehriban oğhan 18 temmuz 2010

    üst kimlik-alt kimlik tartışmaları arasında bir buçuk yıl önce başlayan demokratik açılım tam meyvelerini vermeye başlarken ne oldu da terör tırmandı? devlet bir yanlış mı yapıyor? akan kan nasıl durur? türkiye arkan terör saldırılarıyla haftalardır bu sorulara yanıt arıyor. başbakan tayyip erdoğan muhalefetin kapısını çalarken biz de işin uzmanına kulak verdik. terörizm ve terörist psikolojisiyle, ulusal ve etnik kimliklerin psikolojisini araştıran politik psikolojinin türkiye’deki babası prof. dr. abdülkadir çevik, pkk’lıların habur’dan giriş görüntüleri için çarpıcı bir tespit yapıyor: “toplumda ciddi bir travma yarattı. yol kazası dendi ama ‘yanlış yaptık, kusura bakmayın’ denmedi. hata kabul edilip, özür dilenmeli.”

    kürtçe dil kursu, kürtçe yayın, kürtçe köy isimlerinin iadesi, kimliklere kürtçe isim yazılması gibi bir dizi konu açık açık konuşulurken, bazılarında somut adımlar atılırken ne oldu da terör tırmandı?
    - terörün en temel özelliklerinden biri, terörü yapan grup ve kişilerin eylem yapmadan yaşayamayacaklarıdır. terör eylemi yapmazlarsa dağılırlar. çünkü kendi kimliklerini böyle muhafaza ediyorlar.

    gerçekte bunları istemiyorlar mıydı?
    - işte paradoks orada zaten. bir taraftan bunları istiyorlar. ama bir taraftan da o isteklerin yerine gelmemesi için böyle bir çelişki içine giriyorlar. zaten insanları da şaşkınlığa düşüren bu oluyor. her ne kadar üzerini örtüp, zaman zaman rötuşlasalar da idealleri bağımsız kürt devleti. tüm istekleri yerine getirilse dahi onları terörden vazgeçirmek mümkün değil.

    bütün yapılanlar boşa kürek çekme mi o zaman?
    - fiziki, ekonomik, diplomatik, eğitim alanında yapılması gerekenler var. yaptırımlar olabilir. bir taraftan teröristler kuzey irak’ta barınıyor diyoruz, öte taraftan yatırımı biz yapıyoruz. hangisi doğru, toplumun kafası da karışıyor. topyekün meselenin üzerine gitmek gerekiyor.

    hükümet de bu amaçla yola çıkmadı mı?
    - ama kriz yönetimi bakımından iyi idare edemediler. atılan geri adım uzun süreli oldu. tabii bunda seçim kaygıları da rol oynuyor. halbuki bunu bir yerde partiler üstü olarak düşünmek lazım. bu bir devlet politikası olmalı.

    aslında herkes partiler üstü bir sorun olduğunu kabul ediyor.
    - ediyor ama eylem öyle olmuyor.

    başbakan erdoğan parti liderlerini ziyaret etti son olarak...
    - bu olumlu tabii ama bunun bdp dışlanarak yapılması yanlış. sonuçta resmi olarak meclis’te temsil edilen bir parti. savaş zamanında bile düşmanla görüşülüyor. onlar düşman mı ki? düşmansa o zaman düşman gibi davran ama düşman değilse görüşmen lazım. insanlar bir araya geldiklerinde birçok şey halledilebilir ama bugün uzlaşma kültürü maalesef yeterince yok. herkes kendi katı sınırları içinde. bu yanlış, belki muhalefet bunu yapabilir ama iktidarın bunu yapmaya hakkı yok. iktidar bir sorunu çözmek istiyorsa gurur meselesi yapmadan, ülkenin çıkarlarını düşünerek her şey yapabilir. nasıl sayın başbakan, “benim valim yerine göre kömür de dağıtabilir, valiyim diye kasılmasın” diyor. kendisinin de aynı şekilde davranması lazım.

    ama görüşme için abdullah öcalan işaret ediliyor?
    - öcalan’la görüşülmesi yanlış olur. ama unofficial (gayrıresmi) herkes görüşür o ayrı mesele. gazeteciler görüşür, görevlendirilmiş kişiler görüşür. dünyanın her tarafında bu tip durumlar var.

