• bilgimatik/megahafiza paketinden cikan ingilizce'yi hayvan gibi ogrettigi iddia edilen kit.. ba$arisi mechul olmakla beraber morsel'in aklima mor bir sel getirmesine engel olamiyorum..
  • zihinde görselleştirerek ingilizce kelimeleri belleğe yerleştirme yöntemi... şöyle işliyor... efendim bir zindan düşünün şimdi... bu zindanda elbette battal gazi'ye o sırada işkence yapıyor bizanslılar... gürzlerle "dan" diye vururken kamçıladıkları zincirlerden de "cın" diye sesler çıkıyor... oldu mu size dungeon? bence bir iri ted'e sorun...
  • kelime çağrışımları ile ingilizcede başarı sağladığı iddia edilen metod/ürün. başarısını ispat etmek için örnek verilen kelimeler;

    * dungeon:

    hatırlattığı kavram: zindanda parmaklıklara vurarak "dan" ve "çın" sesleri çıkaran bir mahkum
    kelime anlamı: zindan

    * lanky:

    hatırlattığı kavram: oyuncusuna "lan iki metre boyun var bi basketi atamadın!" diye kızan bir basketbol koçu.
    kelime anlamı: uzun bacaklı, uzun boylu

    * blush:

    hatırlattığı kavram: çıplak poz veren ve "flaşlar her patladığında utanıyorum, kızarıyorum..." diyen bir manken
    kelime anlamı: utanmak, kızarmak.

    * posterity:

    hatırlattığı kavram: üzerinde punkçu* bir gencin resminin olduğu ve altında "gelecek nesil" yazan bir reklam panosu ve "bunlar ancak poster iti olabilir." diyen bir adam.
    kelime anlamı: gelecek nesil

    * digress:

    hatırlattığı kavram: bir otoyalda koşan tayın gres yağına basıp kayarak yoldan çıkması, şarampole yuvarlanması.
    kelime anlamı: ana yoldan/konudan çıkmak.

    * bald:

    hatırlattığı kavram: kızılderililerin elinde esir olan bir adamın "kafam yüzülecek kel dazlak kalıcam..." endişesi.
    kelime anlamı: kel, dazlak.

    * morsel:

    hatırlattığı kavram: mor bir sel sonucu "bir lokma ekmeğe muhtacım..." diyen yaşlı bir adam.
    kelime anlamı: lokma.

    * irritate:

    hatırlattığı kavram: bir barda güvenlik görevlisi olan iri ted isimli arkadaşın yaptığı ukela tavırlar sonucu etrafındakileri sinirlendirip kızdırması.
    kelime anlamı: sinirlendirmek, kızdırmak.

    * chasm:

    hatırlattığı kavram: derin bir yarığa düşen kazım adlı genç.
    kelime anlamı: derin yarık

    * sue:

    hatırlattığı kavram: çocuğu kocası tarafından türkiye'ye kaçırılan sue isimli bir kadının yaşlı gözlerle "onu dava edeceğim..." deyişi
    kelime anlamı: dava etmek.

    * sentry:

    hatırlattığı kavram: bir nato karargahında nöbet tutan türk askerin "sen!" şeklinde parola soruşu karşıdan gelen üç subayın da "three!" diye cevabı.
    kelime anlamı: nöbetçi er.

    bu metod işe yarar mı yaramaz mı bilinmez ama bu kelimeler ve hatırlattığı kavramları ingilizce bilmeyen babamın bile ezberlediği bir gerçek. ama bazı dezavantajları yok da değil. mesela hatırlattığı kavramlar beraberinde nasihat içerikli kavramlar da hatırlatabilir. blush kelimesinde manken kıza "a be kızım madem utanıyosun ne diye çıplak poz veriyosun orospu!", digress kelimesinde "ulan otoyolda tayın ne işi var kardeşim?", bald kelimesinde "kızılderililerin elinde olan adam kafası yüzülcekken ne diye kel kalıcam diye düşünür, koyun can kasap et derdinde, bu herif hem koyundan çok kasap mı?", morsel kelimesinde "mor sel nasıl olur yahu?", chasm kelimesinde "lan ya başka bi adam düşse nolcak, mesela muzaffer?", sue kelimesinde "a be kadın sende salak mısın huyunu suyunu bilmediğin heriflerle ne evleniyosun, sonra da abye almazsınız tabi bizi." şeklinde cevap mahiyetli kavramlar da kelimenin manasını hatırlamaya çalışırken hatırlanacak kafamızı sürekli meşgul edecek ve beynimizin işlem hızını düşürecektir.

