• aklı selim insanların kafasını kurcalayan soru.

    öncelikle şunu söylemek gerek ki istiklal mahkemeleri kurulduğu durumlar dışında vatan hainliği ile suçlanmış bir birey yoktur ve dünyada da türkiye'de de "vatan hainliği" kavramının net bir tanımı genel olarak yapılmamıştır.

    yani bu şu demek: misalen hırsız'ın tanımı vardır. tecavüzcünün tanımı vardır. kimlere hırsız, tecavüzcü denir, tanım olarak belirlenir sonra da cezai yaptırımlar yazılır.

    lakin temel sorun: "kime vatan haini denir"in tanımı yapılmamıştır. bu sebeple bu suçtan kimse yargılanmıyor.

    akıllara birçoğunun bilmediği, birçoğunun haberdar olmadığı adnan menderes'in sivil darbe yaparken nelere kalkıştığı için, hangi temel ve bugünlerde yapılanlara nazaran çok daha soft kaçan lakin tehlikeli icraatler için asıldığının araştırılmasını isterim.

    zira akp hükümeti de adnan menderes'i ataları olarak görürler ve kendisinin yargıyı tekele almak isterken yargının, halkın, ordunun topyekün tepkisi sonucu idamına giden devrimsel süreçten nasıl ders alıp daha ustaca yargı tekelini adım adım işbirliği içinde ülkeyi pazarlayarak tekele aldıklarını görebiliriz.

    1980'de yapılan ve bugün solcuların üzerine, ulusalcıların üzerine yıkılmaya çalışılan darbenin aslında işbirlikçilerle komple sol'u yok ettiğini ve bugünkü tepkisizliğin hem o süreçte yaşananlardan ve süreç sonrasında anayasa değişikliği ile sol düşünceyi yok eden, baskıya alan sürecin meyvelerini o gün de bugün de emperyalistlerin ve işbirlikçisi akp gibilerin işine geldiği gibi kullandığını net görebiliriz.

    misalen 1980'den kalma bir seçim barajı ile halkın iradesi yok sayılıyor ve baraj altında kalanların oyları akp'ye gitmiş sayılıyor ve %40'lık bir oy oranı anayasa değiştirecek kadar halkın iradesine hükmedebiliyor. üstelik temsil gücü ve etkinlik olarak çok daha fazla bir güçmüş gibi davranabiliyor.

    akp döneminde yapılan bazı icraatlerin durumuna bakıp sonra özel olarak irdeleyelim bazılarını:

    - bop'a eşbaşkan bir başbakana sahip olunması.
    - büyük israil projesi'ne destek veren başbakana sahip olunması.
    - bop ve büyük israil projesi'ne katkılarından dolayı üstün cesaret nişanı alan başbakana sahip olunması.
    - cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borcun 2 katının 6 senede yapılması.
    - dış borcun un yüksek seviyeye ulaşması.
    - açık havada mayo reklamının yasaklanması.
    - barzani'nin kardeş ilan edilmesi.
    - 23 nisan'da kur'an okuma yarışmasının düzenlenmesi.
    - ithalatın en yüksek seviyeye ulaşması.
    - tc ibaresinin okul tabelalarından kaldırılması.
    - imamların bürokrat olması.
    - abd'de başbakanın pazarlanması.
    - türk askerinin başına çuval geçirilmesi.
    - halka hakaret edilmesi.
    - şehitlerin aşağılanması.
    - enflasyonun 4 katından fazla doğalgaz, 3 katından fazla elektirik zammı yapılması.
    - tekerlekli sandalye alan engelli vatandaşlara ilk defa ötv vergisi koyan hükümet olması.
    - tarıma verilen desteğin 1 yıl içinde 500 trilyona kadar gerilemesi.
    - eğitime ayrılan bütçenin en düşük oranlara inmesi. en son %0,07 idi ama ondan da kesinti yaptılar son bir kararla.
    - abdullah öcalan'a "sayın" denmesi.
    - bir maliye bakanının kendisi ve oğlunun açtığı şirketlerde gerekli alımları yapması için ilgili alanda nokta atışı ile vergileri sıfırlayıp, işi bittikten sonra vergileri eskisinden de fazla arttırıp sektörde lider olması.
    - başbakan'ın oğlunun elmas/pırlanta işine girmesi ile bu mücevherlerden verginin sıfırlanması.
    - en yüksek dolar bazında hazine borçlanma faizi: %27.6
    - ilk kez cari açığın üstünde borçlanma yapılması
    - en yüksek kişi başına borç: 7000 doları da aşmış durumda.
    - ilk defa bir başbakanın memur sendikalarına "imf'yi ikna edin" demesi.
    - ilk kez yunan kilise bankasının türkiye'de banka alması.
    - "imf'ye ümmük sıktırtmam" deyip tarihin en ağır stand by anlaşmasının imzalanması.
    - ilk defa domuzun kesimlik hayvanlar sınıfına alınması ve teşvik kredisi verilmesi.
    -ilk defa kamunun kamuya olan borcu piyasadan borçlanılarak ödenmesi.
    - ilk defa bir başbakanın işsizliğin dünya gerçeği olduğunu söylemesi.
    - ilk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanınması.
    - ilk defa bir amerikan şirketinin vuku bulmuş 100 trilyon vergi borcunun affedilip silinmesi.
    -ilk defa bir kanunun daha uygulanmadan değiştirilmesi. 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile türk ceza kanununun daha yürürlüğe girmeden değiştirilmesi.
    -ilk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verilmesi. (sanki petrolün 500 yıllık geleceği var)
    - ilk defa petrolden alınan verginin %1'e indirilmesi. eskiden %12 idi.
    - ilk defa petrol çıkarma tesislerinin yabancı mülkiyetine açılması.
    - ilk defa petrol tesislerinde yabancı çalıştırabilmenin serbestliğinin kanunlaşması. önceden bir türk'e ait olmalıydı tesisler.
    - ilk defa ülkeden çıkarılan petrolün tamamının %1'inin devlete verilerek kalanının memleket ihtiyacını umursamaksızın dışarıya götürülmesi. önceden karadan veya denizden çıkarıldığına göre %50 ve %60'ının memleket ihtiyacına harcanması zorunluluğu vardı.
    - ilk defa düşük faizli dış borcun yüksek faizli iç borç ile ödenmesi.
    - ilk defa döviz sürekli düşerken döviz cinsi borçların tl cinsinden borca çevrilmesi.
    - ilk kez israilli işadamına gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarılması.
    - ilk defa bir başbakan baş danışmanının amerika'ya "bunu kullanın, dini inandırıcılığı işinize yarar, süpürge gibi atmayın" demesi.
    - ilk defa zinanın suç olmaktan çıkarılması.
    - ilk defa bir başbakanın ve dışişleri bakanının, islamiyeti yok etmeye yemin eden bir papanın heykeli önünde fotoğraf çektirmesi ve ab anayasasını imzalaması.
    - ilk defa iletişim sektörünün tamamının yabancıların kontrolüne geçmesi.
    - ilk defa bir iktidar "ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" dedi ve "alıyorlarsa götürmüyorlar ya" dedi.
    - ilk defa bir başbakanın türkiye'de 36 etnik grup olduğunu söylemesi.
    - ilk defa bir başbakanın "dini kullandık" demesi.
    - ilk defa bir başbakanın türk bürokratlardan evvel yabancı bürokratları bilgilendirmesi.
    - ilk defa br başbakanın çiftçiye "gözünüzü toprak doyursun" demesi. atatürk, "köylü milletin efendisidir" demişti.
    - en yüksek işsiz sayısına ulaşılması.
    - ilk defa kuzey kıbrıs'ın milli mesele/dava olmaktan çıkarılması.
    - ilk defa bir başbakanın yapılan bir ihaleden önce uçak istemesi ve sonrasında mercedes'e razı olması.
    - ilk defa bir başbakanın kızıhaç'tan nişan alması.
    - ilk defa bir başbakanın abd askerleri için sağ salim dönmeleri adına dua ettiklerini açıklaması. bizim askerlerimize "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" demiştir.
    - ilk defa enflasyon % 20 artarken, pancar fiyatları 99 kuruştan, 88 kuruşa indi.
    - ilk defa fındık fiyatları, maliyetinin altına düştü.
    - ilk defa bir başbakanın tarihsel haklarımızın olduğu ve türkmen bölgesi olan kerkük için, türkmenlerin bölgeden silah zoruyla kürtlere devredildiği bir dönemde "kerkük iraklılarındır" demesi.
    - fındık fiyatları yüzünden fındık üreticilerinin en büyük mitingi yapması.
    -ilk defa borcun gayrısafi milli hasılayı aşması.
    - ilk defa şirketlerin yatırım istisnası kaldırılması.
    - ilk defa bir cami, kiliseye çevrildi.
    - ilk defa kiliseler ve havralar imar planında yer aldı.
    - ilk defa bir başbakanınyahudi think tank kuruluşundan üstün cesaret ödülü alması
    - ilk defa tbmm tarafından tezkere reddedilmesine rağmen, dışişleri bakanlığı genelgesi ile amerikan savaş araç ve gereçlerinin türkiye üzerinden irak'a aktarılması.
    - tarımdan kopan insan sayısının ilk defa 2 milyonlara yaklaşması.
    - ilk defa bir dışişleri bakanının abd'nin irak'taki katliamlarına, "abd'nin irak'taki başarısı başarımızdır" demesi