    kürt vatandaşlarimiz yeter artik diyecek

    pkk’lıların habur’dan girişini nasıl okudunuz?
    - devlet burada resmen faka bastı, aldatıldı mı, kontrol mü edemedi, bilinçli mi yaptı, onu bilemem. ama görünen şey, devlet kontrolünde böyle bir şey olmaması lazımdı.

    içişleri bakanı ‘yol kazası’ diye nitelendiriyor...
    - yol kazası, stratejik ve taktik hata, bence hepsi birden yapıldı. mahkemeler oraya kadar götürüldü. oradan alınıp mahkemelere götürülseydi, devlet onların ayağına gitmemiş olurdu. bazı kareler toplum hafızasında ve psikolojisinde çok önemli yer ediniyor. bu kare, toplumun büyük çoğunluğunda bir aşağılanma ve ciddi bir travma yarattı. bir çeşit yenilmişlik, bir çeşit ihmal edilmişlik, ötekileştirilmiş, sanki yapanın yanına kar kalmış, “biz bu kadar kan döktük, neye yaradı” gibi bir duygu ve güvensizlik oluştu. onun için de hükümetin bu yanlışlığı kabul edip, hata yaptığını kabul etmesi onu küçültmez, büyütür. kaza dedi ama “kusura bakmayın” demedi. “yanlış yaptık” diyemedi.

    devletin özür borcu mu var?
    - bir yerde öyle hissedebiliriz. yanlış yapıldı yani bunu kabul edip özür dilemeli.

    peki ne olursa son bulur bu kan?
    - biz kendi açımızdan yapacağımızı yaparız. adaleti, ekonomik gelişmişliği eşit biçimde yaydığımız zaman neyin arkasına sığınacaklar? bundan sonra kürt vatandaşlarımız, “yeter artık, biz her şeye sahibiz, eşitlikse eşitlik, adaletse adalet’ diyecekler. onlar da marjinalleşecek ve eylemci bulamaz hale gelecekler.

    açilimin zamanlamasi yanliş

    demokratik açılım da yanlış anlatıldı; sanki hemen her şey hop diye olup bitecek. böyle bir şey yok, bu bir süreçtir zaten. üstelik bu açılımı bu kadar aleni de yapmamak lazım. açılım ayrıca sözle de değil icraatla yapılacak bir şeydir. açılımlar terör tolere edilebilir noktalara gerilediği zamanlar yapılmalıydı. teröristler eylem yaptıktan sonra adım atarsanız idare onların elinde olmuş olur. onlar sizi siyasi olarak yönlendirmiş olur. kontrol sizdeyken yapmanız lazım. maalesef çok geç kalındı. keşke 2002’de, bu iktidar başa geldiğinde açılımı başlatsaydı. hiç terör yokken yani.

    şiddeti onaylamayan kürtler çoğunlukta

    pkk ile kürtler arasında bir bağlantı var ama tamamen özdeşleştirmek yanlış. bütün kürtler bağlantılı olsaydı pkk’nın siyasi uzantısı gibi görünen parti daha yüksek oy alırdı. demek ki şiddeti onaylamayan kürt vatandaşlarımız çoğunlukta. ve onlar başka partilerin içinde yer alıp başka partilere oy veriyorlar. ercan çitlioğlu ile beraber yaptığımız araştırmalardan çıkan sonuç da o. yüzde 90’ın üzerindeki kesim ulusal birlik ve beraberlikten yana.

    mardin kütüklü diyarbakirli

    prof.dr. abdülkadir çevik, ankara üniversitesi tıp fakültesi psikiyatri ana bilim dalı başkanı ve politik psikoloji derneği başkanı. mardin kütüklü diyarbakırlı. 1992-1997 arasında başbakanlık danışmanlığı ve milli güvenlik kurulu’nda görev yaptı. aynı süre içinde başbakanlık’a bağlı türk politik psikoloji merkezi’ni kurarak bu kurumun başkanlığını yürüttü. bu merkezde büyük grupların psikolojisi, terör ve terörizm psikolojisiyle ilgili çalışmaları oldu. aynı çalışmaları halen kurucu başkanı da olduğu politik psikoloji derneği’nde yürütüyor.

    kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/pazar/15344535.asp
  • expert puts turkey's rival political parties on the couch

    an expert in political psychology has drawn the psychological profile of turkey’s ruling and main opposition parties, while offering both some advice for improving how the public perceives them ahead of the general elections.

    according to professor abdülkadir çevik, founder of turkey’s first academic center devoted to political psychology, the ruling party has successfully used the “psychology of victimization” as a political tool to gain votes, but its leader should focus more on promoting his vision for turkey rather than fighting with critics.

    the main opposition, meanwhile, needs to resolve its internal conflicts and present a unified front to the public, çevik said. he added that the ongoing tension in the country due to the lack of communication and dialogue between the two key parties stems from intolerance to criticism .