    bir diğer dezavantaj ise hababam sınıfında müfettişin teftişi esnasında yaşanan karışıklığa** benzer bir hadise yaşanma potansiyelidir. bu kelimelerin hızlı bir şekilde sorulması gibi bir duruma maruz kalan kullanıcı heyecan sonucu afallayıp "dungeon, demirlere vurma lan, gardiyan sustur şunu, lankey, basket atamamak, blush, çıplak manken*, posterity, punkçu*, digress, yağa basan tay, bald, kızılderili, morsel, sel baskını, irritate, kaslı badigard, chasm, kazım dikkat et, sue, ingiliz hatun, sentry, nato'da nöbet tutmak..." gibi cevaplar da verebilir pekala.
  • tanıtım programında ürünün yapımcısı olan kişinin "evet şimdi kelimeleri ve hatırlattığı kavramları görün, siz! dikkat edin siz görmüyorsunuz..." şeklinde yapmacık ve komik replikleri sarfettiği yöntem. insanın aklına alternatif kelimeler de getirmiyor değil bu yöntem;

    * sick:

    hatırlattığı kavram: çok afedersiniz çok hasta olup s.ki tutmak.
    kelime anlamı: hasta olmak

    * scan:

    hatırlattığı kavram: bu eylemi yapan kişi erkektir ve saçını tarar.
    kelime anlamı: taramak

    * pushed:

    hatırlattığı kavram: puşt patronu tarafından itilip kakılan, sıkıştırılan bir mazlum.
    kelime anlamı: itilmek, sıkışık

    * umbrella:

    hatırlattığı kavram: kelimede geçen organa yahut göte giren şemsiye açılmaz
    kelime anlamı: şemsiye

    not: bahsedilen türde bir karışıklık burda da yaşanabilir ve insanı rezil kepaze edebilir.
  • throw: efendim bir adet tirimiz var, bir de kotu adamimiz. kotu adamimiz bu tiri ovaya dogru ittiriyor ve tirimiz yuvarlaniyor

    kelimemizin anlami nedir: atmak, firlatmak.
  • bir zamanlar kanallar arasında dolaşırken rastlanıp izlenilen reklamlarında kelime eberlemeyi kolaylaştırdığı iddia edilirdi. belki kelime ezberlemek kolaylaşıyordur ama ezberlenen kelime sayısı kadar da garip hikaye bilmek gerekiyordu ve bu şekilde tutarlı bir kelime bilgisine sahip olmak ne kadar mümkün olacaktı bilemiyoruz.
    dungeon veya posterity kelimelerini yıllardır bu garip hikayeler ile hatırlarım ve o kelimeleri kullanmaktan hep çekinmişimdir: "dan-çın" sesleri veya "poster iti" akla gelip ciddiyeti bozacakmış gibi gelir...
  • highly: burada şimdi hayri diye bir arkadaş var. kendisi hayli şey, bişey yani. hayli yani... ehm.
    (bkz: uysa da kodum uymasa da)
  • mantık güzel ancak sırf benzerlik, çağrışım yapıyor diye ömrünüzün sonuna kadar hiç kullanmayacağınız kelimeler sunuyor bu karga. hazırladıkları kitapta 200 kadar kelimeye baktım içlerinden işe yarar, ne bileyim normal şartlar altında karşımıza çıkma ihtimali olan kelime sayısı iki elin parmaklarını geçmez. aynı mantığı işinize yarayacak kelimeler üzerinde kendiniz yapın daha iyi sonuçlar almanız oldukça olası.
  • yıllar önce hbb'de sürekli reklamlarının döndüğü dünya hafıza şampiyonu da olmuş melik duyar'ın hazırladığı hafıza teknikleri seti'nden ingilizce ile alakalı olanı. söz konusu tanıtım reklamında 15 kadar kelime seçilip önce seyircilerden anlamları ile birlikte akılda tutulmaları istenirdi. fakat seyirciler 3 ya da 4 tanesini ancak akıllarında tutabilirdi. setle ilgili teknik uygulanarak bu kelimeler verildiğinde ise tümü hatasız bir şekilde hatırlanabiliyordu. kelimeler oldukça değişikti. seçilen kelimeler günlük hayatta ne kadar işinize yarar orası bilinmez ama m. duyar kelimelerin son 10 yıl içerisinde yapılan toefl sınavlarından en çok kullanılan kelimelerden rastgele seçildiğini iddia etmişti. seti alıp hiç bir zaman çalışmadım ama söz konusu kelimeler ne zaman karşıma çıksa kendimi tutamaz gülerim.