    getirilmeye çalışılan türk petrol kanunu incelemesi:

    -----------------------------------

    türk petrol kanunu incelemesi

    akp ile petrol kanunu yerine hem ismen, hem içerik olarak değiştirilmiş petrol kanunudur.

    - eskiden petrol çıkarılırken karadan ve denizden çıkarılan petrollerin %50-60'ı memleket ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmak zorunda idi. yeni kanunda bu oran %0'a indi ve ülkemizden çıkan petrolün tamamı götürülebilecek.

    - eskiden petrol çıkarmak için kurulan tesislere bir türk'ün sahip olması gerekti. türk işçi çalıştırma zorunluluğu vardı. yeni kanunda yabancılar da tesis kurabilecek ve türk işçi çalıştırma zorunluluğu ortadan kalktı.

    - eskiden stratejik noktalarda, tarihsel dokusu önemli yerlerde petrol çıkarılması yasaktı. şimdi bu madde de kaldırıldı. isteyen dolmabahçe sarayı'nda bile petrol arayabilir (çünküsü altta).

    - eskiden petrol araması/sondajı yapabilmek için fizibilite raporu şartı vardı, petrol bulunması gerekiyordu, bulunsa bile çıkarılması için üstte saydığım birkaç maddeye uygunluğu da gerekti. şimdi ise bunlar kalktı. herhangi bir yerde petrol olduğunu iddia edebilecek biri, engelle kalkışmadan petrol arayabilecek.

    - eskiden çıkarılan petrolün %12,5'i vergi olarak devlete kalıyordu. şimdi bu oran %1'e kadar indirildi.

    not: görülen o ki, elin oğlu istediği yerde petrol çıkaracak, kendi elemanını istihdam edecek, %1'ini bize verip, kalan %99'u ülkesine bedavaya götürebilecek. akp'nin bu petrol kanunu, ülkemizin nasıl bedavaya düzüşmek zorunda olan bir hayat kadını gibi peşkeş çekildiğinin kanıtıdır. hiçkimse korkmasın, biz arkamızı böyle döndükçe kimse bize kurşun sıkmaz. kimse bizi birbirimize düşürmez. bizlere bahşettikleri açlık, yokluk; bizleri düşünen yöneticilerimizin iyi niyetindendir(!).

    ------------------------------
    suriye'deki mayınlı arazileri temizleme ayağına dönen oyunların gerçek yüzü:

    (bkz: suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi/@albastropos)
    ------------------------------

    önemli anektotlar:

    akp döneminde son incelediğimde 721'den fazla işletme özelleştirilmişti.
    iktidarda kalınan süreyle incelediğimde ortalama 3 günden kısa sürede bir petkim, bir tüpraş, telekom gibi işletmelerin olduğu çoğu stratejik, hepsi kar getiren işletmeler peşkeş çekilerek ve çoğu marka değerinin altında, birçoğu yıllık net karının da altında taksitlerle ve devlet kredisi verilerek,
    üstelik de zarar ediyorlar yalanı ile peşkeş çekilmiştir.

    misalen malum bir tv'nin hukuksuzca üstüne çökülerek satılmaya zorlanması,
    sonra başbakanın damadına satılma kararı,
    sonra devletten 700 milyon dolar kredi çıkarılıp satılması gibi...

    ya da yıllık 1 milyar dolar net karı olan stratejik bir işletmenin, 800 milyon dolar taksitle satılıp, satın alan kişiye devlet kredisi de çıkarılıp(düşük faizle) sonra ekranlarda zarar ediyor, karlı sattık gibi açıklamalar yapıp kandırılması gibi halkın.

    not: akp'nin devleti zarara uğrattığıyla ilgili chp'nin açmış olduğu dava sonucu varılan "akp devleti zarara uğrattı" kararı var. lakin 720'den fazla aynı suçun işlenmesi kasıt oluşturmayacaksa, ülkenin geleceğini etkileyecekse vatana ihanet ne zaman vuku bulmuş olacak?

    ----------------------

    amaç nedir?

    kısa ve orta vadede:
    - amaç konjonktürel süreçte zaten dünyada en yüksek faizin türkiyede yapılıp emperyalistlerin parasını katlamakken, para kazanmanın işlediği süreçte bunu sağlamak,
    - türkiye'nin bölgesel gücünü kullanıp diğer bölgeleri entegrasyonda türkiye'yi kullanmak (utanmazca bunu söylüyorlar da),
    - türkiye'deki bütün işletmeleri ucuza satın alıp yabancılara ve işbirlikçilerine para kazandırmak,
    - uzun vadede bop'ta ön görüldüğü üzere türkiye'de genel olarak halkın sermaye stokunu eritip ileride malum amaca ulaşılınca yeniden kalkınacak sermaye -odaklarını yok etmek, olası kalkınma ve büyüme ihtimallerini yandaş olmayanların tekelinden çıkarmak,
    - tsk'yı yugoslavya bölgesinde olduğu gibi yetkilerini yeniden tanımlayacak sürece taşıyıp sonra birimlere ayırmak ve gücünü bölüp sonrasında da birçok birimi dağıtarak yetkilerini polislere devretmek. (polislere aynı yugoslavya'da yapıldığı gibi ağır silahlar almanın önünü açan kanun bu sene çıktı)
    - türkiye'deki petrol, uranyum ve stratejik kaynakların çıkarılmasına engel olmak, varlıklarından bile insanları haberdar etmemek
    ((bkz: suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi/@albastropos) incelememde petrol olduğuna dair belgeleri ve araştırmaları açıklamıştım)
    - başkanlık sistemine halkı alıştırmak.

    uzun vadede;

    - başkanlık sistemini getirip savaşa gerek kalmadan ülkeyi federatif yapıda bölmek ve güçsüzleştirilmiş orduyu iyice yok edip polisi daha etkin kılmak.
    - ekonomisi çökmüş ve kıpırdama şansı kalmamış ülkeyi "tam manasıyla" sömürge yapmak.
    - güney doğu'da bölgesel kürdistan kurup sonra komple büyük israil'e katmak ve büyük israil'i kurmak.
    - çıkarılması engellenmiş petrol ve madenleri artık çıkarıp emperyalistler olarak paylaşmak.
    - dünyada petrol ve enerji kaynakları tükenmişken bu bölgede hala neredeyse dünyaya yön verecek kadar önemli petrol, uranyum ve diğer kaynakları kullanıp etkin güç olmak
    - su için önümüzdeki yıllarda ortadoğu'nun en zengin bu bölgesinde kontrolü ele geçirmiş olmak.
    - doğu'da soykırımı tanıyıp ermenilere toprak vermek ve onları da tekele almak.
    - boğazlara uluslararası bir denetim mekanizması getirmek
    ...
    ..
    .

    -----------------------------------------

    bunca olaylar olurken pentagon'un basın kısmı newsweek'ten açıklama gelmişti 2 sene önce. "akp türkiye'de derin devleti yeniden yapılandırıyor" diye. bu süreci ergenekon denen uydurma dava ile yaptığını söylemişti.

    ergenekon gerçeği nedir?

    ergenekon diye bir örgüt vardır doğrudur. ancak yapılan bu örgütü ortaya çıkarmak değil, aslen geçmişte yapılanlardan insanları uzaklaştırmak ve maduru oynayıp yeni yapılanmayı oturtmaktır.

    ergenekon'un aslını geçmişte irdelediği için öldürülen savcı doğan öz incelemiş ama hemen öldürmüştür. gerçek olarak olayın nato kısmına, abd kısmına, eylemleri yapanlar kısmına değinmiş, belgelerle açıklamış ama dava askıya alınmıştır. bu süreçte de askıda kalan o rapor hala sümenaltında durmaktadır.

    bu da gerçekte derin devletin çözülmek istenmediğini göstermektedir.

    nedir ergenekon gerçeği:

    --------------------işte doğan öz'ün ergenekon raporu-------------------------

    "...... amaç; 'şiddet ve anarşi eylemlerini yok' etmek ve en doğal insan haklarını yaşanan bir gerçek durumuna getirerek, toplumda can ve mal güvenliğ ini sağlamak, düşünce ve inanç özgürlüğünü korumak, demokrasiye bütün gerekleri ile işlerlik kazandırmaktır.
    ancak, yapılan aralıksız araştırmalarımız ve çalı şmalarımız sonucu; yeni hükümet döneminde de sürüp giden, ilk bakışta mal ve can güvenliğini tehdit eder gibi görünen şiddet olayları, "anarşik eylemler" olarak nitelendirilecek kadar basit olmadığı nı göstermiştir.
    gerçek olan şudur: ülkemizde tek seçenek olarak kurulan 'ecevit hükümetine' ve onun demokrasiye bütün gerekleri işlerlik kazandıracağına olan umutları kitlelerde yok etmektir. bu duyguları n yerine, baskıcı (faşizan) düzeni gündeme getirmek ve bütün unsurlarıyla yürürlüğe koymaktır. böylece, abd ve çok uluslu ortaklılıklar, ortadoğu sorununu büyük ölçüde çözmek amacını gütmektedirler.
    bize göre, bu sonuca ulaşmada cia, aid, iran ve israil gizli haber alama örgütleri,kontrgerilla gibi gizli örgütler yönlendirmekte olup; bu örgütler, 1.ve 2. mc ile devlet aygıtını geniş ölçüde kendi amaçlarına uygun bir biçimde dönüştürerek, demokrasi düşmanı akımları iktidar etmeyi öngörmüşlerdir.
    geniş halk kitlelerine girmeyi de ap’nin şemsiyesi altında mhp ve onun yan örgütleri olan ; ülkü ocakları, ülkü-bir, ülkücü teknik elemanlar, işçi sendikaları (misk), bazı işveren kuruluşları ve esnaf dernekleriyle gerçekleştirme çalışmaları içinde görülmektedirler. örneğin; bir ortaöğrenim kurumu (atatürk lisesi gibi ), yükseköğrenim kurumu (gazi eğitim enstitüsü, ticaret turizm yüksek okulu, yüksek öğretmen okulu, erkek teknik yüksek öğretmen okulu ve bazı fakülteler gibi), yurtlar (site öğrenci yurdu ile il yurtları gibi), işyerleri ve kuruluşlarda (devlet istatistik enstitüsü gibi) gizli örgütlerce yönlendirilen oba-ocaksancak gibi hiyerarşik örgüt yapısıyla, çavuştan başlayarak albaylığa kadar rütbeli kişiler çeşitli ideolojik eğitim koşullandırmalarıyla sistemli, köklü ve yaygın biçimde etkinlik göstermektedir.
    legal yan kuruşlarda başarılı görünenler illegal çalışmalara yönlendirilmektedir. bunlar bu işi aynı zamanda 10 bin tl’den başlayarak ayda 3040 bin tl’ye kadar varan aylık ücretler de almaktadırlar. bunun için mali kaynaklar:
    a) okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan ayda 50 tl ödentilerle ve bağışlar.
    b) mahalle esnafından ve küçük zanaatkardan alınan bağış ve ödentiler.
    c) işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı.
    d) mahalle arasındaki evlerden toplanan bağışlar.
    e) devlet ihalelerinden alınan yüzdeler.
    f) silah, afyon kaçakçılığı ile beyaz kadın ticaretinden vurulan vurgunlar.
    g) bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar.
    h) cia, aid ve savak gibi kuruluşlardan yapılan desteklemeler..."

    "....... şunu öncelikle bilmekte yarar var: bütün bu çalışmalar içinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır.
    kontr-gerilla, genel kurmay harp dairesine bağlıdır.
    kontr-gerilla, il ve ilçelerde seferberlik işlemini yürüten kurum olarak, askerlik şubelerince yönetilmektedir. bu konu da en çok, aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır.
    sivil güvenlik güçleri içinde de mit elemanları ve 1. şube görevlileri kullanılmaktadır.
    her iki kesimde ortak çalışma olarak;
    1- gerillaya karşı eğitim, (o inanç vardır ki, goşist sol hareketleri de bunlar yönlendirmekte ve sonra da bu örgütlere karşı savaşım vererek, tabanı kazanmakta, böylece demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedir.)
    2- ideolojik eğitim,
    3- halk içinde gelişme ve halktan kadrolar oluşturma eğitimi vermektedir.
    bütün bu çalışmalar, siyasal planda mhp ve onun kadrolarınca yönetilmektedir.
    bu konuda bir örnek, son yerel seçimlerdir. gerçekten de yerel seçimlerde motorize güçlerce hareketli bir grup oluşturma ve kırsal kesimde yerel yönetimlerde kazanılan mevzilerle şimdiden iktidar olmanın gerekleri, iklimi ve ortamı yaratılmaktadır.
    bu genel çerçevede cinayetleri, şiddet ve anarşik eylem nitelendirmelerini daha iyi anlamak olasıdır.
    konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkartarak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir.
    gerçekten de şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmama ile olanaklıdır.
    yapılan: bazı goşist sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle olmazsa,darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneğini tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır.
    durum bütün açıklığı ve acılığıyla saygı ile sunulur."
    --------------------işte doğan öz'ün ergenekon raporu-------------------------

    doğan öz'ün raporunun ortaya çıkmasında fikri sağlar ve doğan öz'ün eşi hanımefendinin katkıları büyüktür.
    http://www.birgun.net/…02&year=2005&month=12&day=03
    --------------------işte doğan öz'ün ergenekon raporu-------------------------

    ve ayrıca

    kontrgerilla

    ----------------------------------------------
    bugünlerde basılmamış kitapla alakalı linç girişimi için ve hukukun nasıl tekele girdiğini görmek için:

    (bkz: imamın ordusu)
    ----------------------------------------------

    (bkz: akp'nin türkiye'yi bölme planı/@albastropos)
  • dolar henüz 2 lira bile değilken ve sudan ucuzken, sorulmuş olan sorudur.

