*

  • platonun sira arkadasi olup,sokratese asik olmus olan eski yunanli sahsiyet.
  • eski yunanin en satici komutani denilebilir. atina ordularinin konutaniyken once atinaya ihanet edip sparta tarafina gecmis, sonra spartayi da satip atinaya geri donmustur.
    evet sokratese asik olmus ama karsilik bulamamistir.
  • 27 yil suren peleponnes savasi suresince 5 kez taraf degistirip toplam 7 ulkeyi (bu ulkelerden birinin pers imparatorlugu oldugu da dusunulurse; sayisiz ulusu da diyebiliriz) birbirine dusurerek kendini asmis insan evladi
  • genç yaşta demogogos ünvanı alarak atinanın başına geçmiş.sicilya savaşına sürüklemiş.yenilince yunanlıları satmıştır.platon diyaloglarında onada yer verir.
  • platon un olduğu şüpheli diyalog. bu metinde, antik yunanın en önemli ahlak ilkesi "kendine dikkat etmek", açık bir şekilde ilk kez olarak kendini bilmek ilkesine kaymaya başlar. yine de hıristiyanlıktaki kendini bilmek:haddini bilmek yorumundan çok uzaktır hala. konuyla ilgili ayrıntılar için; (bkz: foucault) (bkz: kendini bilmek) (bkz: technologies of the self)
  • tides of war adlı kitapta hikayesi anlatılan atinalı.
  • bizim bölümden * * emre erten 'in çalışması.

    bilim ve ütopya 'nın, nisan 2006 'sındaki tanıtım yazısından ufak bir alıntı:

    "..antik çağ atina'sının önde gelen komutanı ve devlet adamı
    çıkarı için ülkesini satabilecek siyasetçi örneği; alkîbiades

    ülkesinin düşmanlarıyla bile çıkarı gereği işbirliğinden geri durmayan dizginsiz hırsla dolu. bencil ve ben merkezci bir yaşam... bir devlet adamının 2 500 yıl önceki iniş çıkışlarla dölü yaşamının özeti olan bu olumsuzluklar. atinalı komutan ve devlet adamı alkibiades adlı kitabı okuduğumda, günümüzdeki benzer siyasetçi tipleriyle koşutluklar kuran çağrışımlarla yüklü olarak sayfalar boyunca akıp gitti. istanbul üniversitesi, yunan dili ve edebiyatı anabilim dalı araştırma görevlilerinden emre erten'in kaleme aldığı ve arkeoloji ve sanat yayınları'ndan geçen ay piyasaya çıkan alkibiades kitabı, antik dönemin ünlü bir devlet adamının yaşamöykûsünü anlatmakla birlikle, günümüzde görsel ve yazılı medyadaki işbirlikçi kalemşorlardan, ngo/stk adı altında beşinci kol faaliyeti yurüten yüzlerce kuruluşa yuvalanmış malum tiplere kadar ortak bir kişiliğin prototipini çiziyor. günümüzdeki bu tipin ortak özerliği, "gül başlı memeleri vatan sevgisine üstün tutmak'tan, abd ve ab fonlarından gelecek dolar veya avroları kendilerine yegâne kıble yapmaya uzanan çeşitlilikte kendini ortaya koyuyor. .."
  • bir anlamda socrates'in idamina sebep olan unlu yunan komutani. abinin socrates'e asik oldugu ve socrates'in ona yuz vermedigi malum zaten. socrates'in ona yuz vermemesi onu begenmemesinden falan degil, ben yasli basli adamim, dunya islerinden de elimi etegimi cektim, ask isleriyle isim olmaz fikriyatindandir. bunu da alcibiades'e defalarca soyler. ama alcibiades onun en azimli ogrencisidir, socrates onu yetistirmis, basarili bir komutan olabilmesi icin gerekli olan karizmayi ve kulturu ona vermistir. genc komutan her seyini borclu oldugu bu ihtiyar filozofa hayrandir ve asiktir.

