*

  • kafka’nın bu öyküsü niçin benim gözümde hak ettiği değeri edebiyat dünyasında bulmamış anlamadım. nette aradığımda karşıma doğru düzgün bir tane incelemesi çıkmadığı gibi sözlükte hakkında bir başlık olmamasına da oldukça şaşırdım. oysa bacak kadar yeğenime bile ismini msn’de nick yaptıracak kadar dillere düşmüş gregor samsa’nın hikayesinden hiç aşağı kalmaz rotpeter’in öyküsü.

    akademi için bir rapor, ya da yayınlanmış farklı türkçe çevirilerine göre akademi’ye bir rapor, bir akademi'ye rapor, bir akademi için rapor, için bir rapor bir akademi* (ein bericht für eine akademie, ve buradan sonra ciddi dozda ---spoiler--- var), ormanda avlanıp, insanların arasında yaşamaya başlayan ve zamanla şan şöhrete kavuşup insanlaşan bir gösteri maymununun, kendisinin nasıl insan olduğunu anlatmasını isteyen bir jüriye sunduğu rapordan ibarettir.

    her zamanki gibi öykünün tüm olayı, ne kadar absürd olduğuna bakılmaksızın en umursamaz havayla ilk cümlede söylenir:

    “sayın akademi üyeleri! geçmişteki maymun yaşamıma ilişkin bir rapor hazırlayıp akademiye sunmaya çağırmakla bana şeref veriyorsunuz”

    maymun doğasının çoktan çıkıp gittiğinden ve o günleri güçlükle hatırlayabildiğinden dert yanar rotpeter ve sonrasında hikayesini anlatmaya başlar. hagenbeck firmasından bir avcı grubu – ki grubun başkanıyla sonrasında az kırmızı şarap şişesi boşaltmamışlardır- afrika’da sahile inmiş bir maymun grubuna ateş eder ve vura vura bir onu vururlar. gözünü geminin ambarında bir kafes içinde açar. “hayatımda ilk kez bir çıkış yolu bulamaz duruma düşmüştüm.” istediği bir özgürlük değildir, bunu üstüne basa basa belirtir raporda rotpeter. istediği sadece bir çıkış yoludur, sağa sola, nereye olursa. isterse çıkış yolu bir aldanıştan başka bir şey olmasın, kabulüdür. derken “onlar gibi” olmanın bir çıkış yolu olabileceğini fark eder. “ama hagenbeck firmasında da maymunların yeri sandık duvardır. madem öyle, ben de maymunluktan vazgeçtim.” gemicileri gözlemleyerek taklit eder, onların kahkahaları eşliğinde pipo içmeyi, bir ayyaş gibi içki içmeyi öğrenir. “yine söylüyorum. insanlara öykünmenin benim için çekici bir yanı yoktu; bir çıkış yolu aradığım için öykünmüştüm, başka nedenden değil.”

    gemiden çıkınca, önünde iki yol olduğunun ayırdına varır: hayvanat bahçesi ya da varyete. ama hayvanat bahçesi yeni bir parmaklıklı kafestir yalnız. ve varyetelere kapağı atmaya bakar. bir hayli öğretmen eskitir. hatta sonradan öğretmenlerini kendisi tutar, birinin yanından çıkıp diğerine dalar. “şimdiye kadar yeryüzünde eşi görülmedik bir çaba harcayıp, bir avrupalının ortalama kültürünü edindiğini” söyler. “ bu, gerçekte hiçbir şey değildi belki; ama kafesten çıkmama yararı dokunması ve bana bu özel çıkış yolunu, bu insansı çıkış yolunu sağlaması bakımından yine de bir değer taşıyordu.” artık elleri pantolonun ceplerinde, şarap şişesi masasının üzerinde… gösteriden çıktıktan sonra gece geç vakte kadar şölenlerde, bilimsel toplantılarda, eş dost sohbetlerinde… kendi deyimiyle ortadan toz olmuştur. özgürlüğü seçemeyecek oluşunun karşında bulduğu çare budur, ortadan toz olmak.

    -----

    edebiyat eleştirmenleri, rotpeter’in bu raporunu neye yorarlar bilemem. ancak kafessiz tutsaklık uğruna başkalaşıp toplumsallaşırken, bir yandan da kendini bilmezce yücelttiğimiz o özgürlük aldatmacamızın bağrına rasyonelce sapladığı “çıkış yolu” teması: taklit etmek, başkaları gibi olmak, özünde ortadan toz olmak… benim bu öyküde gördüğüm, enfes bir kompozisyon ve acımasız bir mizahi bakış açısıyla tam da bunun eleştirisidir. böyle bilmiş bilmiş konuştuğuma bakmayın, ne bir edebiyat eleştirmeni, ne dahi, bir kafka uzmanı falan değilim, hatta en alakasızından bir sosyal bilimler eğitimi bile almadım. o yüzden bilemem edebiyatçılar, varoluşçu psikologlar, ne bileyim yahudi tarihçiler falan rotpeter’de kimi görürler. ben kendimi gördüğüm için bu, en sevdiğim kafka öykülerinden biridir.

    “açık konuşayım ki, maymunluğunuz, eğer buna benzer bir şeyi geride bıraktıysanız baylar, benimkinin bana uzak olduğundan daha uzak olamaz sizlere.“

    *alıntılar, elimdeki kamuran şipal çevirisi “hikayeler” kitabından
  • franz kafkanın bir hikayesi, maymunun teki akademiye bir rapor yazar... "way out" ve "freedom" arasındaki ayrımı süperdir....
  • 18.istanbul tiyatro festivali'nde "kafka'nın maymunu" adıyla oynanacak eser.

    -copy paste-

    kafka'nın maymunu
    young vic theatre company

    ingiltere

    kenter tiyatrosu
    19 mayıs cumartesi 20:30
    20 mayıs pazar 18:30

    uyarlama: colin teevan
    yöneten: walter meierjohann
    performans: kathryn hunter
    sahne düzeni: steffi wurster
    işık: mike gunning
    ses ve müzik: nikola kodjabashia

    60’ sürer; ara yoktur.
    türkçe üstyazılı.
    biletler: 120, 80, 50 tl / öğrenci: 20 tl
  • "rüzgardan hayır yoksa küreklere asıl"
  • 30 kasim 2012 tarihinde itü maçka kampüsü işletme fakültesi tiyatro salonunda filiz bozkuş tarafindan inanilmaz bir tek kisilik performansla sahnelenmis 45 dakikalik oyun.
    kafka`nin oldugunu söylememe gerek yok herhalde.

    oyundaki brosürden alinti:

    --- spoiler ---

    oyun üzerine
    f. kafka'nın akademi için bir rapor isimli öyküsü insana dönüşmüş eski bir maymunun geçmiş yaşamına ilişkin bir rapordur. öykü (ya da rapor) maymun-insanın ağzından akademi üyelerinin daveti üzerine onlara hitaben yazılmıştır. boş sahne olarak oyunu bir oyuncunun öyküyü anlama çabası olarak tasarladık. oyuncu bir maymunu, insanı ya da maymun-insanı temsil etmez, tutarlı bir karakter oluşturmaya çabalamaz; oyuncu olarak sahnededir. öyküyü okurken bedeninde oluşan itkilere yol verir ve bu itkilerin dönüşeceği fiziksel eylemleri araştırır. başka bir deyişle tekil bir okuyucu deneyimini sahnede seyirciyle birlikte yeniden deneyimler; kafka deneyimini.

    öyküyü sahneye taşırken kafka'nın minör edebiyatından fazlaca etkilendik. bu edebiyatın tiyatrodaki karşılığını araştırmaya devam edeceğiz.

    oyun hakkında bilgi için:
    http://www.bossahne.com/oyunlar.html

    --- spoiler ---
  • (bkz: boş sahne)
  • en vital kafka'nın bu öyküsünü en iyi nietzsche anlatır: "bir insanın büyüklüğünü belli eden bence amor fati'dir; insanın hiçbir şeyi geçmişte, gelecekte, ta benliğine dek başka türlü istememesidir. zorunluluğa yalnızca katlanmak, hele onu gizlemek yetmez -her türlü ülkücülük zorunluluğa karşı bir aldatmacadır- iş onu sevmekte..."

    hayvan-insan hayat bulursa..
  • kafka'da maymun olan öz, hermann hessede kurt (bkz: der steppenwolf). hannibal lecter bir geyik mesela. hepsi de birer martin eden (bkz: jack london): uygarlık en büyük hapishanedir, insanlık bu büyük hapishaneyi küçük hapishaneler kurarak görünmez kılmıştır ve ahlak üretip ahlaksız olanı bu küçük hapishanelere atmıştır. insanların tutkuları ile aklı (bkz: id-ego-süperego) arasındaki çatışmanın nasıl da kişiliği ikiye böldüğünü anlatırlar. dostoyevski'nin ötekide yolda kendisi ile karşılaşması ilk büyük hamledir edebiyattakki sanırım.
hesabın var mı? giriş yap