• eski türkçede bir kız ismi, kırmızı elma demektir
  • aslı almuladır,ama almila kulağa daha hoş geliyor
  • zamanında saint benoit'da korsan gözlüğü, balıksı tavırları, anlaşılması imkansız tuhaf konuşması, (bir defasında başında floresan lamba bile kırılmıştı!) ve yarattığı bu kişilikten kendini soyutlamış gibi davranmaya çalışıp başaramayan, adının almila mı, almöla mı, almıla mı yoksa almira mı olduğunu asla öğrenemediğimiz tuhaflık efsanesi.
  • şimdilerde (saint benoitdaki) istiklalde yeşil, mor, mavi, turuncu, pembe, vb. saç renkleriyle dolaşan, gerzek insan.. *
  • ilk söylendiğinde anlaşılması %0 olan , isim sahibinin n kere tekrarlamak zorunda kalmasına sebep olan orijinal bir isim. alışılmadık isim olmasından dolayıda gavur ismi etkisi verir...
    -arkadaşım geldi bize, 1 hafta bizde kalcak
    -ismi ne?
    -almıla
    -where is she from?
    -türk abi yaa...
    -kızım o ne biçim türk ismi öyle...
    -öz mü öz türk içte abi al elma nın kulağa hoş gelen formatı
  • dünyalar tatlısı, virginkiller hariç hiç kimsenin baba olabileceğine inanmayan, yenilesi, bitirilesi, 3 küsürlerde olmasına rağmen "başım ağrıyor bugün olmaz !!!" demeyi öğrenmiş sözlük aleminin maskotlarından biri olmaya muktedir virginkiller' ın hatun çocuğu.
  • pazar günü pikniğe babasıyla * beraber gelip benim ayrıca eğlenmeme sebep olmuş etrafında zevkle deliler gibi dolandığım ama her küçük çocuk gibi yemek yedirme konusunda hepimizi alt ederek yememiş tatlı velet.her küçük kız gibi onun da göbeği kocaman.ısır ısır bitir cinsinden bir şey bu kız.*
  • dün ikinci yaş günü olan, hayatımın anlamı, tatlı kuzucuğum, kırmızı elmam.
  • bir almıla vardı evet. okul arkadaşımızdı. bir şeyler paylaşmıştık. sonra her insan gibi onu da tükettik. yaşam farklılaştı, bizim beklentilerimiz. görmez olduk birbirimizi, görsek de tanımaz ya da algılamaz. konuşmak istedik ama bişi düğümlendi boğazımıza. tüketmiştik artık çok mu geç dedik, sesimiz çıkmadı, herkes sessizce kendi yolunda gözlerini 4 açarak devam etti.

    bir almıla vardı evet. çok şirindi. buhranları oluyordu, herkes gibi. seviyordu, özlüyordu, nefret ediyordu, kıskanıyordu, zorluklarla karşılaşıyordu, yeniyordu yeniliyordu, yaşıyordu.

    bir almıla vardı evet. yollar bizi farklı diyarlara atmıştı. bir gün gazetede kazara haberini gördük. atmıştı kendini balkondan. vardı evet bir almıla, zamanda yitik. vardı diye diye... aslında yoktu da vardı işte.
  • kırmızı yanaklı kız.

    sanki 9 ay taş taşıtmışlar buna.. doğduğu gün* ağzı açık uyuyordu hatun.
    bembeyaz ten, burun niyetine minnacık iki nokta, dudak yerine ince bir çizgi.. o eller olmayacakmış ağzı burnu gibi ama allah son anda vazgeçmiş, vermiş zerafet akan iki el.. bu kadar kıtlığa o kadar saç olur mu? evet, teyzesine inat kaşlara süzülen, kulaklara uzanan saçlar...

    ilk çocuk, ilk torun, ilk yeğen...
    beyaz tenli kırmızı nanaklı nazlı kızım; şımar şımarabildiğin kadar.
hesabın var mı? giriş yap