    olaylar peleponnes savasi sirasinda gelisir. alcibiades konsule sicilyaya bir gemi ekspedisyonu duzenlenmesi icin bastirmaktir. bu tarihte esi benzeri gorulmemis bir saldiri olcaktir, butun yunan donanmasi sicilyaya gidecek ve oradaki sparta sumurgelerini ele gecirecektir. bu peleponnes savasi icin bir donum noktasi olabilirdi. aslinda yunanli komutanlar ve konsulun ileri gelenleri bu fikre hic sicak bakmamaktadir. tum donanmayi sicilyaya gonderirlerse, atina'nin savunmasiz kalacagini dusnuyorlardi. savas karari icin konsul toplanti yaptiginda, alcibiades tutkulu bir konusma yapar ve socrates'den ogrendigi butun retorik kabiliyetini kullanarak konsulu savas icin ikna eder. konsulde sen madem bu kadar gazsin, bu donanmanin basina da sen gec bari der. alcibiades zevkle kabul eder.

    donanmanin yola cikmasindan bir iki gun once ilginc olaylar gelisir. once plato'nun symposiumadli diyalogunda bahsi gecen olaylar yasanir. alcibiades resmen bir ormanci tadinda dergahi basar, zil zurna sarhos olan alcibiades socrates'e olan askini herkesin onunde yineler ve yine herkesin onunde socrates'den basini alir. ertesi sabah atina halkini bir supriz beklemektedir. efendim atina'da yollarin kose baslarina gezginlerin koruyucusu, sans ve bereket getiren dogurganlik tanrisi hermes'in heykelleri vardir. bu heykeller biraz bizim guney beldelerimizde turistlere sikca sattigimiz malafati dikmis bereket tanricasini hatirlatir. hermes'in erkeklik uzuvlari tum ihtisamiyla geleni geceni selamlar, onlari korur, sans getirir.

    iste symposium'un ertesi sabahi atina halkini bekleyen supriz de budur: atina'daki butun hermes heykelleri vandalizmin kurbani olmus ve hadim edilmistir. ufak bir arastirma bunu yapanin kimligini aciga cikarir: alcibiades. gece ki kizginligiyla socrates'e bir mesaj vermeye calistigi asikardir. donama ertesi gun yola cikacakken komutani hapse atmak, sehir icin buyuk problem yaratacaktir. konsul gizli bir toplanti yapar ve hic bir sey olmamis gibi davranmaya karar verir. ama bu buyuk suc cezasiz kalmayacaktir: alcibiades donanmayla yola cikacak ve savasacaktir. ya savasta kendisi olur, ya da geldiginde idam edilir.

    alcibiades donanmayla yola cikar, cikar cikmasina ama tam savas baslayacagi zaman da spartalilarin tarafina gecer. alcibiades salak degildir ve konsulde bir suru adami vardir. hakkinda verilen karari ogrenmis, o da hic bir sey olmamais gibi davranmis ve son anda da canini kurtarmistir. efendim savas atina'nin doanmasinin tamaminin yok olmasiyla sonlanir. donama komutansiz kalinca koordinasyonu saglayamaz ve uzun sure direnerek denizin dibini boylar. sicilya ekspedisyonundaki malubiyet peleponnes savasindaki malubiyetin basladigi pivot noktadir.

    alcibiades gotu kurtarir tabi, daha savas sirasinda affedilmis olarak geri cagrilir. savas sonrasinda da atina'ya hizmetlerde bulunur. guclu komutan, dokunmak kolay degil. lakin m.o. 404 yilinda peleponnes savasini kaybeden atina, faturayi birilerine kesecektir. m.o 399 yilinda socrates atina gencligini bozmak ve yeni tanrilar icat etmek sucundan mahkemeye cikarilir ve idam edilir. bilin bakalim bozuldugu iddaa edilen atina genclerinden biri kimdir?
  • şu günlerde atatürk'ün cinsel tericihini sorgulayan bazı yunan şahsiyetlerin gözden kaçırdıkları eski liderleri. insanlar kendi tarihlerinden ne kadar bihaber olabilir sorusunun cevabı. antik yunan'da gay olmak son derece doğal karşılan bir hadise idi. buna dayanarak yunanlıların gittikçe kafaca geriye gittiği söylenebilir, ha türkler olarak biz çok mu ilerideyiz orta asya zamanındaki kadın hakkının şimdiden fazla olduğu dönemlere göre, tartışılır.
  • sokrates idam edildiğinde 32 yaşında olan ksenophon, sokrates'le ilgili "hatıralarında" alkibiades'ten de bahseder. alkibiades'in hocası olması dolayısıyla sokrates'in kendisinin suçlanmasının saçma olduğundan, alkibiades'in hırs dolu bir adam olmasından, sokrates'in onu aksine doğru yola çekmeye çalıştığından ama alkibiades'in amacının erdem kazanmak değil sadece konuşmada ve tartışmada ustalaşmak olduğundan falan dem vurup şunu anlatır:

