155 entry daha
  • günlerden 8 haziran 2010 istanbul yağmuru

    kalem müdürü hanımefendi, mis gibi kuru kıyafetleriyle, mis gibi kuru devlet dairesinde, mis gibi çıtır simidini ve çayını götürürken, bu yağmurlu havada, bu saatte avukatların ne diye geldiğine hayret etmektedir.

    - ay bu havada niye gelirler anlamam ki?

    - senin gül yüzünü görmeye geldik salak, gerizekalı, aptal (içimden)
    keyfimizden mi geliyoruz hanımefendi, duruşma var, gelmişken diğer dosyalarımıza da bakıyoruz(dışımdan)
  • mahkeme kalemi.
    bir dosyaya bakıp çıkacağım.

    kalem memuru: avukat hanım,sizden birşey rica edebilir miyim?
    avukat hanım: tabi,nedir?
    kalem memuru: klavyemiz bozuk da. f klavye. bize iki tane f klavye alır mısınız acaba?
    avukat hanım:??!:=o >£#$½{[{]}\|
  • adliyenin girişindeyim. girişte hangi mahkemenin kaçıncı katta olduğunu gösteren tabelalar var.bakıyorum bakıyorum 4.fikri sınai haklar hukuk mahkemesini bulamıyorum. yok. olmamasının imkanı da yok. var, var ama nerede?

    kapıdaki güvenliğe sordum:

    -pardon, 4 fikri sınai nerede acaba?

    -bir üst katta,solda.

    güvenlik görevlisinin beni yanlış anlamış olabileceğini düşündüm. çünkü bir üst katta olsa, girişteki tabelada da yazardı. başka bir mahkeme adı falan söylemiş olabileceğimi sanması ihtimaline karşı emin olmak istedim:

    -emin misiniz? (tabelayı göstererek) burada yazmıyor da.

    güvenlik görevlisi o esnaya kadar benle ilgilenmemiş, sorumu da yüzüme bile bakmadan adeta bir refleks gibi cevaplamıştı. ama benim bu ''emin misiniz?'' sorum üzerine bana döndü, ciddi bir ses tonuyla:

    -hanımefendi. sordunuz, söyledim. yorum yapmak size kalmış.

    -...(sessizlik)
  • karara çıkmış dosyalarımın gerekçeli kararlarını aldım mahkeme kaleminden. tam çıkacakken yazı işleri müdürü:

    müdür: haa avukat hanım, bizim bir kuralımız var. buradan dosya kağıdı çıkınca, alan avukat bir top kağıt getirir.ehehehe

    ben: ehehehe, bir dahaki sefere o zaman, ehehehe.

    nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyorlar yaa. bir kere de şöyle olmuştu: (bkz: #19391017)
  • sabah saat 9'a 10 var.
    icra dairesindeyim.
    sadece memurlar var. müdür ve yardımcıları daha gelmemiş.
    dosyamı çıkardım, talebimi yazdım.

    o sırada müdür yardımcısı geldi.hemen gitmedim yanına. adam önce bir paltosunu, atkısını çıkarsın.yerine otursun falan. o kadar da düşünceliyim.
    sonra gittim yanına, dosyamı uzattım:

    -günaydın müdür bey, hazır mısınız? (gülümsüyorum burada, sevimli olma ayakları)

    - hazır olmayıp ne yapacağım, başımda dikiliyorsunuz. (pek gülümsemiyordu ve sevimli bir hali de yoktu)
  • sabah saat 10:30. adliye koridorunda duruşmamı bekliyorum.

    önümden çaycı geçiyor. klasik çamur rengi çayların arasında bugüne kadar gördüğüm en köpüklü türk kahvesini taşıyor tepsisinde. ama yok böyle bir köpük. kahve fincanından adeta taşmış köpükler. bu doğa harikası karşısında farkında olmadan sesli düşünmüşüm:

    -ne kadar köpüklü bir kahve o.

    çaycı döndü baktı, gülümseyerek:

    -ister misiniz avukat hanım?

    içimden düşündüğümü sandığım şeyin, karşı tarafça duyulmasının verdiği panikle:

    -ha yok sağolun. bu saatlerde içmiyorum.

    lafa bak. mal. rakı teklif ediyor sanki adam. bu saatte içmiyormuşmuşum. böyle saçma sapan laflar edince çok kızıyorum kendime.
  • kadıköy adliyesi baro odasındayım.
    fotokopi motokopi, baro pulu maro pulu alışverişi içindeyim.

    bir avukat bey geliyor. bir dosya istiyor. şu pembe karton olanlardan. 60 kuruş mu ne. çıkarıyor 50 lira veriyor. kadın, ''yok bozamam avukat bey, mümkün yok bozaman. siz bozdurup gelin.''

    avukat bey, şaşakalıyor. ben böyle durumlarda hemen ''o zaman bir de baro pulu alayım'' diyorum. hala parayı bozamayacağını söylüyorsa ''tamam, iki tane baro pulu olsun o zaman.'' diyorum. ziyanı yok. baro pulu nasıl olsa peynir ekmek gibi elzem benim için. bugün olmazsa yarın lazım olur. ama yine de yanımda her daim bozuk para taşırım. hatta para harcamaya büyük banknotlardan başlarım. bir bozulsunlar, sürekli bozuk paraya ihtiyaç oluyor çünkü.

    ama avukat bey şaşakalmaya devam ediyor.

    benim de o sırada fotokopi, baro pulu alışverişim bitmiş.cüzdanı çıkardım. cüzdandan 50 lirayı da, 100 lirayı da bozacak kadar para olduğu gözüküyor.avukat bey de bunu görünce ''50 lira bozar mısınız?'' dedi.

