• 6183 sayili kanun. alacaklisi devlet olan alacaklarin tahsilini duzenleyen zalim bir yasadir. bankalar kanununda yapilan bir degisiklikle, tmsf'nin el konulan bankalarin musterilerden alacaklarini bu kanuna gore tahsil etmesine imkan saglanmistir. boylece, misal etibanka kredi borcu olan kisiler hakkında yurtdisina cikis yasagi koymak imkani ortaya cikmistir.
  • çok temel bir kanundur türk devlet mekanizmasının işleyişinde. sorunlu durumlar döner dolaşır bu kanuna gelir.
  • normalde devletin vergi alacağında söz konusu olan zamanaşımı esasında bir hak düşürücü süredir. zamanışımının hak düşürücü süreden farkı ise zamanaşımında bir eksik borç oluşması ve borçlunun isterse borcunu ödeyebilmesidir. amne alacakları kanunu ile devlet buna bir istisna getirmiş, amme alacağının ne kadar mühim birşey olduğunu bize bir kez daha öğretmiştir. ne mutludur mükellef olana.
  • (bkz: aatuhk)
  • kamu (amme) alacaklarının (vergi ve bu tahsili için bu kanuna gönderme yapılan alacaklar) tahsili için, -devlet adına tahsil yetkisi verilmiş- idareye (saymanlıklar, mal müdürlükleri ve vergi idaresi başkanlığı'na bağlı müdürlükler), genel adli hukuka göre düzenlenmiş icra daireleri'ne müraccat etmeden, re'sen hareketle, her türlü idari ve icrai tedbirleri alma yerkisini veren idari usul kanun'dur.
    *
    her türlü idari işlemin "kanuni"liği gereği, böyle bir idari yaptırımla karşılaşmış kişi ve kurumlar, kendilerine karşı yapılan işlemin haksız ve/veya hukuka uygun olmadığını düşündükleri taktirde, yine bu kanunda belirtilen süreler içinde idari yargı (vergi ve idare mahkemeleri ile bölge idare mahkemeleri ve danıştay'a) yerlerine başvurarak; idari işlemin -gerektiğinde- yürütülmesinin durdurulmasını ve iptalini talep edebilirler.
  • gazi üniversitesi maliye bölümünde kamu alacaklarını takip ve tahsil hukuku adıyla ders olarak okutulan kanun. binnur çelik'in aynı adlı bir de kitabı vardır, ders kitabından ziyade akıcı bir roman uslübuyla yazılmış, uygulamalı örneklerle şendirilmiştir ki kendisinin ellerinden öpmek lazım gelir.
  • tmmob yönetim kurulu başkanı mehmet soğancı'dan yasa metninde geçen ancak yasanın özüyle ilgisi olmayan, yabancı uyruklu mühendis ve mimarlara ayrıcalık yaratan kısımla ilgili açıklama:

    “tbmm’nin 27.1.2010’daki oturumunda siyasal iktidarın talebi ile ele alınan ve ‘torba yasa’ olarak nitelendirilen ‘amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun’da değişiklik yapılmasına dair kanun’un 8. maddesine ‘... mesleki hizmetler kapsamında çalışacak yabancılara akademik ve mesleki yeterlilik ile ilgili işlemleri tamamlanıncaya kadar, ilgili mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir yılı geçmemek üzere ön izin verilebilir. mesleki eğitim alanı dışında istihdam edilecek yabancı uyruklu personel için bu kanunda belirtilen görüşler alınmaz. bu kişiler, akademik ve mesleki yeterlilik ile lisans talep ve yeterlilik uygulamasına tabi değildir’ biçiminde bir düzenleme, yasanın adı ile hiçbir ilgisi olmamasına karşın eklenmiştir ve bu ek ne yazık ki yasalaşmıştır.”

    “uluslararası sermaye lehine, fakat ülke mühendis ve mimarları aleyhine bir yasanın kabulünü, bağımsız ve demokratik sosyal hukuk devleti anlayışı ile örtüştürmek olanaklı değildir. mühendis ve mimarların kendi ülkelerinde yabancı konumuna düşürülüp, haksız rekabete teslim edilmesi ve ülkemizin kıt kaynakları ile yetiştirilen insan gücümüzün yok sayılması kabul edilemez.
    kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını denetlemek üzere devlet denetleme kurulu’nu (ddk) harekete geçiren cumhurbaşkanı’ndan haklı istemimiz; bir önceki cumhurbaşkanı tarafından tespit edilen iade gerekçelerini dikkate almasa dahi, ddk raporunda yer alan tespitlere uygun olarak yasanın ilgili maddesini tbmm’ye ivedilikle iade etmesidir. cumhurbaşkanı en azından ddk’nın ‘mühendislik ve mimarlık hizmetinin akademik ve mesleki yeterlilik denetiminden muaf olamayacağı’ tespitine uygun davranmalıdır.”
  • genel kanun niteliğinde olup uyuşmazlıkların çözümü adli yargının görev alanına girmektedir.
  • kamu alacaklarının özel alacaklardan yapısal ve hukuki olarak farklı olması, kamu alacaklarının takip ve tahsilatında özel hukuk ilişkilerinden doğan alacaklardan farklı olarak ayrı bir takip yönteminin oluşmasına yol açmıştır. söz konusu takip yöntemlerine; ihtiyati tahakkuk-ihtiyati haciz, yurtdışına çıkış yasağı, takas, teminat istenmesi, mal bildirimde bulunulması talebi, kamu alacaklarına diğer alacaklılar arasında öncelik tanınması (rüçhan hakkı), ortaklığın feshinin istenmesi ve iptal davası açılması örnek olarak gösterilebilir. köy tüzel kişiliğine ait alacaklar hariç devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait; akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan; vergi, resim, harç, mahkeme masrafları, vergi cezası, para cezası ve ek mali yükümlülükler gibi asli amme alacakları, gecikme zammı, gecikme faizi, tecil faizi, pişmanlık zammı ve haksız çıkma zammı gibi fer’i amme alacakları, devlet hastanelerine yapılan masrafların karşılığını teşkil eden alacaklar ve yüksek öğrenim kredilerinin ödenmeyen kısımlarının tahsili gibi amme hizmetinin tatbikatından doğan alacaklar, zor kullanma, ilan, haciz ve muhafaza giderleri gibi takip masrafları, 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun hükmünce takip olunur. ayrıca diğer kanunlarca 6183 sayılı kanuna göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümleri tatbik olunur. bu alacaklara örnek olarak; karayolu taşıma kanunu gereğince kesilen para cezaları, ssk prim ve diğer alacakları, kabahatler kanunu gereğince kesilen idari para cezaları ve trafik cezaları gösterilebilir. 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun hükümleri gereğince cebren takip şekilleri şu şekilde sıralanmaktadır: 1.teminatın paraya çevrilmesi veya kefilin takibi, 2.menkul malların haczi ve satışı, 3.gayrimenkul malların haczi ve satışı, 4.iflas yoluyla takip ve konkordato. vadesinde ödenmeyen amme alacağı cebren tahsil olunur. cebren tahsil; borcunu zamanında ödemeyen borçludan zor alım yoluyla amme alacağının tahsil edilmesidir. cebren tahsilat safhasına başlanılması için ilk şart; alacağın vadesinde ödenmemesi, ikinci şart; borçluya ödeme emrinin çıkarılmış olmasıdır ve ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük sürenin geçmiş olması gerekir. ödeme emrine tebliğinden itibaren 7 gün içinde; böyle bir borcun olmadığı, borcun kısmen ödendiği veya borcun zamanaşımına uğradığı sebeplerinden ancak birini öne sürerek ödeme emrinin düzenlendiği tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesine itiraz yoluyla başvurulabilir. mahkeme sonucunda haksız çıkma halinde itiraza konu kamu alacağın %10’u tutarında haksız çıkma zammı tahsil edilir. tahakkuk zamanaşımına veya tahsil zamanaşımına uğramış amme alacağı için ödeme emri düzenlenmez. ödeme emri tebliği cebri takibatta başlangıç noktasıdır. ödeme emri tebliğ edilmeden (ilanen tebliğ dahil) borçlu hakkında haciz uygulaması (ihtiyati haciz hariç) ve diğer cebri takibat yollarına başvurulması imkanı yoktur. ödeme emirleri ilgilisine tebliğ edilmelidir. ödeme emrinin ilgilisine tebliğ edilememesi halinde ilanen tebliğ yoluna gidilir. ödeme emrinin tebliğine ilişkin olarak, tüzel kişilere yapılacak ödeme emri tebliğlerinde; 6183 sayılı kanunun 54. ve müteakip maddelerine göre yapılan takip sonucunda amme borçlusunun (tüzel kişi) malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları vuk’nun 10 ve 6183 sayılı kanunun 35 ve mükerrer 35. maddeleri gereğince limited şirketlerde ortak ve müdürlerinin, anonim şirketlerde kanuni temsilcilerinin mal varlığından