• altında yatan eleştirinin felsefesi anlaşılmadan yorumlandığı zaman aklıma gördüğümüz başka yazılardan cımbızla çekilenlerin nelere yol açtığını getiren cümle. evet naçizane fikrim ile desteklemekteyim bu ifadenin var olması gerektiğini, altında yatan felsefeyi, barındırdığı türkiye'nin asıl resmine çağrısını.

    tabii şunu bilmek lazımdır, baskın söylem "ben böyleyim" "şunu bu nedenle söylüyorum" şeklinde belli etmez her zaman kendisini, siz çayınızı yudumlarken duyduğunuz bir haberin aktarım biçiminden tutunda siz çocuk halinizle ne yaramazlık yapsam diye düşünürken dahi özellikle tarih anlatımı ile sizin düşüncenizi yönlendirir. noam chomsky'nin deyimi ile tarih mühendisliğidir bu aşırı dozda beyinlere doktrin yükleme biçimi. bunun ya farkındasınızdır ya da değilsinizdir. bu çemberin varlığını silmez. sizin içinde ya da dışında olduğunuzdur durumu nasıl yorumladığınızın kaynağı.

    bu cümleyi okuyunca hiddetlenip, bir de ya sonrasında daha nasıl isimler çıkar ortaya diye korkmak türkiye gerçeğinden ne kadar uzakken egemen söylemin ne kadar yakın bir parçası olunduğunu gösterir ancak. korkmayın arkadaşlar ali agop'a topu atınca, berfin ile dinemis de oyunlarına katılmak isteyince bunu okuyan oğuzhan stelyo olmuş olmaz.
  • geçen hafta sonu gazete eklerinden birinde - hatırlayamadım hangi ekti şu an ama hürriyet olsa gerek sanki - hayko cepkin ile yapılan bir röportajın başlığını anımsatan söz.. topu hayko atmaz ali atar idi hatta tam başlık..

    edit: as if existed uyardı; radikalmiş efenim gazete..
  • 25 yaşında üniversite mezunu, hayatı ankarada ailesinin yanında geçmiş, en fazla yazın da egeye tatile gitmiş bir arkadaşımız, yeni dersanecilik yapmaya başladığımız dönemde (apo henüz yakalanmıştı), tenefüste kürt meselesi vs. üzerine konuşurken konuya dahil olup bana neden kürt, kürtler diye konuşup durduğumu sormuş, ülkede herkesin türk olduğu gibi bir şeyler söylemişti. sorusu %30 çıkışma ise, %70 de anlamamaktan, gerçekten cevabı merak etmekten kaynaklanıyordu. ben kürt değildim, görüşlerine güvendiği, makul bulduğu biriydim sonuçta. hayatı rahat geçmiş, haberleri gerçek bir ilgiyle izlemekten ziyade buna maruz kalmış biriydi ve en son aponun ele geçirilmesiyle artık onun bile kayıtsız-habersiz kalamayacağı toplumsal bir fenomenle karşı karşıya gelmişti. kendisine ülkenin güneydoğu'sunda demografinin çok farklı olduğunu bundan 30 yıl önce gitse türkçe alışveriş yapamayacağı kasabalar, halen içinde kimsenin türkçe bilmediği köyler mezralar bulunduğunu anlattım. anadili türkçe olmayan on milyona yakın insanın yaşadığını, bunların önemli bir kısmının kendi arasında evinde türkçe konuşmadığını bu arkadaş o sırada öğrendi ve bu yeni bilgi bu kişilerin neden türkçe öğrenmediğine yönelik bir kızgınlığı da tetikledi. neyse demek ki, kişisel merak ve ilgi olmadan insanlar ülkelerinde farklı anadil sahibi insanların olduğunu bile farkedemiyorlar, bunu somut bir durum olarak kabul edemiyorlar. ve ülkenin siyasi gerçekleriyle ilişkileri bir ilkokul öğrencisinin yüzeyselliğinde kalabiliyor. yıkıcı ve nefret ideolojisi niteliklerini gösteren bir milliyetçilik de zaten böyle bir yok sayma üzerinden insanlarını tepkilerini kontrol altına alabilir. insanlara "ülkenin yegane hakimi türklerdir* kalanlar bok yesinler" demek yerine, başkalarının varlığından hiç bahsetmemek var olduklarından bahsedilmesini baskı ile engellemek en etkili yöntemdir. insanlar varlığını bildikleri bir kürdün vs.nin ben varım şu haklarım vardır demesine değil varlığını zihnen kabul etmedikleri birinin ben varım demesiyle gerçeklik algılarını sarsmasına daha çok tepki gösterirler, ve en güzel istismar edilecek korku da bu bilinmeyene yönelik korkudur.