    (bkz: #6538752) burada tanıtım filmindeki bazı kelimelere değinilmiş. eksik olanlar da şu şekilde:

    *fall: sonbahar

    türkçe fol kelimesi ile ilişkilendirerek sonbaharda evlilik planları yapan bir genç kıza annesinin, "ortada fol yok yumurta yok, sen sonbaharda evlilik planları yapıyorsun." dediğini hayal ediyoruz. bu ilişkilendirme bize fall'un sonbahar olduğunu hatırlatıyor.

    *revenue: gelir

    revani satan bir adamın, tek gelir kaynağım bu dediğini hayal ediyoruz.

    *greedy: obur, aç gözlü (sanırım en fastastik ve gereksiz milliyetçilik kokan ilişkilendirme bundaydı.)

    yunan haritalarında, ege denizi'ndeki türk adalarının dahi kendi haritalarındaki renk olan griyle boyandığını vurgulayıp ne kadar aç gözlü oldukları ilişkisini kuruyorduk. bu ilişkilendirme bize greedy'nin obur, aç gözlü olduğunu hatırlatıyordu.

    son olarak bu tekniğin genel olarak kelimelerin anlamlarını akılda tutmaya yönelik başarılı olduğunu ama yazılışlarını hatırlama noktasında sınıfta kaldığını belirtelim. kim bilir belki setin geri kalanında onun yöntemi de anlatılıyordur. bilemedim şimdi!
  • 2000 kelime öğrenmek yerine, 2000 hikaye ezberlemeyi tercih edenlerin yöntemi. beyin derya deniz. aman bunları ezberlersem beynim dolar diye korkmayın. fakat kelime öğrenmenin en iyi yolu, ingilizcenin içinde olmaktır. ingilizce konuşulan ğlkeye gidin demiyorum. sürekli ingilizce okur, ingilizce izler, ingilizce konuşursanız, sürekli kullanılan 600-700 kelimeyi hafızaya atmış olacaksını. bu kelimeleri artık biliyorsunuz. çağrışım yapmasına gerek yok. fakat görsel çağrışımla ezberlerseniz, her revenue kelimesi geçtiğinde revani satan aklınıza gelir. bu bir yerden sonra rahatsızlık veriyor. tamam kelime akıldan çıkmıyor fakat insan bununla cümle kurarken bile, akıldaki hikayeyi ingilizceye çeviresi geliyor. hatta hikayedeki revaninin ingilizcesini de revenue diye yazası geliyor. yabancı birini dinlediğinizde kelimeler hızla akıp giderken, kafanızdaki hikayeler karışabilir. benim kelime ezberlemek için kullanmaya korktuğum bir yöntem.
hesabın var mı? giriş yap