• 1880 - 1934. 1913'te yazdığı petersburg adlı romanıyla halihazırda bir monolith olan rus edebiyatında kendine ayrı bir yer bulmuş romancı, denemeci, şair. petersburg, sonu getirilemeyen projelerden birinin ikinci romanıdır. romanın yazımı sırasında kendini rudolf steiner'e ve haliyle antroposofiye kaptırmış olan bely, erken dönem stalin muzdariplerinden olsa da bir mandelstam gibi mağdur olmamıştır şükür. marshall berman, kallavi bir eser olan all that is solid melts into air'de petersburg'u rus roman geleneği içine öyle bir dahil etmiştir ki hep böyle okusak diyorum ara ara.
  • bely, st. petersburg sehrinin cografi ve sosyal ozelliklerini petersburg romaninin icerigiyle akil almaz bir sekilde yogurmustur.
    1905 devriminin sehirde yarattigi politik, kulturel ve sosyal dalgalanmayi enfes bicimde anlatmistir.
  • simgecilik ekolünün iyi bir üyesidir. romanları; bilim, din, şiir, matematik, felsefe, müzik, fizik ve estetiğin karışımıdır.
  • suyu çekilmiş bir kaynak gibi
    uçuşuyor zaman zorlu geleceğe
    yorucu bir düş sanki
    dünyaya dair ne varsa

    a. b
  • gerçek adı boris nikolayeviç bugayev'dir, yirminci yüzyılın başlarında çıktığı uzun bir akdeniz yolculuğunun sonunda intanbula da uğrayan bu önemli ozanın.
  • rüzgardır yolda süpüren
    ölmüş çiçeği.
    sevmiyorsun, unuttun sen
    işte her şeyi.
  • yapı kredi yayınlarından çıkan gümüş güvercin (serebryanıy golub), glossolalia ve senfoniler (çetire simfonii) isimli eserleri onu az bilinen muazzam yazarlar/şairler kategorisine sokmaktadır. ki burada dahi hakkında pek az entry mevcuttur. (everest yayınları, petersburg isimli eserinin türkçesini artık basmıyor.)
    ve özellikle gümüş güvercin; dilin canlılığı, renkliliği, anlatımı, karakterleri ile kusursuza yakındır.

    tıpkı kendisinden sonra gelen diğer tüm rus yazarlar gibi, onun üzerinde de nikolay vasilyeviç gogol'un etkisi büyüktür. romanın köylerinden birinin adı ''gugolevo'' dur mesela; gogol'dan esinlendiği çok açıktır. hatta ölü canlar'ın kahramanı pavel ivanoviç, namı diğer çiçikov da romanını kısa bir süreliğine ziyaret eder.

    kahramanlar tıpkı gogol'da olduğu gibi normal hayatta pek karşılaşacağımız tipler değildir. gerçek hayatta benzerleri vardır ancak ölçülü bir şekilde biraz abartılmışlardır. ve birbirleri ile olan diyalogları nefis olduğu gibi, içlerinde sayısız aforizma barındırmaktadır.

    ''bütün insanların asalaklara ve kölelere ayrıldıklarını söylemeliyim size. asalaklar da büyücülere yahut sihirbazlara, katillere ve sürpüntülere ayrılırlar. tanrıyı icat edenler büyücülerdir ve bu icatla zorla para elde ederler; katiller tüm dünyanın savaşan sınıfıdır. sürpüntüler ise sadece kendi aralarında ayrılırlar; başka bir deyişle varlıklı insanlara, bilim küstahlarına, yani profesörlere, avukatlara, doktorlara, serbest meslek sahiplerine ve estetik sürpüntülere. bunun sonuncusu ise şairler, yazarlar, ressamlar ve fahişelerdir..''

    ancak en çok dikkatimi çeken şey, onun mavi renge olan düşkünlüğüdür.
    onun türkçeye çevrilen eserlerinde, çevirmenler birbirinden farklı olsa da esas kahraman mavi renktir.
    gökyüzü ve deniz doğal olarak mavidir ancak günler ve hayaller de mavidir; uçurumlar, sabahlar, akşamlar. onun beyaz rengi dahi genellikle maviye çalar. etekler mavi, yelekler mavi, gözler mavi, nefesler mavidir.

    okuyun, okutturun.

    son olarak, onun senfoniler ile gümüş güvercin isimli eserlerini kusursuz bir şekilde türkçeleştiren kayhan yükseler'e teşekkür etmek de boynumuzun borcudur.
hesabın var mı? giriş yap