• kuyruklu piyanocugillerdendir kendisi.. romantik eğilimlidir; schumann'dı, schubert'ti pek âlâ çalar; böyle hem kötücül (es) baskın, hem nikbin (italik)dalgın gibi.. gerek katil, gerek maktul gibi.. kâh suç kâh ceza gibi..
  • macar piyanist. tuşesinde bir şey var, göz pınarlarıma ağır gelen. romantikleri çalarken öldürücü oluyor, goldberg varyasyonlarını çalarken iştah açıcı. ben, bir garip oğlan, ısrarla aynı şeyi söylemeye devam edeyim, bir tuşesi var ki...
  • bir albumunde "glenn gould'dan sonra cikmis en ozgun bach yorumcusu" ibaresi bulunmakta. agir bir laf. kaldirabiliyor mu emin degilim yine de ozgunlugu suphe goturmez.

    bach yorumlarinda en vurgu yapilmasini umdugum yerleri zart diye gecip alakasiz yerlerde deli gibi ugraslara giren ilginc bir adamdir. farkli dusuneni takdir ediyoruz, andras'i boyle seviyoruz. zira yorumlari herseyi unutup tusesine kaptirinca cok guzel akar.
  • benim gozumde 20. yy.'in son ceyreginde ve 21. yy'in baslarinda klasik cag piyano muzigi yorumculugunda rudolf buchbinder ve alfred brendel'le birlikte en buyuk iki isimden birisidir. brendel'e nazaran cok daha genis bir bach kayit repertuari mevcuttur ancak her ikisi de franz joseph haydn, wolfgang amadeus mozart, ludwig van beethoven ve franz schubert muzikleri konusunda inanilmazdirlar. bu bestecilerin solo piyano ve koncertant yapitlari icin yaptiklari kayitlarin niceligi tartisma goturmeyecek captayken yapitlara getirdikleri yorumlar da yaygin yargiyla ust seviye kabul edilir.

    ve bence en az bunlar kadar onemli olan bir nokta : her ikisi de oldukca entelektuel insanlardir. internette mevcut ustalik siniflarina, kendileriyle yapilan roportajlara, demeclerine ve brendel orneginde kitaplarina bakilacak olursa bu husus daha saglam bir sekilde anlasilacaktir.
  • dün gözlerimizin/kulaklarımızın önünde bach das wohltemperierte klavierin 2. kitabını baştan sona gigantik bir performansla çalan üztad.

    milyarlarca nota, müzik tarihinin belki de en fundamental eseri, zilyonlarca yeni fikir ve andras baba her topa sektirmeden girdi. yeni bir konser salonu, daha önceden çalmadığı bir piyano filan demeden yapmayı düşündüğü herşeyi yaptı. üstünkörü olarak değil bölüm, tek bir ölçü bile geçmedi. hiçbir viraja yavaşlayarak girmedi. hepsinden zıpkın gibi çıkmayı başardı. 48 bölümü neredeyse birbirine bağlayarak çaldı. arada nefesleneyim bile demedi. 2,5 saatlik konser boyunca yaptığı hata sayısı sadece 3 (üç) adet nota oldu (önemli bir değişken değil ama olayın acayipliğini göstermesi açısından dikkate değer. en nihayetinde zibilyon tane diyez bemollü kontrapuntal eserlerden bahsediyoruz) bu sürede tek bir an dahi zor bir işin altından kalktığı izlenimi vermedi. sanki evde takılıyor gibiydi. vaynasını..

    hala bir dinleyici olarak yorum tarzını kendime yakın hissetmiyorum ancak performans açısından kariyerinin doruğundadır. guru'dur bundan böyle.
  • (bkz: #49032519)

    "haydn, mozart, beethoven, schubert - son uc sonatlar" konser dizisini lizbon'da da yapmaktadir. sondan 3. sonatlarin calindigi konsere katilma imkanim oldu. ozellikle schubert piyano sonati no. 19'da calisina sahit olmak gercekten bir deneyim. studyo kaydini dinlerken 'bircok piyanistte tekduze tinlayan finali nasil olup da bu kadar uyarici bir hale getirebilmis?' diye soruyordum kendime, bu sorunun cevabinin canli olarak insaa edilmesine sahit olmak ozel bir deneyimdi.

    mozart'in son uc sonatini bu programlara dahil etmesini ilkten ben de yadirgamistim zira progamdaki diger "son3"lere nazaran, kimileri unlu olsa da *, sonuk kaliyorlar. lakin sonradan dusundum: burada amac klasik cagin bu cok onemli 4 piyano muzigi bestecisinin bu cok onemli formda ortaya cikardigi son uc yapiti bir araya getirmek. haydn beethoven ve schubert'in son3leri cok iyi diye mozart'inkinin de boyle olmasi gerekmiyor. o sadece devrin adami olarak orada bulunuyor. repertuar secimine bu sekilde bakarsaniz sorun kalmiyor. hatta programa farkli bir renk kattigi bile soylenebilir.
  • kendisi dun aksam lizbon'da mozart, haydn, beethoven ve schubert'in son 3 piyano sonatini seslendirdigi 3 konserlik dizisinin sonuncusunda, adi gecen bestecilerin son sonatlarini seslendirdi.

