• ''oğlum sait amcanın kızı üstten ders alıyormuş sen hala bütünlemelere bak!''
    bu bir anne repliği. bende mükemmel flashback'lerin başlangıcı olan bir replik. otis değimiyle anı sokması .
    hayatın yeni yeni bisikletle anlam kazandığı günlerde mavi önlük temelli zorunluluklar her daim canımı sıkmıştır. iki sayfa merdiven çizmek olsun fiş defterinden bir şeyler okumak olsun, ödev verilen ayşegül serisi olsun her daim bende ''bisiklet önündeki engel'' çıkarımlı şeyler olmuştur. bir insan okuldan geldikten sonra neden kitap okuyup merdiven çizsin ki ? açar önlüğünü bırakır dolaba koşar bisiklet sürer. apartmandaki çocuklarla yarışır ne bileyim saklambaç oynar. bir çocuk yaz günü evde neden kitap okusun veya merdiven çizsin ki ?

    öyle değilmiş işte. komşumuzun kızı zeliha öyle yapmıyormuş. okumayı daha okula başlamadan önce çözüp sürekli kitap okuyormuş. sınıf atlatmışlar hatta . ben bunu zeliha'dan duymadım. annemden duydum. annem bana ömer'i hecelerken ''zeliha okumayı okula başlamadan önce öğrenmiş'' diye bir bilgi mesajı verdikten sonra ''sınıf atlatıcaklar dedi. annemin de bunları zeliha'dan duyduğunu zannetmiyorum. anneme muhtemelen zelihanın annesi aysun teyze söylemişti bunları. konu o değil diye irrite etme adamı. konu bildiğin bu. öğrenci görgüsüzü aileler ve başarılı evlatları.

    zeliha'ya gram kinim varsa namerdim. benim kızgınlığım hep anneme ve onun annesine oldu. çünkü zelihanın evde ''bunu jimmy'e özellikle belli edin'' demek gibi bir lüksü olduğuna inanmıyorum daha ömer seyfettin okumaya başlamamış bir kız bu kadar entirika dizemez.

    yanlış olan anne dediğimiz baba dediğimiz insanların bize birilerini göstererek ''aa bak o yapıyo sen de yap'' demesi. mesela bu ilkokul versiyonu. bunun bir de 8. sınıf modeli var. sonra lise modeli var. inanmayacaksınız ama üniversite modeli de var. bitmiyor anlıyor musunuz? ruhsar dizisinde mahsar'ın annesi ruşen amcanın oğlu sedat derken aslında benim anlatmaya çalıştığım şeyi söylüyor ekrandakilere.

    benim hayatım öyle veya böyle birilerinin yaşadığı başarıları yaşamakla geçti. özellikle annem hedef bazlı çıkarımlarıyla bana ışık tuttu. kimi zaman bir komşu çocuğunu gösterdi kimi zaman bir iş arkadaşının kardeşini fakat hiçbir zaman ''aaa bak böyle iyi'' demedi. kadın haklı. yani evladının başarılarını görmek , birileriyle paylaşmak onun hayatındaki mutlulukların niteliğini arttıran bir şey. ancak bunu yaşamak için izlediği yol yanlış. çözüm yolunu açıkcası bilmiyorum. bunu böyle değil de şöyle yapsa diye bir izahat getiremiyorum dolayısıyla zaten bu nesilden nesile bir şey. fakat benim bu duruma çözümsüz savunmam her zaman aynıydı bunda da değişmedi;

    -oğlum sait amcanın kızı üstten ders alıyormuş sen hala bütünlemelere bak!
    * öleyse ece'yi evlat edin. ben sait amcaya baba derim!
    -...
  • kıyaslanmaktan nefret etmek duygusu ile tanıştıran kimselerdir. halbu ki hiç öyle şeyler düşünmemişizdir, aile dostlarımızın çocuklarıdır, büyük ihtimalle akranızdır da, birçok ortak noktamız vardır, aileler içerde börek çörek eşliğinde hoş sohbet ederken biz birlikte müzik dinlemişizdir, film izlemişizdir vs vs vs. ne zaman ki yaş ilerler işte o zaman başarı ölçüt olarak aileler tarafından aramıza sokulur. artık onlarla * birlikte olmak bizi tamamlamaz, eksikliğimizi yüzümüze vurur.
    (bkz: psikolojinin bozulmasına ailenin katkısı)
  • çocuklukta sevilerek görüşülen, güzel vakitler geçirilmiş, kafa dengi ise ve sonradan başarıyı yakaladıysa***
    ve siz hala yerinizde sayılıyorsa, artık anne ve babayı onlara misafirliğe tek gönderip evde oturup bu entry'yi girmeye sebeptir.
  • düşene bir tekme de bu koduklarım vurur. ailenin gözünde zaten 5 paralık olmuş haysiyetini devalüasyona uğratırlar. ilkokul 4 de ben tüm dersler-4 ü yarılayamamışken, bu üst sınıfın kitabı tüm dersler-5 i bitiriyodu; şimdi ben lisansımı alamamışken, bu doktoraya başladı. düş artık yakamdan:(
  • yıllar sonra karşınıza sizden daha yüksek bir mevkide bulunan bir iş sahibi olarak çıktıkları zaman, dişlerinizi sıkarak ne istiyorsun benden orospu çocuğu denilmesi gereken kişilerdir. düşün lan artık yakalarımızdan, siktirin gidin oğlum ne başardıysanız başardınız. vay arkadaş ne bitmek bilmez başarı hikayeniz varmış. sanırsın sıfırdan holding kurdu pezevenk.*

    ha bir de şu var ki o daha beter:

    (bkz: bill gates'in komşu çocuğu olması)
  • bayramda seyranda, düğünde dernekte hep bunlar konuşulur. hayır, çocuğun ondan bahsetmeye acayip hevesli anası babası neyse de, esas buna senelerce izin veren diğer ana babalar* şaşkınlık sebebi.
    eğer şanslıysanız çocuklardan biri, üstün başarılı eğitim hayatının sonunda fizik mühendisliği okuyup bankacı olur kurtulursunuz bu işkenceden. bir de, başarılı çocuk annesinin, oğlunun dönüp dolaşıp bankacı olacağını bilmesi durumunda işletme için atıp tutmayacağını düşünüp, affedersiniz onu. böylece büyüklük sizde kalır, gecenin 12 sinde napıyorum lan ben dersiniz, nasıl da içerlemişim böyle dersiniz, son olarak çocukluğunuza bir gülümseme gönderirsiniz...
    sonuç olarak böyle aile dostlarına da, başarılı çocuklarına da gerek yok. kötü örnek onlar, kötü!

    sonradan gelen edit : entrye konu olan çocuk 10 ay sonra size gelip dest-i izdivacınıza talibim diyiverince, oha oluveriyorsunuz. hafif dötünüz kalkıyo, hayır diyince içiniz ferahlıyor, bir de entry akla geliyor, ılık ılık terliyorsunuz*
  • bazılarının başarıları ömür boyu bitmez. 32 yaşıma geldim kurtulamadım ibneden. hala okuyo, prof olacak nobel falan alacak manyak.
hesabın var mı? giriş yap