• götünden ayet uydurandır. bunlara uyanı da hiç tasvip etmiyorum.
  • orospu çocuğunun önde gidenidir. bunun önünde eğilip çükünü öpermiş gibi yapanlar da en az onun kadar orospu çocuğudur. hem allah'a inanıp hem de allah'tan başka birine itaat eden, inandığı dini tek ve kesin kaynağı olan kuran'dan öğrenmek yerine şeyhinin çükü hizasında arayan herkes de orospu çocuğudur.
  • kuran’ın aklımızı çalıştırmayı emretmesine rağmen tarikatlarda körü körüne itaat esastır. tarikat üyelerine, akıllarını bir kenara bırakıp şeyhlerine tabi olmaları, bu yolda akılla gidilemeyeceği anlatılır. bu prensibi kabul edip şeyhe tabi olan kişiye, şeyhin mehdiliğinin veya isalığının inandırılması, şeyhin dünyadaki en üstün insan olduğunun iknası, kişinin maddi açıdan sömürülmesi, dine yapılan ilave ve eksiltmelerin yutturulması gayet kolay olmaktadır. üstelik kişi, aklı kenara bırakma prensibini kabul ettikten sonra, üniversite bitiren okumuş müritle; cahil, okuma yazma bilmeyen mürit aynı mertebeye gelmektedir:

    http://www.kurandakidin.com/2011/10/15-tarikatlar/
  • şeyh uçmaz, mürid uçurur.
  • allah ile kul arasına giren herkes gibi, dunya hayatı için ahiretini kaybedebilecektir.
    yaradan ile kul arasında sadece peygamber ve kurani kerime yer vardir.
  • girenin suçu var da sokanın hiç mi yok? birine bakıp çıkacaktır belki de. sokmayın kardeşim böylelerini içeri.
  • müşriktir.

    tasavvuf şirktir, ebu cehil dinidir. islamla ilgisi yoktur. tek allah inancıyla bağdaşmaz. o yüzden cemaatleri destekleyen osmanlı değil cemaatlere savaş açan cumhuriyet daha müslüman bir rejimdir. müslümanlıktan ne anladığınızla bağlantılı olarak...
  • "allah ile kul arasına girilmez" sözünü ilk söyleyen "azazil"dir ki, sonrasında kendisine "iblis"* adı verilmiştir. iblis de "ben yalnızca allah'a secde ederim asla başkasına secde edemem" demiş ve tevhidi gerçekleştirdiğine inanmıştı.

    kuran'ın her hükmü, geçmişte olmuş bitmiş işler olmayıp, ezeli ve ebedi olarak geçerli ve yürürlüktedir. dolayısıyla âdeme secde emri, el an yürürlüktedir. her birimiz âdem'e, yani insan-ı kâmil'e secde etmekle yükümlüyüz.

    secde lafzı zamanla anlam kaymasına uğradığı için düzeltelim, "tâbî olmakla" yükümlüyüz. çırağın ustasına tâbî olması gibi.

    en büyük insan-ı kamil, hz. peygamberdir sonra sırasıyla diğer peygamberler gelir. peygamberlerin varisleri olan evliyalar ise o kemalattan çeşitli derecelerde hisse sahibidirler.

    ey insan!

    secde etmeyi reddedersen yani bir ustaya çırak olmayı kabul etmezsen, sen de bir iblis olursun.

    eğer, "ben bu devirde ustayı nereden bulayım kardeşim" dersen,

    o zaman, hz. peygambere mücerret bir bağlılıkla yetin.
hesabın var mı? giriş yap