tahsil cihetine gidilmektedir. tüzel kişilerin borcundan asıl olarak şirket tüzel kişiliğinin sorumlu olması nedeniyle borçlu şirket iflas halinde ise iflas masası ile irtibata geçilerek borcun öncelikle iflas masasından karşılanıp karşılanmayacağı tespit edilecek, iflas masasından karşılanamayacağının tespiti durumunda ise kanuni temsilciler/ortaklar hakkında takibata geçilecektir. mal bildirimi, borçlunun gerek kendisinde, gerekse üçüncü şahıslar elinde bulunan; mallarından, alacaklarından, haklarından. borcuna yetecek miktarın, nev’ini, mahiyetini, vasfını, değerini ve her türlü gelirlerini veya haczi kabil mal veya geliri bulunmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya sözle tahsil dairesine bildirmesidir. kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, 7 günlük müddet içinde borcunu ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde mal bildiriminde bulununcaya kadar, bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek üzere hapsen tazyik olunur. ödeme emrine karşı dava açılan hallerde vergi mahkemesi kararından sonra bildirim mecburiyeti doğacaktır. herhangi bir malvarlığı bulunmayan amme borçlusunun, bu hususu bildirimi de mal bildirimi yerine geçer. mal bildiriminde, malı olmadığını gösteren veyahut borca yetecek kadar mal gösterememiş olan borçlu, sonradan edindiği malları ve gelirlerindeki artışları, edinme ve artma tarihinden itibaren 15 gün içinde tahsil dairesine bildirmeye mecburdur. haciz, borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince saptanan, borçlu ve üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarına tahsil dairesince el konulmasıdır. üçüncü şahsın bu gibi durumlarda borcunu veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim etmesi gerekmektedir. hacizden amaç, borçluya bir ceza vermek değil sadece alacağı tahsil etmektir. haciz tatbikinde, kilitli ve kapalı yerlerin açılması ve her türlü eşyanın gösterilmesi mecburidir. gerekirse bu yerler zorla açtırılır. haczolunan malların zorla alınmasında hal ve durumun gerektirdiği her türlü zora başvurulabilir. haciz bildirileri, amme borçlusunun hak ve alacağının bulunabileceği banka şubelerine doğrudan veya mahalli tahsil daireleri aracılığıyla tebliğ edilerek amme alacağı tahsil edilmektedir. (6183 sayılı kanun, madde 79) haciz işlemine karşı açılacak dava ile ilgili özel bir süre 6183 sayılı kanunda belirtilmemiştir. bu nedenle dava açma süresi bakımından 2577 sayılı idari yargılama usul kanundaki genel esaslar geçerlidir. haczin tatbiki veya gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılması mümkündür. haczedilen her türlü mallar satılarak paraya çevrilir. menkul ve gayrimenkul malların haczi ve satış usulleri 6183 sayılı kanunun ilgili maddelerinde (6183 sayılı kanun, madde 77-99) açıklanmıştır. haczedilen mallar tahsil dairelerince; açık artırma ve peşin bedelle satılır, satış, mutad satış mahallinde yapılır. bir diğer takip yolu amme alacaklarının tahsili için icra ve iflas kanunu hükümleri çerçevesinde amme borçlusunun iflasının istenebilmesidir. iflas yoluyla takip cebren tahsil şekillerinden biridir. iflas yoluna başvurulması için yapılan tüm işlemlere rağmen alacağın tahsil edilememiş olması şarttır. uygulamada iflas yolu ile takibe başvurulması için, bu takibin sonuç verebileceği kanaatine varılmış olması şartı aranmaktadır (6183 sayılı kanun, madde 100). diğer taraftan amme idaresi tarafından iflas talebinde bulunulsa dahi tasdik edilen konkordato amme alacakları için mecburi değildir. (6183 sayılı kanun, madde 101).
  • kan kardeşi 213 sayılı vergi usul kanunu iken pek sevmediği üvey kardeşi 2004 sayılı icra ve iflas kanunudur.
hesabın var mı? giriş yap