*

  • issık gölü civarında, 1969 yılında keşfedilen bir mezarda altın kaplamalı elbiseleri ve zırhı ile bulunan cesede verilen isim.

    ilk türk assolisti.
  • ortaokul tarih kitaplarının en renkli simalarından biriydi.
  • bir adamdan cok bir prenses olmasi muhtemel buluntu.

    mezardan cikan tabaktaki yazi icin binbir rivayet vardir, ana kaynaklarda bunun turkce'den ba$ka her dilde olabilecegine dair atip tutmalar vardir, turkce oldugunu soyleyenler genelde bizimkilerdir. turk dili, turk tarihi konularindaki ara$tirmalarin ne kadar zayif olduguna bir delildir.

    bu tabagin uzerindeki yazi gokturk alfabesine benzemekle beraber tam da degildir. aradaki yakla$ik bin yillik farktan dolayi birebir uyacak yazi ve hatta dil beklenemez tabii ki. umulur ki ileride bulunacak ba$ka ornekler turk tarihinin bu kisimlarindaki bilgi bo$luklarini doldurmamizi saglayacaktir. yoksa $u anki bilgimizle ms 600'den onceki her $ey mitolojiden ibarettir.

    http://en.wikipedia.org/wiki/issyk_kurgan
  • bugün o kıyafetle sokakta dolaşsan içeri alırlar. adam prenslik yapmış. çizmenin içine sokulan pantolon ve gereksiz bir aksesuvar olarak kırmızı pelerin ile ilk rüküş türktür. o başlık o kıyafete olmamış.
  • normal koşulları olan bir uygarlıkta böyle bir keşif büyük heyecan yaratırdı. hadi halkı bir yana bırakın, bilim insanlarının bu işin peşine düşmesi beklenirdi.

    altın elbiseli adamın şanssızlığı bu işte. 2500 yıl sonra ilgisizliğe mahkum olması.

    yanındaki tabakta bulunan yazının ilk cümlesi okunmuş ve diyor ki :" hanın oğlu 23'ünde öldü..". 2500 yıl önce atalarımız bir alfabe kullanıyordu. bu bile çok heyecan verici bir olay değil mi? dile kolay 25 asır öncesinden bahsediyoruz. 300 spartalı thermopylae'de savaşırken, altın elbiseli adam orta asya'da türk dili konuşuyor, alfabe ile yazılar yazıyordu. bugün antik pers ve antik yunan tarihini okurken, aynı dönemlerde türklerin ne yaptığıyla ilgilenmiyoruz. ve hatta aşağılıyoruz kendi atamızı, "şehir kurmamışlar, yazıları yoktu, medeniyetleri yoktu". bu kadar basit değil. işte yazı vardı, işte altını en güzel şekilde işleyen, ölümsüz bir sanat eseri haline getiren bir medeniyet olduğu da ortaya çıktı. niçin kimse ilgilenmiyor? niçin daha fazla araştırılmıyor?

    uçsuz bucaksız orta asya steplerinde daha çok şey bulunacağına inanıyorum. didim, efes, truva bunlar toprak altında değil miydi? birileri araştırdı ve buldu. almanlar türkiye'deki hititlerle ilgili kazılara niye sponsor oluyor? çünkü hitit diliyle almanca arasında yakın ilişki olduğu biliniyor. adam sahip çıkıyor.

    peki aynı şey türkler için niye yapılmıyor? ortaya çıkacaklardan korkuluyor belki de. toprak altında şehirler, başka uygarlık kalıntıları olmadığını kim söyleyebilir? işte dün altın elbiseli adam yokken türk tarihini 500 lü yıllardan başlatıyorlardı.

    2500 yıl öncesinden gelen bir miras var orada, dil mirası, uygarlık mirası. konuştuğumuz dilin atası orada, yok denen uygarlığımızın, alay edilen kültürümüzün temeli orada. sadece ilgi bekliyor, toprağın altında.
  • yanında gömülü bulunan tabaktaki yazıların türki değil irani bir dilde olduğu, arkeoloji dünyasında genel kabul gören bir hipotezdir. kaldı ki karşılaştırıldığı pazırık halısının da irani bir kültüre ait olduğu da öyledir. "onlar da orta asya göçebeleri türkler de, o halde onlar da türktür" demek, sözkonusu kişinin* mezarının türki bir kültüre ait olduğu bilinen en eski izlerden yaklaşık bin yıl öncesine tarihlenmesinden bağımsız değerlendirilirse safsatadır, birlikte değerlendirilirse nedir onu bilemiyorum.
  • türkiye'deki ilk tanıtımını hasan oraltay yapan arkeolojik keşiftir. devlet gazetesinde o dönemde yazdığı yazıda bozkır kültürü olarak ve barbar olarak aşağılanan asya kültürünün aslında gelişmişliğini gösteren kanıtı olduğunu çünkü ancak gelişmiş kültürlerde altın işlemeciliğinin bukadar gelişmiş olabileceğini söylemiştir
hesabın var mı? giriş yap