    son sonatlar konser dizisinin ilkine katilmis ve cok zevk almistim. haydn'daki canliligi, mozart'taki zevkli suslemeleri, beethoven'daki abartisiz virtuozitesi ve schubert'teki vurgulari, finali insaa edisini (ve bu sayilanlarin her yapit icin turlu kombinasyonlari) cok begenmistim. bu nitelikleri ilgili yapitlar icin yaptigi studyo kayitlarinda da duyulmaktaydi.

    dunku konserde bunlari duyamadim. bu nitelikler kayitlarinda mevcut, duyacaklarima kendimi hazirlamak uzere gitmeden evvel ilgili yapitlar icin yaptigi kayitlari dinledim. lakin kayitlardaki nitelikler temsile tam olarak yansimadi. schubert sonatinin ilk bolumunde, bolum basligindaki molto ibaresi goz ardi edilmisti. bolumun tekrarini gozetmesini onemli buluyorum. lakin gelismede daha fazlasi, kesinlikle yapilabilirdi. muzikteki sayisiz tekrarli olcu \ cumleyi renklilik yaratacak sekilde degerlendirmek yerine duz calmayi tercih etti.

    gene de ayni sonatin 2. bolumunu super caldi. tusesinin hafifligi, karanlik tonlara yaptigi vurgular ve ifadeli calisi ile birlesince yapitin belki de konserin en guzel ani yaratilmis oldu.

    haydn sonatinin ilk bolumunde temposu bana cok degisken tinladi. haydn'i daha nuktedan calabilirdi (ilginctir, burada esirgedigi nukteler schubert sonatinin 3. bolumunde su yuzune cikti), gene gerek kendisinin gerekse baskalarinin (brendel, brautigam) kayitlarina nazaran daha duzdu. sanirim ritmik ogeleri pek on plana cikarmadigindan da boyle tinliyor olabilir.

    beethoven sonatinin 2. bolumunun 4. cesitlemesinde tizlerde calinan kisimlarda gene super bir tuse ile karsimiza cikti. bolume bakisi dramatikten cok lirikti. (bunu belki programdaki butun yapitlar icin genelleyebilirim)

    muzikle alakali olmayan bir nokta: serinin diger konserlerinde oldugu gibi programdaki en uzun yapiti, ki bu yapit her 3 konserde de schubert'inki olmakta, sona birakti. bu program dahilinde bu secimini dinleyici acisindan baktigimda yorucu buluyorum (bana hava hos). bu sonatla ayni yarida bir de mozart sonatini caldi. yani ikinci yari 1 saat surdu. 'buyuk' yapiti konserin sonuna saklama mantigini cok klise buldugumu da ilave edeyim (bu dusuncem orkestra konserleri icin de gecerli)

    bis olarak bach'in 1. piyano partitasinin 2. menuet'sini caldi.
  • das wohltemperierte klavier kayıtları çok iyi olan piyanist.

    seneler seneler evvel, decca'dan çıkan ilk dwk kayıtlarını epey beğenerek dinlemiştim -hani kapağında, ankara fen lisesi-odtü-stanford kombosu yapıp yardoç olarak göreve başladıktan sonra gazlanmak için hemen tübitak teşvik ödülü verilmişçesine durduğu versiyon.

    aradan yıllar geçti ve geçtiğimiz günlerde 2011 yılında yaptığı yeni dwk kaydını dinleme fırsatım oldu. "hande yener kendini çok geliştirdi" geyiği vardır ya, hah işte, o olay asıl burada geçerli. evvelki kayıt totalde gayet güzel olmasına rağmen, net bir şekilde o performansın üzerine koyabilmeyi başarmış andras. sırf bu açıdan bile yaşayan piyanistler arasında favorilerimden birisi haline geldi. bravo.
  • well tempered clavier ve genel olarak bach hakkındaki görüşleri için şu videoyu izleyebilirsiniz.

    genel olarak, bach yorumlarında gereğinden fazla sustain (sağ) pedal kullanımının kontrpuan yapısı ve berraklığını bozduğundan yakınır, ki bence de haklıdır. daha "duygusal" bir bach izlenimi vermek için pedala abanmamalıyız.

    (edit : yalnız bach hakkında konuştuğu bir video da varmış, almanca, fakat ingilizce altyazı mevcut)
    "çağımızdaki bitmeyen telaş ve gürültü yüzünden, bach bugün var olamazdı"
  • son dönemlerin en başarılı bach yorumcularından olan piyanist. inanılmaz bir hafızası vardır. bach'ın 6 koca french suites'ini ezbere çalarak beni hayrete düşürmüştür. bach'ı, alışılagelmişin aksine daha yumuşak ve romantik yansıtmasını çok başarılı buluyorum. yumuşak dokunuşları ve özellikle bas partileri daha ılıman ve uyumlu çalması ayrı bir lezzet veriyor.
    andras schiff-bach french suites
hesabın var mı? giriş yap