• 1929 yılında malatya'da doğdu. ilk ve orta öğrenimini malatya'da tamamladı. iü tıp fakultesi (1949) mezunu. gemlik sosyal sigortalar kurumu ve gemlik azot sanayi müessesi'nde ve serbet olarak doktorluk yaptı.

    günümüzde aruz ölçüsünü ustalıkla kullanılan şairlerin başında gelir. şiirleri, 1946 yılından itibaren yedigün, hergün, büyük doğu, çınaraltı, türk yurdu, türk dili, yelken, türk edebiyatı, diriliş, hisar, milli kültür dergilerinde yer aldı. yeni istiklal (1965) ile milli gazete'de mayın tarlası ve isırgan çiçekleri başlıkları altında şiirleri yayınlandı. diriliş dergisinde şiirleri yanında biyografi yazıları da yazdı.

    eserleri:
    sessiz gürültü , dini ve ahlaki şiirler antolojisi, naatlar...
  • zamanımızda aruzla şiir yazan ender şairlerdendir.
    istanbul'dan uzakta yaşamaktadır,
    uzakta yaşamayı bir şiir haline getirmiştir.
    lise yıllarımda tanıştığım bir şiirini hep yanımda, aklımda taşımışlığım vardır.
    temiz, hisli, narin bir şiirdir. şöyledir:

    "bütün acılarım gelip geçici
    bütün umutların güneşi bende
    ortadan ikiye böldük sevinci
    bir eşi sendedir, bir eşi bende.

    kokusunda yağmur sonu toprağın,
    dün gece yerine geldi adağın:
    baktım ki sunduğun alev dudağın
    rengi sende kalmış, ateşi bende"
  • hayatını kaybeden aruz şairi.
  • kendisiyle henüz tanıştığım güzel insan. lise yıllarından kalma defterimin kıyısına köşesine yazdığım şu dizeleri hiç aklımdan cıkmadı;

    bütün acılarım gelip geçici
    bütün umutların güneşi bende
    ortadan ikiye böldük sevinci
    bir eşi sendedir,bir eşi bende.

    çoğu zaman bana güç verdi. unutulmadın güzel şair.
  • kıymeti bilinememiş aruz vezni ile eserler vermiş şairimiz.

    bir süredir mesnevi çevirisi okumak istiyorum. bildiğim en iyi çeviri abdülbaki gölpınarlıya ait. (altı ciltlik mesnevi şerhi mevcut) satın almadan önce çeşitli çevirmenlerden ilk on sekiz beyitini okuyarak sağlama yaptım. hiçbiri bana ilk onsekiz beyiti ilk duyduğumdaki hissiyatı veremedi. onu ilk okuduğum yer lise okuduğum kitap ise edebiyat ders kitabımdı. iflah olmaz bir kitap stokçusu olduğum için edebiyat ders kitabımı açıp baktım (evet bu yaşta hala saklıyorum) beni çok etkileyen çevirinin kendisine ait olduğunu tespit ettim. öyle bir ustalıkla yapmış ki çeviriyi, sanki mevlana'nın ağzından okuyorsunuz, şu ana kadar ondan güzelini okumadım. diğer çeviriler hep açıklamaya yönelik yapılmış gibi. ancak ne hikmetse yaptığı tek ciltlik manzum mesnevi çevirisinin baskısı bile yok. bir sahaftan güç bela bulabildim. işte o ilk onsekiz beyit.

    dinle ney’den duy neler söyler sana,
    derdi vardır ayrılıklardan yana:

    “kestiler sazlık içinden, der beni;
    dinler, ağlar: hem kadın, hem er beni.

    göğsü, göz göz ayrılık delsin de bir,
    sen o gün benden işit özlem nedir.

    her kim aslından uzak düşsün: arar;
    “asl”a dönmekçin bir uygun gün arar.

    dost’a kâh yoldaş olup, kâh düşmana,
    inleyip sesler duyurdum her yana.

    dost olur-zannınca-her insan bana,
    sırlarım gel gör ki meçhûldür ona.

    sırlarım olmaz iniltimden uzak,
    her göz etmez fark, işitmez her kulak.

    saklı olmaz birbirinden can ve ten,
    cânı görmekçin izin yok bil ki sen!

    bir ateştir, yel değildir ney sesi;
    kim ateşsizdir; yok olsun böylesi.

    sevgiden ağlar eğer ağlarsa ney,
    sevgiden çağlar eğer çağlarsa mey.

    ney o şeydir: perde yırtıp perdesi,
    dost edinmiş dosta hasret herkesi.

    hem devâdır ney denen şey hem zehir,
    bir bulunmaz arkadaştır: hemfikir.

    anlatır ney: aşkı mecnûn’un nedir,
    kanlı bir yoldan haber vermektedir.

    müşteri ancak kulak: söz satsa dil,
    ancak âşık akla mahrem, böyle bil!

    derdimizden gün zamansız dolmada,
    her yanış bir günle yoldaş olmada.

    “geçti gün!”der, etmeyiz yersiz keder;
    var ol, ey sen tertemiz insan! yeter.

    yurdudur engin: balık kanmaz suya,
    rızk eğer eksikse: gün dolsun mu ya!

    anlamaz olgun adamdan, ham adam;
    söz hem az hem öz gerektir vesselâm.

    failatün/failatün/failün
  • kendisi türkiye'deki en büyük divan koleksiyoncusu idi aynı zamanda.
  • hakkında hoş bir anıya denk geldiğim şair.
    edebiyatçıların önemli buluşma mekanlarından biri olan marmara kıraathanesi’nin müdavimlerinden biri olan abdullah öztemiz bey ikinci yeni’nin garip sözcükleri bir araya getirip manasız şiir yazdığını iddia eder. bu iddiasını kanıtlamak maksadıyla da cebini kelimelerle doldurur. cebinden rastgele çektiği sözcüklerle de bir şiir oluşturur. hikâye burada bitmiyor. oluşturduğu bu şiiri varlık dergisine gönderir ve dereceye girer. şiiri varlık’ta yayımlanır.
  • enderun kitabevi'nin müdavimlerindenmiş. zümrüdüanka mahlasıyla hicivler de yazarmış. ismail erünsal, "yirmi iki mürekkep damlası"nda kendisinden bahsederken öyle diyor. ne hoş bir mahlas seçimiymiş...
  • (bkz: #7718766)
hesabın var mı? giriş yap