    bu nedenle ali topu agopa at fişini okuyan ali, topu agop'a atarsa agop'un var olduğunu, en azından tarihte şimdi yazılı örneklerini gördüğümüz (bir yerde agop adını görmeyi komik bulan) fiziki bir faşizmce sülalesi katledilmeseydi çok daha fazla sayıda olabileceğini, ülke tarihi hakkında düşünmeye başlayacağı yaşa geldiğinde sağlıklı bir şekilde idrak edebilir. keşke her mahallede, 3-5 agop ve mişon, olsa bu insanların köyleri, şehirlerde evleri kalsaydı da bizler de top oynayabilseydik derim. belki yüzünü görüp top oynadığı insanların adını anmanın hiç de komik olmadığı anlaşılırdı. ve eminim mesela almanyada bir yerlerde almanyanın yekpare almanlığına şu sıralarda göçler nedeniyle halel gelmesinden ve ülkenin değişik kavimlere vatan olacak olmasından rahatsız olan bir nazi kılıklı birileri "düşünsene olum, 5 seneye kadar fişlere "dietrich topu ali'ye at" yazacağız nerdeyse diye "komik" espriler yapıyordur.
  • birgun kullanima girmesini umdugum fistir. belki o zaman agop'un, rojda'nin, yannis'in ozel isimler oldugu kendilerine gelen eklerin yukaridan virgulle ayrilmasi gerektigi ogrenilir. sonra ondeki kizin sacini cekmek yerine belki yanagindan bi' tane opmek istenebilir. agop size topacini verebilir.
    ama yok. ali topu agop'a atmaz. ali omru billah agop'la karsilasmaz bile. ali topu agop'a atsa agop 'biz' olur, ali kimlik bunalimina girer.
    ali topu ayse'ye atmaya devam etsin.
    ali cocukken, ugur* ölsün mesela. ugur'a top atan olmadi, o ne karisiyo. ugur terorist olacak kadar buyuk. ali hala kizlarin sacini cekiyor. ali cocuk. canim ali. o daha minik, kafasi oyle agop falan almaz. ama ugur... ayni yasta olabilirler, ama ugur terorist. kotu niyetli bi insanim ben belli ki.
  • varmak istediği sonuç güzel olsa da yöntemi bu olmayan şey.

    yani şimdi hemen bu öğretim yılının başında koyalım müfredata?

    ali topu berfin e at.
    gayet normal çünkü artık her sınıfta neredeyse bi tane berfin var (yılmaz erdoğan sağolsun)
    ali topu havin e at.
    bu da normal. özcan denizli dizi film sagolsun minik minik havinler fink atıyor kreşlerde. yani bir kaç sene sonra her ilkokulun 1a, 1b, 1c vs şubelerinde bir kaç tane havin bilmemne olacak. birine kıvırcık havin diyecekler belki, diğerine sümüklü havin...

    ama ali topu agop a at olunca işler değişiyor.
    çocuk soracak agop ne? agop kim?
    agop diye isim olur mu?
    moris diye isim olur mu?
    lefter diye isim olur mu?

    o zaman demek ki, bir yerden başka türlü başlamak lazım işe.
    belki de insanlıktan.
    önce insan olalım ki, adı hrant olanları yolun ortasında vurmayalım.
    önce insan olalım ki, adı sarkis olanlar kendi isimleri zeki diye değiştirmek zorunda kalmasınlar.
    yıllar önce bu toprakları iki devlet başkanının attığı imzayla ya da 6-7 eylül olayları ile terk edenler geri dönsünler.
    benimle aynı sırada otursun bi beti, bi levi.
    o zaman fişe gerek yok işte...
  • can dündar'ın bugün köşesinde yer verdiği kitap

    (bkz: http://www.milliyet.com.tr/…10/01/yazar/dundar.html)
  • ilkokul fişlerinde toplar sadece agop'a değil abdullah veya rukiye'lere de atılmadı. zira bu tip şeylerde sık rastlanan ve kolay olan isimlerin kullanılması gibi bir eğilim söz konusu. yani drama çıkacak bir cümle değil bu. gereksiz ve fazla dram duyguyu öldürür. biraz da güldürür.
  • yok saymanın çeşitli yöntemleri vardır ne yazık ki... bazen yok saymak yok sayılanın bilakis sıkça sözünü ederek de yapılır...

    (bkz: #9645991)

    (bkz: #11066164) (anlamın ideolojiye göre tesis edilmesi)
  • 19 ocak 2007'de yaşadığımız suikast sonucu üzerine karanlık bulutlar çöken türkiye'de insan olmanın azami gereklerinin, kaleminden ve onu sevenlerin naçizane duygu birlikteliğinden başka siper edecek herhangi bir koruma kalkanı olmayan hrant dink ile birlikte yitirilmesi vesilesiyle hazılanan kitap'ın adı.

    bugün dink katillerinin, azmettiricilerin ve sorumluların duruşma günüydü. ve o karanlık bulutlar ne yağmuru getirdi ne de dağılıp gitmeye niyetli....
  • kirmizi yayinlari tarafindan yayinlanan, hrant dink'e saygi kitabi...
    hrantin pek cok dostunun ona yazdigi mektuplar var kitapta...
hesabın var mı? giriş yap