• 1987 kayseri doğumlu, halihazırda genç şair eleştirmen. son istasyon, başkalarının hayatı, ücra, b planı, habis dergilerinde de görülen, esrar dergisi yazarlarından. şiir yanında poetik metinleri ile de şiir sanatına göz kırpmaktadır. günüzümüz türk şiir hakkında çok isabetli tespitlerde bulunur. muhabbeti tatlıdır. umut vaat etmektedir. kendisiyle yapılan bir röportaj b planı dergisinin ilk sayısında bulunmaktadır.

    edit büdüt: uzun bekleyişten sonra şiir kitabı "değillik orkestrası" ebabil yayınlarından çıkmıştır. hayırlı uğurlu olsun efendim.
  • "yedi dizel adam" şiiri aşırı taklit olan şair. bu yüzden ah muhsin ünlü'yü takdir ediyorum ve bu yüzden taklitçilerine üzülüyorum. he şimdi diyeceksinsiz ki bu tarz şiiri edebiyatımıza musallat eden ah muhsin'dir. hayır efendim, postmodern şiir ve deneysel şiir bilinçli bir teknikle yapıldığında güzeldir. mesela, hemingway'in de üslubu devrine göre deneyseldi. kısa cümleleler, gazeteci gözüyle tasvirler, buzdağının görünen kısmı, nada felsefesi vs. hemingway'in basit gibi görünen üslubunu ardından gelen gençler taklit etmeye çalıştı ve rezil oldu. o kadar basit olmadığını anladılar ama bir yığın vasat metin çıktı ortaya. bu yüzden hemingway'i suçlayamayız.
    yedi dizel adam şiiri de içerik ve teknik bakımdan aşırı taklit olduğu için vasatlığa düşmüştür. şaire hakaret etmek ya da küçümsemek gibi bir niyetim olmadığını baştan söyleyeyim. bir şekilde sosyal medyada önüme düşen bu şiirin muhsin ünlü şiiriyle olan benzerliklerini göstermektir tek niyetim. bu şiir midir, değil midir tartışmasına girmek derdinde de değilim.
    ilk önce şiirin başlığından başlayarak, şiirin geneline yansıyan iki şeyden bahsedeyim. birincisi semantik ve sentaktik yapıyla oynanarak şiir anlamsızlaştırılıyor. buna kelime oyunları da eklenerek bilinen (ona convensiyonel demek daha doğru olur) yapı-söküme gidiliyor. aynı şekilde yadırgatma diyeceğimiz bir meyil var şiirde. kontrasttan ziyade iki alakasız imgeyi, anlamı bir arada kullanarak bir yabancılaştırma etkisi yaratmak. "yedi güzel adam" yerine "yedi dizel adam" demek de buna örnek.
    tematik olaraksa entel jargonunda sakız olmuş terimlerin, muhafazakarlık ya da teolojik kaynaklara dair çağrışım yapan terimlerle bir arada kullanılması. aslında bu da yukarıdaki örnek gibi, iki kontrastı bir arada kullanarak bir nevi yadırgatmaya gitme.
    topaktaş "yunus'u devre dışı" bırakarak ve "durduk yere vahdet-i vücut" koyarak seküler bir alan olan deneysel şiirin çeperlerini esnetiyor. ah muhsin ünlü gibi:
    "biz aynı hırkayı giyecektik, muhyiddin ağlayacaktı" ya da "nizamülmülk, gazzali,sabbah; koşşsalar?.." "ah ki ayna gammazdır mevlana mesnevi"

    topaktaş: "derrida fuko falan da saç dökülmesine kesin çözüm değil"
    ünlü: "klee'den beri böyle sarı görmedim ben böyle kara", "rimbaud okumuşuz gibi soluyor şurdaki tank bak"

    entel kavramların daha doğrusu bilimsel jargonda kullanılan terimlerin anlamsızlaştırılması:
    topaktaş: "yoksa sen de kısır günlerinde mi öğrendin ödipal kompleksi"
    ünlü: "elbette gayet rasyoneldir attan atlamak -freud diye bir şey yoktur."

    devlet/iktidar mesele edilir:
    topaktaş: "ben muş tatvan yolunda devlete inanayım"
    ünlü: "siz devlete inanan bütün reziller", "öfkemi devletle bir toprağa gömüyorum"

    kelimeler imgeye yaklaştırılır:
    topaktaş: "yol değildi asfalt acısıydı yanmak fiilinin karşılığı"
    ünlü: "kilisede düşürdüğümüz küldü yaşamak" (ama imge oluşturmada hangisi daha mahir görünüyor)

    şiirin şiirselliğine, yazma sürecine ya da metinselliğe vurgu:
    topaktaş: "ede bu şiir sürer ama twitter bile iki yüz seksen karakter ister" (bu dize yine iki terimi, şiir/twitter karşılaştırmasında bir ironik bir alaycılağa gidecekken çuvallamış. bu şiir daha sürer. tamam. ama sondaki "istemek" fiili ne anlam ne de anlam düşüklüğü yaratabiliyor.
    ünlü: "bir şiiri birkaç kalemle yazmak lazımdır geliyor bana", "belki inanmayacaksın ama ben bu şiiri ellerimle yazıyorum sevgilim"
    topaktaş'ın şiirinde bahsetmediğim birkaç dize kaldı, onlarında benzerlerini bulmak mümkün. özellikle kelime yazımlarını bozmak adına çok örnek var. ya da şiirin akışını bilinçli kıran emir kipleri. "en iyisi sen çocuk yap," vs "hadi iç de çay koyayım," gibi gibi.
    postmodern şiir asla reddetmiyorum. öykünme de olabilir. fakat bu kadar fazla öykünme anlamsızlığı da anlamsızlaştırıyor.
hesabın var mı? giriş yap