• demre kent merkezinden nehir boyunca uzanan asfalt yolu 5 km. kadar izledikten sonra deniz kenarındaki çayağzı yani andriake mevkiine ulaşılır. çayağzı, yörenin en güzel plajı ve kekova turu yapacak teknelerin barınak yeri olmasının yanında myra'nın akdeniz'e açılan kapısı andriake'ye de ev sahipliği yapar. likya'nın en önemli limanlarından biri olan andriake'de günümüz kalıntıları, bugün bataklık ve sazlık olan antik limanın iki yanında yer alır. genellikle roma ve bizans dönemi kalıntıları arasında hadrian döneminde yapılmış tahıl ambarı bölgenin ayakta kalmış ve en anıtsal yapı olma özelliğini korumaktadır.
  • andriake bir kent değil, myra'nın liman mahallesi. liman merkezindeki kamu yapılarının neredeyse tamamı (granarium, agora, plakoma, liman tesisleri, onurlandırma anıtları, hamam, kiliseler, sinagog, işlikler, v.s.) kazılmış ve restore edilmiş. hububat deposu olan granarium'un likya uygarlıkları müzesi olduğu andriake 2016'dan itibaren ziyarete açılmış.
  • myra'nın liman mahallesidir.çok güzel bir müzesi var kimsenin haberi yok.girişte geziye antik kent ile başlıyorsunuz.sonunda sizi muhteşem bir müze karşılıyor.daha sonra elektrikli araçlarla sizi girişe bırakıyorlar.özellikle kentteki binlerce yıllık agoranın altındaki sarnıca girmenizi tavsiye ederim çok etkileyici.kıyıdaki gemi re-prodüksiyonu sizi o günlere götürüyor.eğer demre civarına giderseniz likya uygarlıkları müzesi tabelasını gördüğünüzde bir ziyaret etmenizi tavsiye ederim keyifli bir 2 saat geçirirsiniz.
  • antalya ilinin demre ilçesine 5 km mesafedeki antik likya kenti.

    antik bölgeleri konuşurken konu likya ise, roma'nın çok önemli hububat/tahıl deposu konumunda bir medeniyetten bahsediyor olduğumuzu da bilmeliyiz. tahıl ambarının ingilizcesi granary, latincesi de granarium. hatta bir ek bilgi daha vereyim: avrupa'da mısıra grano turco diyorlar- türk tahılı-. biz mısırlılara atfetmişiz mısır, avrupalılar da bize.

    likya birliğinin üç önemli limanı var ve bunlar patara, phaselis ve andriake. patara malum, likya birliği'nin başkenti. bu yıl, kültür ve turizm bakanlığı tarafından patara yılı ilan edildi ve muhtemelen bilinirliği önümüzdeki yıla kadar oldukça artacak. dikkatimi çekti ki phaselis de andriake'ye göre bir tık daha fazla biliniyor. öyle sanıyorum ki lokasyonundan ve deniz kenarı bir yer olmasından dolayı. andriake ise birçok kişinin haberdar olmadığı bir yer. o ne öyle ya mandrake gibi diyeni bile duydum.

    andriake antik kenti'nin içerisindeki 2. yüzyıldan kalma yedi odalı büyük granarium likya uygarlıkları müzesi adı altında 2016'da müzeye dönüştürülmüş. bana kalırsa çok da güzel olmuş, çok güzel bir müze olmuş.

    unutmadan belirteyim, andriake ve myra antik kentleri arası sadece 5-6 km. myra, noel baba olarak da bilinen santa claus / aziz nikolas 'ın 4. yüzyılın başlarında başpiskoposluğunu yaptığı ve bu sebepten, ruslar tarafından çok sevilen bir destinasyon. aziz nikolas, rusya devletinin babası/koruyucusu olarak görülen aşırı önemli bir azizdir. ki, onun başpisikopozluğu döneminde myra, likya birliği'nin dini başkentiydi.
  • roma imparatorluğu döneminde likya ve pamfilya eyaleti* olarak bilinen günümüzde antalya körfezi'nin batısı, kuzeyi ve kısmen kuzey doğusunu kaplayan bölgenin en önemli kentlerinden birisi olan ve hatta m.s. 2'nci asırdan doğu roma imparatorluğu'nun bölgedeki mutlak hakimiyetini kaybettiği 11'inci asra kadar da nisbî olarak önemini koruyan myra'nın liman mahallesi.

    günümüzde andriake'yi, imparator hadrianus döneminde inşa edilmiş olan ve asırlarca bölgenin en mühim tahıl ambarlarından birisi olagelmiş yapının* dönüştürülmüş olduğu muhteşem likya uygarlıklar müzesi'ni içerisinde barındıran antik kent olarak biliyoruz. müzenin de gerçekten harikulade bir içeriğe sahip olduğunu belirtmek isterim. kesinlikle ülkemizdeki en kapsamlı ve doyurucu müzelerden olup aşağı yukarı bir buçuk kilometre boyunca kentte muhtemelen m.s. ikinci asır ile yedinci asır arasında inşa edilmiş olan bir dizi yapının arasından geçerek ulaşılıyor olması da kelimenin tam manasıyla insanın geçmişe yolculuk yapmasına olanak veriyor.

    neler yok ki bu yapıların arasında? kuvvetle muhtemel kentin yoğun tüccar nüfusuna hizmet eden ve önce pagan tanrılar için inşa edilip sonraları kiliseye dönüştürüldüğü anlaşılan kilise yıkıntıları, biri kent eşrafına diğeri de muhtemelen kente uğrayan tüccar, trierarkhos* ve diğer ziyaretçilere hizmet etmiş olan biri büyük biri küçük iki hamam, artık toprakla dolmuş olsa da eskiden limanın bulunduğu noktanın yakınlarındaki gıda silosu olarak kullanıldığı anlaşılan kesme taş kullanılarak örülmüş kare planlı yapılar, ana kente* kilometrelerce mesafedeki bir liman mahallesi için beklenmedik ölçüde büyük ve geniş bir alana kurulmuş agora, agoranın içerisinde bulunan ve sonradan eklenmiş birkaç tahta basamak ve güçlendirici tahta yapı haricinde neredeyse tamamen inşa edildiği haliyle duran yer altı sarnıcı ve en nihayetinde de içerisindekilerin mi yoksa on dokuz asırdır neredeyse tamamının ayakta kalmış olmasının mı daha etkileyici olduğuna karar vermekte zorlandığım granarium ya da yeni haliyle müze binası bir buçuk kilometre boyunca size eşlik ediyor.

    müzenin ilerisinde kalan ve henüz ziyarete açık olmayan görece küçük kısımda ise hâlen kazı, tarihleme ve onarım çalışmaları sürüyor. bu arada, kentte yapılan kazılarda menorah işlemeli kil ve taştan imal edilmiş sanat eserlerinin bulunmuş olması ve aslında tahıl ambarı olan müzeden silolara ve limanın kuzey cephesine doğru ilerlediğinizde karşınıza çıkıveren ve m.s. 3'üncü asra tarihlenmiş görece bir hayli büyük bir sinagog'un kalıntılarının yer alıyor olması da kesin olarak andriake'de ve hatta belki de myra ve likya genelinde ciddi bir musevî nüfusun yaşadığına işaret etmektedir. roma imparatorluğu bünyesinde gerek hispania'dan suriye'ye pek çok bölgede aktif olduğunu bildiğimiz yahudi tüccarların sayısının çok olması gerekse imparator hadrianus döneminde yahudiye'de çıkan bar kokhba isyanı'nın son derece kanlı ve sert bir şekilde bastırılmasını takiben yahudiler'in imparatorluğun dört bir yanına sürgün edilmesi gibi etmenler dikkate alındığında, bu durum pek de şaşırtıcı değildir. ancak yine de bir hayli ilgi çekicidir.

    gidiniz, görünüz ve tarihi iliklerinize kadar hissediniz efendiler!
  • demre'de bulunan, likyalılar'a âit muhteşem bir liman, myra'nın denize açılan kapısı, türkçesi çayağzı. likya uygarlıkları müzesi olsun, myra antik kenti olsun, andriake antik kenti olsun hayran kalmamak elde değil.

    2000 yıl önce likyalılar'ın hayat sürdüğü demre, şu anki demre'den kat ve kat daha üstünmüş.
  • eski anadoluda lykia bölgesinde br şehir. kaoıntıları dümre dağı yaylasının doğu köşesinde olan andriake, myra şehrinin limanıydı. myra'da halkın augustus, karısı livia, agrippa, drusu, tiberius, germanicus ve titus şerefine diktği yazıtlar bulundur. civarda da hadrianus'un yaptırdığı yedi kısımlı buğday ambarı yer alır.
  • myra'nın liman kentidir. antalya 'nın demre ilçesindedir.
    bu kentteki horrea'nın sadece çatısı onarılarak likya uygarlıkları müzesi yapılmıştır. etrafı bataklık olduğu için sivrisinekleri maalesef çoktur. bu yüzden buralara gelecek olursanız sinek kovucu alın. ayrıca bu antik kentin içinde sinagog bulunmaktadır. yine burada likya bölgesindeki en büyük sarnıçlardan biri bulunmaktadır. belki de en büyüğüdür. görsel

    birkaç km güneyinde sülüklü plajı bulunmaktadır.
    görsel
hesabın var mı? giriş yap