    şimdi ekonomi batınca birden bire, mâzinin koyu akp yanlıları bile akp karşıtı kesildi.

    önemli olan sıcak para bolken ve yapay bir refah ortamı varken bu gerçekleri görebilmek.
  • pyd henüz kıytırık 3 kasaba kantonundan ibaretken liderleri salih müslim'i ankara'da kırmızı halılarla devlet lideri gibi karşılayan ve kapalı kapılar ardında yapılan kirli pazarlıklar sonucu bu görüşmelerden 2 hafta sonra barzani'yi pyd'nin yardımına gönderen bir partiden söz ediyoruz. pyd bugün suriye'nin üçte birini kontrol ediyorsa bunu bir nebze de akp'ye borçludur.

    düşünün ki böyle bir partinin trolleri sosyal medyada böyle bir partiyi "milliyetçi, vatansever" diye pazarlamaya çalışıyor.
    değil suriye'nin üçte birini, tamamını pyd-pkk'ya peşkeş çekmiş olsalar akp yine de vatan haini ilan edilmez.
    değil süleyman şah türbesini, koca bir hatay'ı teröristlere bırakıp kaçsalar yine de akp vatan haini ilan edilmez.
    değil tank-palet fabrikasını, bütün ülkenin tapusunu başka ülkelere teslim etseler yine de akp vatan haini ilan edilmez.
    değil 9 milyon ortadoğuluyu, 1,5 milyar insanı ülkeye doldursalar yine de akp vatan haini ilan edilmez.

    çünkü ülkede sosyal yardım karşılığı oyunu satan milyonlarca insan var. resmi olarak açıklandığı için sadece bir şehirden örnek vereyim, türkiye'nin en dindar(!) şehri urfa: wikipedia'ya göre urfa'nın 2 milyon nüfusu var.
    urfa valisi abdullah erin'in açıklamasına göre urfa'da sosyal yardım alan kişi sayısı 1,5 milyon.
    son yerel seçimlerde akp'nin aldığı toplam oy 500 binin üzerinde.

    türkiye'deki siyasetin güncel özeti budur. bu yüzden kimse akp'nin vatan haini ilan edilmesini filan beklemesin.
  • seçimi kaybetmeli.
  • yöneticilerin bir zırhlıya atlayıp ingiltere ye kaçması gerekiyor galiba
  • dini değiştirmeye kalkarsa tamamdır, ne de olsa bizim kekler bir tek onu kullanana inanıyor.
  • böyle bir ihtimal yok diye düşünüyorum.

    aselsan da satılsa bunlar iyi oldu derler; meclis binasına kadar satsalar yine iyi oldu derler; vatan toprağını komple katarlılara satsalar yine iyi oldu derler; sonra da millyetçi diye geçinir; vatan millet sakarya derler. onların beynine akıl sır erdiremiyorum ben.

    bu insanlar g*tunun gılıyık diyen insanlar, eşimle yatakta bassam onu suçlamam; eşimi suçlarım diyen insanlar. çalıyor da çalışıyor da diyen insanlar; çalıyorsa benim hakkımı çalıyor diyen insanlar.. etrafındaki avaneleri de, cumhurbaşkanımızın sünneti diyebilen*, onun çıktığı televizyonu yerden kaldırınız diyen insanlar.

    he sorsalar bir de biz atatürk'e tapıyoruz. vatanını kurtaran ülkenin kurucusuna saygı ve minnet duymak tapmak oluyor; ama onlarınki değil.. böyle de riyakarlar.
hesabın var mı? giriş yap