adın
-
abdülkadir budak şiiri:
adın
adını anıyorum yangın çıkıyor
adını anmadığım zamanlarda üşürüm
bütün gemilerden kovulan tayfayım ben
çünkü güllerimi denize düşürürüm
olmadık zamanlarda geliyor adın
karıştırıyor beni çocukların arasına
yeniden işe alınmamı sağlıyor
ricalarda bulunarak kaptana
saksılı bir pencereden giriyor
gece yatısına geliyor adın
sokuluyor yorganımın altına
güzel şeyler oluyor anlatsam anlatamam
diyelim su doluyor çöldeyken matarama
adın göle inen geyik sürüsü
saklıyor avcıların tüfeklerini
bir kitap dolusu şiir oluyor
çözüyor gecenin dilsizliğini
adın ipek gömleğimin deseni -
"adin" olarak okunduğunda rusça'da bir demektir.
-
-
turgut uyar şiiri.
adın
sonu gelmez bir tartışma
herkesin
bildiğinde direndiği bir yanılma
kutsal bir yanılma
ki çözümü
dünyanın son gecesinde
şimdilik kimsenin bilmediği
sayrıların ve sağlıklıların
eşit olduğu son gecesinde
kayanın en büyüğünün
en küçük taşla eşit olduğu gecesinde
sevmenin ya da sevmemenin
eşit olduğu gecesinde
o zaman öyle bir ses çıkarmak isterim ki
yoklukta bile kalsın...
yani ben öyle bir kediyim ki
gözlerim büyüyüp küçülmüyor
yani
sonsuzluğun acısını çekmiyorum -
adın kötü! adın çirkin! ah senin adın ne çabuk bitiriyor içimi.
nefret ediyorum adından! yankılanıyor her köşemde. ah nasıl da ulaşıyor en derin hislerime.
hiç söylememeliydin bana adını. sana söyleme demiştim! sana deli olmam için adını duymam yeterli olur diye fısıldamıştım.
neden duydun? -
"benim adım kolay, benim adımla böyle cümleler kurmak çok kolay" demiştin en başlardaki zamanlarımızda, anlamamıştım.
adın hoşuma gitmişti, adım adına yakışmıştı, hoşuma gitmişti ama çok da ağırdı adın, yanındayken ağır, senden sonra daha da ağır, aradan seneler geçtikçe daha da ağırlaşan bir kelime.
sabah uyandığımda hala soluma bakıp seni aratacak kadar ağır, gün içinde bir ses duyup senin sesine benzetecek kafar heyecan verici, sen olmadığını anladığımda omuzlarını bir kez daha düşürecek kadar ağır.
pazar sabahı kahvaltıları kadar neşeli, pazar gecesi hüznü kadar sahici olan adın.
yanyana yürürken gurur ve onurdan gözümü yaşatacak kadar asil, bu kadına ben layık mıyım sorusunun cevabı kadar belirsiz, ikimizin arasına girip uyuyan kedi kadar sıcak, edilen kavgaların ardından dökülen gözyaşları kadar acı, arkadaşlarla dışarıda veya sadece ikimiz varken içilen ilk yudum alkolün ardından gelen öpücük kadar kutsal, ben gibi tutsak, sen kadar yaralı.
gittin, gittim.
ve şimdi bana kalan dünyanın en ağır yükü; adın, özlem.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap