• fasulye'nin kurgucusu ve mü iletisim fakultesi ogretim uyesi. derslerinden sinemayla ilgili cok seyler ogrenebilinecek pek kiymetli hocalardan birisi...
  • aktüel dergisinde "ortaya karisik" isimli kösesinde akli basinda sinema yazilari yazan genç bünye.

    ayrica korsan vcd-dvd hakkindaki farkli ve cesur düsünceleri de, türkiye'deki film sirketlerinin yalakasi sinema yazarlari tarafindan pek dile getirilmeyecek, akla gelemeyecek türden.
  • cüneyt özdemir 'in kendi sitesinde saglam bir ayar verdigi insan.

    (bkz: deepnot.com)

    "gazeteci ahmet ilgazlar kolay yetişmiyor!

    nerdeydin sen be ahmet ilgaz bunca yıldır?
    neden cumartesi günü radikal ekine yazdığın yazıyı bunca yıl geciktirdin de bizi bu gayet orijinal gazetecilik dersinden mahrum ettin?
    bak görüyor musun yıllardır meğerse bilememişiz nasıl gazetecilik yapılacağını, baskılara nasıl direneceğimizi.
    oysa sen?
    bir geldin pir geldin, iki satırda lafı gediğine koydun. hem doğru yolu gösterdin hem de lafı oturttun. üstelik bunu yaparken senin 'aslında' ne kadar duyarlı gazeteci olman da yanına kar kaldı.
    suç sende değil ama ahmet...
    hollywood'da.
    onlar 1950'lerin mc carthyizm dönemi ile ilgili bir filmi 50 yıl sonra çekmese, sen bu filmi istiklal caddesi'nde gidip ayaklarını uzatıp duyarlı duyarlı hislenerek izlemesen, benim hürriyet gazetesine yolladığım 33 sayfalık izlenim, özet halinde tam da o günlerde gazetede yayınlanmasa, aklına belki bunlar gelse de ben hiç gelmeyecektim.
    sonra düşün halimizi...
    vay halimize o zaman ahmet.
    radikal gazetesinin cumartesi ekine benim bildiğim yazılar en geç çarşamba günü teslim ediliyor. yani senin teknik olarak cnntürk'te yayınlanan salı'dan cuma'ya dört günlük guantanamo dizisini izlemenin imkanı yok.
    olsa kaç yazar ama di mi ahmet?
    sen güzelce esinlenmişsin, gaza gelmişsin, radikal cumartesiciler de fırsat bu fırsat deyip sırtını sıvazlayıp "gazla be ahmet!" demiş, kim tutar seni.
    güzel bir kutuda iki fotoğraf altında şöyle bir yazı var bir yanda "edward murrow(solda) diğer yanda guantanamo gezisyle gündeme gelen (ben) cüneyt özdemir" (sağda).
    afferin benim koçum ahmet.
    böyle radikal'e böyle ahmet.
    sen de böyle elalelemin yaptığı işe geçire geçire gündeme geleceksin. bu dönem moda bu türk basınında.
    aman şu sıralar gazetecilik yapmaya kalkma ahmet.
    ben yaptım pişmanım bak!

    ne gerek var di mi burdan kalkıp taa guantanamo'ya gitmeye, dört gün boyunca ekranda, senin bize gazetecilik dersi verdiğin radikal de dahil, hiçbir yerde yer almayan görüntülerle, tutuklu ifadeleri ile dünyanin cehennemi diye koca koca yazıp anlatmaya.
    bak şimdi sinemalara filmi de geliyor. e tamam işte be ahmet. seninle şöyle patlamış mısırla filmi seyredip ardından aklımıza gelen birilerine geçirmek vardı hesapta. ne güzel.
    ah ahmet ah...
    bak sana kötü bir haberim var. bir de kitabını yazıyorum şimdi guantanamo'nun ki, hazırla kendini yeni gazetecilik derslerine ahmet.

    balans ayarını iyi vermişsin bana ahmet. ama "ahmet ilgazlar da bu türk basınında kolay yetişmiyor" unutma.
    yanarım da beni bu kadar geç keşfetmene yanarım. neyse, en azından biz de seni bu vesile ile keşfettik bak.

    yahu sen 28 şubat dönemlerinde bize gazetecilik yaptırılmazken neredeydin sahi? ya da şu susurluk döneminde millet bizim peşimize takılmış takip ederken, itirafçılar tehdit ederken, biz yaptığımız haberler yüzünden işten 'ayrılmak zorunda' bırakılırken, sen sahi napıyordun ahmet?
    afganistan'da, hizbullah-israil savaşında, irak'ta niye yoktun diye hiç sormuyorum bak. nasıl olsa filmini seyretmişsindir diye umuyorum.
    sen şimdi bilmezsin ben 1996 yılında 28 şubat rüzgarları eserken ordunun yaptığı 'eksik soruşturma' üzerine "eşref bitlis'in şüpheli ölümü" diye bir kitap yayınlamıştım ve sen hala ortalarda yoktun ya ahmet...
    demek ki biz memleket meselelerine fazla dalmışız.
    oysa bas küfürü uzaktan abd'ye daha kolay di mi ahmet?
    geç oldu ama neyse ki geldin, benim çiçeği burnunda 'istiklal caddesi solcusu kardeşim ahmet'.
    onurlu gazetecilik nasıl yapılır elbette sen vereceksin bu coğrafyada dersimizi bize. savaş gazeteciliği nasıl yapılır senden öğreneceğiz tabi...

    ama sen keyfini bozma sakın. belki şehre yeni bir film gelir, sana da yeni bir vesile olur...

    bunca yıldır sen nereye ilişiktin de mahrum bıraktın kendinden bizi sahi ahmet?
  • marmara iletişim ' in en candan en yardımsever hocalarından biridir. kısa film çeken öğrencilerini * sabahlı akşamlı demeden gayet misafirperverce evine kabul eden " eee artık gidin be karım var evim var çırk çırk " etmeyen ve sinema işinden gerçekten çok iyi anlayan değerli bir insan.

    sözü edilen radikal yazısına şukela vermek istedim elim havada kaldı. ayrıca ahmet hocanın yazısına cevaben yazılan yazıyı okurken de fotografik olarak bilinç dışı " caaaart yırtarım ağrzınıııı" diye bir altyazı gördüm . yazı bunu bana hissettirdi ..

    eleştirilmek ünlü olmanın bir getirisi . güzel yanlarının yanındaki bir dezavantaj. ama özgür fikir , düşünce özgürlüğü diye yakarıp sonra eleştirinin ucu bize dokunduğunda pençeleri çıkartmak değildir düşünce özgürlüğü. hele de hakaretlerle dolu sanki gazeteden değil de basit bir internet sitesinde yazıyormuşçusuna terliği eline almak " ciddi gazeteciyim " diyene de hiç yakışmayan bir hareket. ayrıca bu kadarcık bir eleştiriye bu denli sert cevap yazmak ahmet ılgaz gibi bir insana haksızlıktır.
  • odası artık üçüncü kattadır.
  • marmara iletişimin şansı, fakültenin en yardımsever hocalarındandır. ayrıca bilgisini, tecrübesini sömürmemiz gereken sinemacılardandır.* hem sinemayı böyle seven/tanıyan, hem de öğretmeyi bilen nadirdir sanıyorum, ne şanslıyım ki ahmet hoca'yı tanıma, ondan ders alma şansı buldum.*
  • mark brindle imzalı dijital film yapımı el kitabı'nı türkçe'ye çevirerek sinema öğrencilerine büyük bir güzellik daha yapmış, şahane hocadır.
  • izmirli şair. aşağıdaki videoda muhteşem sesiyle bir neyzen tevfik şiiri okumaktadır.

    https://youtu.be/ghqr36lw1q8
  • geçtiğimiz günlerde bir projede beraber çalışma fırsatı yakaladım. hali hazırda öğretmenliğini de çok beğenirim zaten.

    fakat gerek "öğrenci bunlar ne anlarlar" diyerek ezmediği, fikirlerimize önem vermesiyle, gerekse elini taşın altına sık sık atarak bizi kurtarmasıyla tebriği daha çok hak etmiştir. her şeyden önemlisi iyi bir insandır, kendince zevkleri vardır. iyi bir bas gitarist olmasının yanı sıra dolma kalemlerden anlar, muhabbeti sarar ve elektronik sigarasını evde unuttuysa normal sigara da tüketebilir. eline yakışıyor olsa da umarım benim yüzümden yeniden sigaraya başlamaz.

    ayrıca marmara radyo, televizyon ve sinema bölümünü sırtlamış hocadır kanımca. kendisi emekli olmadıkça bölüm hâlâ okumaya uygundur.

    çok net şunu söyletmiştir, keşke derslerinin finallerine girmeyerek mezun olana kadar her dönem yüzünü görme fırsatını yakalasaydım.
hesabın var mı? giriş yap