    .

    “i believe the way the political leaders were psychologically raised in their families is crucial in this situation,” çevik told the hürriyet daily news & economic review in an interview.

    “prime minister recep tayyip erdoğan is a very charismatic leader possessing leadership qualities. he is very successful in communicating with the public and convincing people. but he has weaknesses,” çevik said. “he should be tolerant of criticism. he gets angry when others don’t find him sincere when he believes he is being sincere and acting in a true manner.”

    though anger is part of erdoğan’s nature, if he becomes more tolerant of criticism, no one can hold him back, said çevik, who is also the chairman of the political psychology association established in 2006.

    “leaders should not always be critical but should give hope to people. they should have visions for the future. erdoğan, for instance, talks about his plans for 2023 to create an expectation about the future among the public,” he said. “the main opposition leader [kemal kılıçdaroğlu] should do the same instead of engaging himself in constant criticism."

    ‘chp is scattered’

    kılıçdaroğlu’s republican people’s party, or chp, presents an instable and inconsistent image to the public because of the different voices coming from the party, çevik said, adding that this harms public confidence in the main opposition.

    “our society is not accustomed to hearing different voices from one party. we come from imperialism and a patriarchal culture. the idiom ‘whatever happens in a family remains within a family’ is valid for our society,” çevik said.

    “different voices should thus first be discussed within the chp itself and a compromise should be reached. different voices create concern among the public. the chp leader should bring the party together,” he added.

    çevik also suggested the chp and other parties from that end of the political spectrum consider revamping some of their policies to better appeal to voters.

    “if 60 percent of voters in a country are conservative, it should be admitted that the structure of the society is conservative. the leftist parties have thus far seen around 40 percent at the most. the votes of the right-leaning parties have always been more,” he said. “if the left parties want to increase their votes, they should undergo a change in line with the public demands."

    ‘psychology of victimization’

    professor çevik’s newly established political-psychology center at ankara university is turkey’s only academic center dedicated to employing the discipline’s methodology to examine the relationship between politics and psychology, with a focus on analyzing and resolving conflicts among large ethnic, religious or political ideological groups, both domestically and internationally.

    though the discipline became familiar to the turkish public only recently, when the government employed well-known political-psychology expert vamık volkan to help solve the kurdish question, çevik headed a similar center at the prime ministry between 1992 and 1997 to research the psychological factors behind the terror problem.

    in addition to the terror problem, the center at ankara university plans to analyze neighboring countries’ perceptions of turkey with the aim of providing input to government studies on various topics.

    in his comments on the psychological dynamics of turkish politics and society, çevik said the “psychology of victimization” played a major role in the ruling justice and development party, or akp, winning power in 2002.

    “the psychology of victimization gains votes for the political parties and the akp currently makes use of it in the most successful way,” çevik told the daily news.

    “both turkish society, which has itself faced many unjust treatments in its history, including military coups, and its members eventually identify their social and individual grievances in their own families with those of the political parties, coming to the conclusion that [one party is] ‘the party that thinks and feels like me,’” he said.

    “turkish society can’t give up its habits. the uncertainty of the unknown discourages and frightens [it from voting for different parties.] society didn’t know the akp in 2002 but it came to power thanks to the psychology of victimization it demonstrated,” çevik said.

    “prime minister erdoğan did the same on the headscarf issue and during the referendum period, in which he recalled that he was jailed during the coup era and brought those who were executed during the coup era to the agenda [to garner votes from the coup victims].”

    hurriyet daily news

    http://www.ppd.org.tr/…dr-abdulkadir-cevik&itemid=3
  • görevine devam etmektedir.

    http://eleps.info/?tag=abdulkadir-cevik
  • ankara üniversitesi politik psikoloji uygulama ve araştırma merkezi (bkz: polpaum) müdürü olmuştur.

    http://polpaum.ankara.edu.tr/
  • güncel konular üzerine kendisiyle bir mülakat; http://yenisafak.com.tr/…eli-ozel-12.12.2012-435286
hesabın var mı? giriş yap