• hayal meyal hatirliyorum. hayatimin ilk 12 senesini gecirdigim, dogup buyudugum bostanli’da oturuyorduk o zamanlar. 81 senesinin bir mayis aksamiydi, heryeri yesil kirmiziya burunmus girne caddesinde, halamin evindeydim. babam ve enistem alsancak’daki balikesir macindan doneceklerdi ama bu donusleri baya bi gecikmisti. zaten uzgundum, sabahin korunde babam sinirli bi sekilde “sen gelmiyorsun bu sefer” demisti bana.

    normalde hep beraber giderdik, altinyol’dan gecerken, “cikar bayragimizi” derdi, camdan o sari kirmizi bayragimiz ruzgarda yana yana dalganirken su an bile tarif edemedigim bir gurur kaplardi icimi. evet biz bostanli’da oturuyorduk, evet ben mustafa resit pasa ilkolunda okuyordum ama babam cok siki bir sekilde hep tembihlerdi bana “ben goztepeliyim” diyeceksin soranlara. evet ben goztepeli’ydim, hem de adimin berk olma sebebi goztepe’de oynayan susuzdede’den eski komsulari, futbolcumuz (kucuk ali) ali caglar’in (ve esi reside teyzenin) oglunun adinin da berk olmasiydi. bunu da cok saglam sekilde ezberlemistim. cok dokunmustu bana maca gidemeyisim. onlar bandirma’daydi; kaybedeceklerdi, biz alsancak’da bal-kes’i yenip sampiyon olacaktik, ben biliyordum… ne olurdu gelseydim. cunku biz goztepe’ydik ve bizde sado vardi. “sakalli abi” sado. biz cumhurbaskanligi kupasini getirmistik izmir’e, biz avrupa’da yari final oynamistik dunya ulkemizi kucumserken, biz isyanin takimiydik, izmir’in, anadolu’nun, turkiye’nin takimiydik. o aksam cok gec donduler. donuslerini tum girne caddesi duydu, kornalar, bagirip cagirmalar. eve geldiler sesleri cok karik, cok kalin, kahkalari cok candandi. enistemin sesi ilk defa bu kadar sert cikiyordu. “icerden o buyuk bayragi getir!”, dedigini duydum sadece. ve alttaki iki kati da sari-kirmiziya, beline kadar sarkarak boyadi o guzel renklerle bir cirpida. bir mucize gerceklesmisti o mayis aksaminda. sampiyon biz olmustuk, cunku bizde sado vardi, cunku bizler goztepeli’ydik, cunku bizim o “soylu sevdamizin” adi goztepe’ydi. yillar yillari kovaladi sonra. o aksam 4 yasinda olan benim icimi bir deli sevda kaplamisti zaten coktan. uckuyular’da gursel aksel’in yaninda gecirdigim yillarda “goz-goz icin!” penalti kurtaran karantina kalecisi engin’i mi gormedim, salihli’ye gidemeyecegim bir bayram sabahinda son anda garden’in onunden beni arabalarina alip, salihli’ye goturup getiren, karnimi doyuran, maca sokan mahmut abi’yi, kemal abi’yi mi tanimadim. pendik’de stadin yanina polis arabasiyla yanasip deliler gibi “goz-goz” ceken polisler mi gormedim. kasimpasa’da bizi sahanin ortasina alip olaylarin buyumesini onleyen o zamanin sisli emniyet muduru, simdiki ankara emniyet muduru hasta goztepe’li sn. ercument yilmaz’i da gorduk beraber. antalya’da jandarma’yken akdeniz universitesi kampusundeki en buyuk kavgalari goztepeli’lerin cikardigini anlatan bascavuslar mi gormedim. 99 yilinda sami yen’de 55 yasindaki babamin, izmir’le alakasi olmayan ankara’dan maca gelen goztepe’li kardeslerimi asagiya! aldiklarinda polislere nasil diklendigini mi gormedim. ben sadece yasadigim bir kac seyi yazabilirken goztepe icin benden, bizden binlerce kat fazla cefa ceken tepecik’li, yali’li, menemen’li, cigli’li, narlidere’li, balcova’li, buca’li, bornova’li, altindag’li untuttugum her yer’li goztepe’li kardeslerimi, abilerimi mi gormedim. hepsini elbette hepimiz defalarca gorduk. istanbul’da calisirken, artvin arhavi disina cikmamis “hasta goztepe’li” 50 yasindaki bacanagi icin “inadina goztepe” kitabi isteyen is arkadasimi da gordum. o kitabin daha 20. sayfasinda tir tir titreyerek beni cep telefonumdan arayan o “bacanak”’in da goz yaslarina sahit oldum. istanbul kurtulus’daki siirtli manavin (izmir’de hic mac izlememis olmasina ragmen goztepe icin herseyini dusunmeden feda edebilecek bir agabeyimizdi), soldan fevzi girdi, bir cikardi, tellere yapistik diye anlattigi eski maclari mi dinlemedim. yasiyorsa omru uzun olsun, olduyse allah rahmet eylesin ben goztepe’yi herhangi bir basari, maddiyat, ortega’si, hagi’si icin sevmedim. ben goztepe’yi inceci emin’i, kemik gurhan’i, balcova’li burak’i, sari adnan’i, tekmeye kafa uzatan sahinovic’i icin sevdim. bizi namerdin diline dusurmeyen, gemi ne kadar su alsa da, dumeni birakip kacmayan sado’su icin, allah binlerce kez rahmet eylesin buyuk baskanimiz ozdemir arnas icin, herseyini bu sanli renklere feda eden bulent ozkul icin sevdim. o “nazli hilal” i ispanya’da, yugoslavya’da, almanya’da, belcika’da tum avrupa’da gogsunun sol yanina takip mucadele eden sporcularimiz icin, rahmetli gursel aksel icin, adnan suvari icin, fuat goztepe icin, hic tanimasam da, dini, irki, siyasi gorusu ne olursa olsun, aslanlar gibi, alsancak’da ataturk’de, nerde olursa olsun omuz omuza yaptigim goztepe’liler icin sevdim. bu sene profosyonel liglerde son senemiz olabilir. aslinda 2 eylul gunu tum dunyaya gosterecegimiz seylerden biri de bu olacak. nedir yani!! yeniasirin, dinc bilginin adi goztepe’den buyuk mu. 3 gunluk dunya. herkes olup gidecek. emin olun bundan 100 yil sonra da goztepe adi, goztepe bayragi heryerde dalgalaniyor olacak. 2 eylul’de goztepe iskelesi’nde olacaklar, bir efsanenin yeniden dogusuna, bu nazli, sanli anka kusunun kullerinden yeniden dogusuna sahit olacaklar. insallah hic bir adli vaka olmadan sadece goztepe ile ilgili marslarin soylendigi, sloganlarin kukredigi, cosku dolu, efsane’ye yakisan, bu fani dunyadan gocup gitmis, ama manevi varliklari o gun hepimizden once iskelede olacak buyuklerimize yakisir bir gun olacak. bizler yokken de goztepe vardi, bizler gocup gittikten sonra da olacak.

    seyfi berk makinabakan**
hesabın var mı? giriş yap