    -yok ben size 60 kuruş vereyim, dedim.

    60 kuruş çıkardım. verdim. koydum tezgahın üstüne.helali hoş olsun nedir yani.lafı mı olur.

    ama adam gurur yaptı. almadı 60 kuruşu.kadına dönüp ''ben bozdurup geleyim'' dedi. çıktı. resmen gururunu incittim galiba adamın. ama kötü bir niyetim yoktu ki. cüzdan da bir sürü madeni para stoğum vardı, stok erisin diye şeyettim. gururunun incineceğini düşünemedim avukat bey.
  • büyükçekmece adliyesi'ndeyim.
    çek şikayeti davamız vardı, borçlu/sanık borcunu ödedi, ben de davadan vazgeçtiğimizi belirten dilekçeyi vereceğim.

    mahkeme kalemine gidip dosyayı çıkarttım. dilekçeyi uzattım. ''hakimden havale almanız lazım avukat hanım'' dedi memur. doğru ya.önce hakimden havale almalıyım.tam çıkacağım, memur ekledi: ''ama hakim şu an duruşmada. duruşmada havale vermiyor.''

    -eee, ne olacak o zaman.

    - yani bilmiyorum. bi mübaşire sorun isterseniz.

    duruşma salonununun kapısından kafamı uzattım. içerideki mübaşirle göz kontağı kurdum. işaret parmağım ve gözümle 'bir dakika gelir misin?'' dedim. (bu iletişim yöntemi sadece avukatlar ve mübaşirler arasında kullanılır)

    -pardon. bir havale alacağım.

    -hakim, duruşmada havale vermiyor.

    -ee ne yapacağım o zaman?

    -başka bir hakimden alın.

    bir üst kata çıktım. bir hakimin odası var. ama kapı kilitli.
    bir üst kata daha çıktım. oradaki hakim de duruşmada.

    aaa ama yavaş yavaş sinirleniyorum.

    tekrar kaleme indim:
    -ben dilekçemi vereyim. siz kimlik tespitimi yapın. daha sonra hakim havale yapsın.

    -öyle olmaz avukat hanım. havalesiz kabul etmez hakim.

    -ay etmezse etmesin. ben vazgeçmemi verdim. isterse kabul etmesin. allah allah yaa.

    allahımyarabbim'lenerek kalemden çıktım. gene mübaşire gittim.

    -benim bu havaleyi almam lazım.

    -avukat hanım, hakim duruşmada bana havale getirme diyor, kızıyor bana.

    -iyi, ben alırım o zaman.

    duruşma salonuna girdim. oturdum. tutuklu duruşması var içeride. tutuklular, jandarmalar falan.

    beklemeye başladım. iki duruşma arasında, avı için pusuya yatmış kaplan gibi, atlayacağım hemen.

    duruşma bitti. tutuklular, jandarmalar çıktı.

    hemen atladım. ''hakim bey, vazgeçme vereceğim. havale alabilir miyim?''
    verdim dilekçemi. hakim hiçbir şey demedi. attı hemen imzasını. hepsi bu.

    halbuki ben hakimin duruşma sırasında havale istedim diye çok kızıp, oracıkta kafamı gövdemden ayıracağını sanmıştım.kalemdeki memur, mübaşir falan öyle bir anlatıyorlar ki, başka türlü düşünmem mümkün olmadı.gıcık oluyorum böyle kraldan çok kralcılara.
  • fikri sınai haklar ceza mahkemesi.
    dosyamı inceleyeceğim. dosyam duruşma salonundaymış. duruşma salonuna gittim. içerde hakim ve zabıt katibi var ama hakimin cüppesi yok. dravdan birşeyler yazdırıyorlar işte.
    ben de duruşma salonunun bir köşesinde dosyama bakıyorum.
    hakim bir şekilde görüyor dosyamı. mevzu da şu. bizim müvekkil hakkında, dünyaca tanınan bir markanın ayakkabısının, çantasının taklidini sattığı iddiasıyla dava açıldı.(halbuki ne kadar yalan, yok öyle birşey). üzerimde de sözkonusu dünyaca ünlü markanın taklit atkısı var.
    hakim gülerek:

    -o atkı x marka gibi görünüyor ama gerçek mi avukat hanım? taklit olmasın?

    - taklit. ama ben satıcı değil, kullanıcıyım hakim bey.
  • bursa'dan şişli adliyesi'ne gelen bir avukat arkadaşım anlattı.

    dosyasındaki bir ara karar gereği, tebligat gönderecek. tebliğ masrafını pul olarak vermek istemiş. zira bursa'da böyle olurmuş. para değil, bu masrafı karşılayacak kadar pul verilirmiş.

    arkadaş, memur hanıma pulu uzatıyor. memur hanım, menopoz teyze sıkılganlığıyla:

    - ay bana pul verme, para ver para.

    arkadaş şaşkın tabi:

    -ne farkeder? o parayla da pul almayacak mısınız zaten?

    -ben pul mul yalayamam. para ver bana, postanedekiler yalasın pulu.
203 entry daha
hesabın var mı? giriş yap