    "...nitekim anlatılanlara göre alkibiades daha yirmi yaşına gelmeden, koruyucu ve devlet başkanı perikles ile aralarında yasalar üzerine şöyle bir konuşma geçmiş: "baksana perikles, bana yasaların ne olduğunu öğretebilir misin?" - "elbette", demiş perikles. "tanrı aşkına, öğret öyleyse", demiş alkibiades, "bir takım kişilerin yasalara uyan insanlardır diye övüldüklerini duyduyuğum için yasanın ne olduğunu bilmeyen insanın böyle bir övgüyü hak edeceğini sanmıyorum". "yasanın ne olduğunu bilmek istemen hiç de zor olmayan bir soru alkibiades", demiş perikles; "halkın bir araya gelip neyin yapılması neyin yapılmaması gerektiğini düşünüp belirterek yazdığı şeylerin tümü yasadır." - "iyiyi mi, yoksa kötüyü mü yapmak gerektiği düşünürler? - "iyiyi, zeus hakkı için, delikanlı, kötüyü değil elbette", demiş. "halk değil de oligarşilerde olduğu gibi birkaç kişi bir araya gelip ne yapmak gerektiğini yazarsa, bu nedir?" - "devlette egemen olan grubun ne yapmak gerektiğini düşünerek yazdığı şeylerin hepsi yasa diye adlandırılır." - "devlete egemen tiran yurttaşlara ne yapmak gerektiğini yazarsa, bu da mı yasadır?"- yönetici tiranın yazdığı da yasa diye adlandırılır." "zorbalık ve yasa tanımama nedir, perikles? güçlünün zayıfa kendi uygun bulduğu şeyi ikna yoluyla değil, zorla yaptırması değil mi?" - "evet bence de öyle", demiş perikles. "tiranın yurttaşları ikna etmeden yazıya geçirip yapmaya zorlaması yasa tanımama değil mi?" - "doğru", demiş perikles; "tiranın ikna etmeden yazdığı şeylerin yasa olduğu sözümü geri alıyorum". "azınlığın çoğunluğu ikna etmeden egemen olarak yazdığı şeylere de zorbalık diyecek miyiz, demiyecek miyiz?" - "bence insanın yazarak olsun yazmadan olsun karşısındakini ikna etmeden zorlaması yasadan çok zorbalıktır", demiş perikles. "o halde, çoğunluğun servet sahibi olanlara egemen olup ikna etmeden yazıya geçirdiği şeyler de yasadan çok zorbalık olmalı, değil mi?" "çok doğru, alkibiades", demiş perikles, "biz de senin yaşında bu konularda ustaydık; nitekim, bunlarla senin ilgilendiğin gibi ilgilendik ve kafa yorduk". alkibiades de şöyle demiş: "ah perikles, keşke en usta olduğun zamanlarda senin yanında olsaydım!"

    işte böyle öteki yurttaşlardan daha üstün olduklarını anlar anlamaz, bir daha sokrates'in yanına uğramaz oldular (kritias ve alkibiades için diyor); çünkü ondan başka bakımlardan da hoşlanmıyorlardı, kazara karşılaşacak olsalar yanıldıkları konularda eleştirilmelerine öfkeleniyorlardı; bu arada politikaya atılmışlardı, zaten onları sokrates'in yanına iten de buydu."

    ksenophon, sokrates'ten anılar, türk tarih kurumu yayınları.
hesabın var mı? giriş yap