*

  • kuran'ı kerim'de yeralan ve içeriklerinden de anlaşılacağı üzere muhammed'in öfkelenip, dilini tutturamadığı ayetlerdir.

    bilindiği üzere kuran ya allah'ın doğrudan kullarına seslendiği, ya da cebrail aracılığı ile dolaylı yollardan seslendiği ayetlerden oluşur. çoğu zaman muhammed'e yönelik tavsiyelerde de ayetin başına "de ki" ifadesi gelir. örneğin, "onlara de ki, allah'ın gazabından sakının" gibi. ancak zaman zaman kendisini zıvanadan çıkaran olaylar nedeniyle, peygamber efendimiz bu bütünlüğü bozmuştur. yeni meallerde bu açık farkedilmiş ve orjinalinde olmadığı halde "de ki" gibi ifadeler eklenmiştir.

    "ya orjinalindeki "de ki"ler kaybolmuşsa" demeyin çünkü allah kuran-ı koruyacağına, bir kelimesinin bile değişmeyeceğine garanti vermiş. oysa onun içine orjinalinde olmadığı halde "de ki"ler ekleyenler şüphesiz sapkınlardır. allah'ın gazabı onların üzerine olsun!

    şimdi örneklerimize geçelim. ilk örneğimiz hud suresinden:

    " bu, hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış,sonra da ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır, şöyle ki, allah'tan başkasına kul olmayın! ben size o'nun tarafından müjdelemek ve uyarmak için gönderilmiş bir peygamberim!" (ayet no: 1, 2)

    zariyat suresi'nde de benzer bir hata var:
    “o halde hemen allah'a kaçın; haberiniz olsun ki, ben size ondan gelen açık bir uyarıcıyım. allah'la beraber başka bir tanrı uydurmayın; haberiniz olsun ki ben size ondan gelen açık bir uyarıcıyım." (51, 52)

    sevgili peygamberimiz, peygamber olduğunu ispatlamak için biraz dozu kaçırmış. allah'tan üçüncü şahıs olarak bahsedilirken, cümle yapılarından da anlayacağımız üzere, bunlar cebrail'in değil bizzat peygamberin ağzından çıkmış.

    en'am suresi'ndeki hatanın nedeni ise kendisini tanımayan münafıklara karşı peygamberimiz muhammed'in hırslanmasından ileri geliyor:
    "şimdi de allah size kitabı, içinde herşey inceden inceye açıklanmış olarak göndermişken allah'tan başkasını mı hakem isteyeceğim? kendilerine kitap verdiklerimiz de bilirler ki, o tamamıyla gerçek olarak rabbin tarafından indirilmiştir. sakın şüphelenenlerden olma!" (114)

    hatırlatayım ben e. hamdi yazır'ın mealinden aldım ayetleri. dileyen diyanetin yapıtlarına da göz atabilir. mesela bakın aynı ayeti diyanet nasıl çevirmiş:
    "size kitab’ı (kur’an’ı) hak olarak indiren o iken ben allah’tan başka bir hakem mi arayacağım?” (de)." gördüğünüz üzere orjinalinde olmadığı halde diyanet işleri ayetin sonuna "de" ekleyerek durumu kotarmaya çalışıyor...

    bundan sonraki hatalar biraz daha garip. muhammed kızıyor, sinirleniyor ve beddua etmeye başlıyor. bakın allah'ın sözü zaten hükümdür. yani allah "ol" dese olur. bu nedenle "allah onların belasını versin" gibi bir cümleyi allah sarfedemez çünkü birincisi yine bu gramer olarak incelendiğinde "allah'ın kelamı" olmadığına işaret eder. ikincisi, allah zaten "kahrolun" der onlar da kahrolur.

    örneğin tevbe suresi'nde şöyle bir garabet var:
    yahudiler: "üzeyr allah'ın oğludur." dediler. hıristiyanlar da: "mesih, allah'ın oğludur." dediler. bu, onların, önceden allah'ı inkar edenlerin sözüne benzeterek, ağızlarıyla geveledikleri sözleridir. allah kahredesiceler, nereden de saptırılıyorlar? (30)

    tebbet ise favorim o yüzden sona sakladım. ebu leheb'le başa çıkamayan muhammed bedduaya başlıyor:
    "ebû leheb’in elleri kurusun. zaten kurudu.” (19 işin ilginç yanı nasıl bir hırssa, milyonlarca müslüman, yüzlerce yıldır, günde beş vakit aynı bedduayı tekrarlıyor.

    vallahi de billahi de dönemin şartlarıyla değerlendirdim, kalp gözümle baktım ama hadiseye başka açıklama bulamadım.
  • kelam ilmini bilmeyenlerin algılayamadığı ayetlerdir.
  • demek ki paylaşmışlar. yarısını o yazmış, yarısını diğeri. birlikten kuvvet doğar, size hiç öğretmediler mi?
  • üslup farklılığına işarettir.
    kitap uzun, hep aynı tarzda gitse sıkıcı olur zaten
hesabın var mı? giriş yap