36 entry daha
  • ha o değil de, amatör ateist* tehlikesini görmezden gelmeyelim, parmakla göstererek birbirimizi koruyalım. safları sıkaştıralım*.

    çok bilenin suskunlaştığını biliyorum. usta ve uzman olmayıp hep çırak ve amatör kalmak isteyerek o sorunun hakkından geldim. mesleğimde de pratisyen ve az bilerek eyleyenim, bir ekolün sertifikalı uzman uygulayıcısı değil. keza edebiyat: zamanında yanlış mı yaptım diyordum, doğru yapmışım.. zevkim olanı bir dış disiplin içinde almama gerek yok. amatör titrekliği ve merakı içinde hep ilerler hep denerim. hatta edebiyatı uzaktan, kendi kendine öğrenme gibi yaşadım. günümüzün salgın çağı* eğitimini edebiyat için erkenden keşfettim ve yürüdüm gittim. yoksa normalde hocasının gözünde ve ağzında yaşayan bi öğrenciydim. (bkz: ibisile/@ibisile)

    roman bitti mi bitmedi mi sorusuna temel oluşturan "romanın gerçeklik algılaması" sorununu çok dert etmiyor, gerçeği zor bularak aramayı sanatın asli sorun ve işi gibi görüyorum. bir de romancının, sanatçının sınıfı ve aidiyeti sorunu var. sanat, tanımı gereği hangi sınıfça (sınıfta) yaratılırsa yaratılsın aynı anda hem sınıfını savunuyor (kolluyor) hem değilini yani (kendinin ve gösterdiği gerçekliğin) aşılmasını savunuyor, işaret ediyor. içten sanat az veya çok beceriyle kendini ve okurunu/alıcısını özgürlüğe götürüyor, yaklaştırıyor, özgürlüğü anımsatıyor. günümüz sınıflaşmaları, katmanlaşmaları yalın değerlendirme ve kodlamaya izin vermiyor sanki. biz amatörler, hatta özelde bütün ekşi sözlük yazarları acaba burjuva aydın/yarı aydını olmaktan ibaret miyiz, yoksa tartılsak daha beter mi çıkarız? daha iyi olasılıkla, zamanımızın çağıyla yüzleşenleri ve temsilcileri olabilir miyiz? kör noktalarımız ve zeminimiz ne acaba? ben neredeyse sadece, ağırlıklı olarak roman okuruyum. kendim yazarken daha çok ilkel, basit yapılı ve anısal duyarlılıklardan ibaret yazdığımı, kurgusal yazmayı özünde reddetmemekle birlikte, ya beceremediğimi ya yanaşmadığımı görüyorum. şeylerin ve görünenin kenarında, ara sınırlarında, her şeye göz atarak, hiç bir şeyi tam olmadan, ayrıca tam teslim olmayarak yazdığımı veya yazabileceğimi sanıyorum. bilmemenin ama olmakta olana duyarlı olmanın, duyarlıkla yön bulmanın yordamını arıyorum. belki roman ve diğer yazını okurken da aynı durumdayım. öyle yapıyorsam, yeterince dolduktan sonra taşmak, beni isteyebileceğim ve yeğleyebileceğim bir yazma eylemine yaklaştırır belki. (bkz: yazmak/@ibisile)

    ne yapacağımı artık aramıyorum, yapıyorum. bir hayli duraksadım, kendime ve yazısal yeteneklerime ihanet ettim ettim ettim, çok geç artık yazıklanmalarımdan* sonra 10-15 yıldır (belki hazin büyük aşkımdan beri usul usul) toz toz, zerre zerre, söz sözcük, dize ve cümle cümle yazmaya, birikmeye başladım. saygı beslediğim büyüklerin cümlelerini temize çekerek kopya çektim. ama iyi ki eğitim olarak edebiyat okumamışım, zevkimde amatör ve acemi olmak daha iyi. (bkz: hayat felsefesi/@ibisile)

    sevdiği ve yetenekli olduğu şeyin profesyoneli değil de delişmeni, keyfine göre takılanı olmak çok özel bir eyleme-nefes alma* alanı. belki işte veya hayatta tek etik olan, sevmediği işin* şeyin* hakkını vermek, saygıyla katlanmak. sevdiğin veya ustası olduğun şeyden para kazanmak da etik soru işareti sayılabilir*.. gerçi yeteneğimden, sevgimden para* veya ün* yapabilsem etik sorunlarını gayretle yükleneceğimi tahmin edersiniz. (bkz: sevdiği işi yaparak para kazanmak)

    "ama ben yine de bir amatörüm. denebilir ki ben, martin'in yaşadığı şeyi oynuyorum. (...) martin bir kadın üzerinde hüküm vermeye görsün, bana "doğa"nın kendisi, "zorunluluk"un kendisi onun ağzından konuşuyormuş gibi geliyor." milan kundera - smesne lasky

    (ilk giri tarihi: 17.8.2017)

    (bkz: amatör ruh)
    (bkz: profesyonel/@ibisile)
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap