• (bkz: angllar)
  • çıkması için gün sayılan the strokes albümü.

    under cover of darkness güzel olmuş gerçekten, böyle bir eskiye dönüş yaşadım ama nedense you're so right daha bir beğendim. 3 vakte kadar favori şarkım olmasını bekliyorum.

    albümün kalanını bekliyoruz.
  • (bkz: #22542812)
  • gün itibariyle nete sızmış olan the strokes albümü. bombastik tınlıyor.
  • albüm çok büyük hayal kırıklığı gözümde. zaten 2010-2011'i birlikte ele aldığımızda bir nevi hayal kırıklıklarının yılı oldu. en beklenen albümler hayal kırıklığı sınıfında yerlerini aldı. the strokes da pek farklı bir kulvarda değil, maalesef. editors'ün tamamen elektroniğe kaymasına sevinenler olmuştur illa ki. lâkin, yapabildikleri uç noktanın the back room olarak kalacağı gerçeği içime bir hüzün olarak çöküyor. an end has a start dahi çıktığı dönemde the back room ile kıyaslanarak kötü etiketlerine maruz kalmıştı, ama an end has a start'ı in this light and on this evening'in saf elektronik havasıyla kıyasladığımızda -bunu "daha derin sulara yelken açmak" olarak değil de, progresiflik peşinde koşarken tökezlemek olarak nitelemek daha uygun gibi görünüyor aslen- an end has a start dahi üst seviye bir albüm olarak su yüzüne yansıyordu. bir şekilde beklentileri yükselten bir grup olarak (yükseltmeyen bir grup örneği olarak (bkz: the vaccines), alakalı olarak (bkz: what did you expect from vaccines/#22543286) editors'den beklentiler yüksekti. amma ve lakin, kendilerinin imza attığı albüm pek bir kendilerine yakışmayan kulvardaydı.

    yine aynı mantık çizgisini takip edersek, interpol karşımıza çıkıyor. turn on the bright lights'ın çok farklı kesimlerden olumlu notlar ve incelemeler aldığını biliyoruz. son on yılın en iyi albümleri arasında hakederek yerini bulmuştu. mevzu bahis albümün müzikal çeşitliliği, anlamsal derinliliği, lirik yazımı ve kendi içindeki atmosferik etkisi tartışılamazdı ve mükemmel bir debut çıkararak kendilerinin önüne en büyük engeli attılar. kendilerinin albümlere sığmayan bonus parçaları ve official olmayan bootleg'leri de grubu muadillerinden üst bir noktaya koydu. tabii bu beklentilerin doğrultusunda 2004 ylında antics'i piyasaya sürdüler. turn on the bright lights'ın bir bütünlük içindeki güzelliği, antics'in içinde bulunmuyordu. bu da gayet açık şekilde görünen bir gerçekti. our love to admire'da grup sound değişimine gitti ve bunu kotardılar. ama bu sound değişiminin kotarılması albümü iyi sınıflandırmasına sokmuyordu. editors'ün elektroniğe geçmesindeki kusurlu kısımlar, interpol'ün our love to admire'a geçmesinde ortaya çıkmıştı. (anlatımımda bir anakronizm sezdim, o yüzden açıklama gereği duydum; our love to admire, in this light and on this evening'den önce çıktı) interpol'ün our love to admire'dan self-titled'a geçişinde en büyük düşüşü yaşadı. albüm en iyi ihtimalle boştu. (hala try it on gibi bir parçayı albümün bütününden tenzih ediyorum.)

    şimdi, the strokes albümünü çıkardı ve yukarıda bahsettiğim sendromun aynısına maruz kaldılar. sound'larında çok geniş çapta elektroniğe yer vermişler ve bu grubun halihazırdaki durumuna (bu albümün öncesine işaret ediyor bu durum) gayet ters düşüyor. hatta, bu albüm dahilinde denilebilir ki gayet kulak tırmalıyor. elektroniğin geleceğin müziği olduğu yapılan her albüm ile ve müzik dünyasının gidişatından ortaya konulabiliyor. fakat bunu kotarmanın kolay bir iş olmadığını bu tür albümlerde görüyoruz. kendini tekrar eden (minimalist değil, sadece kendini tekrar eden) elektronik gidişhatsızlık ve sıkıcılık daha albüm bitmeden kendini ortaya koyuyor. julian casablancas'ın vokali dahi albümü kurtarıyor gibi görünmüyor. tam bir elektroniğe geçiş söz konusu değil, fakat bu kısmî geçiş dahi gayet sırıtıyor.

    albümün olduğunu söyleyemeyeceğim, kendi adıma. gerçekten çaba gösterilmiş olabilir ve the strokes'un isminden kurtaracak olabilir, ama eleştirinin kişisellik boyutunun eleştirinin ne denli büyük bir boyutunu kapladığını göz önünde bulundurursak, "bence", bu albüm olmamış.
  • bir the strokes albümünden bekleyebileceğiniz her şeyi içeriyor albüm. tek kelimeyle muazzam olmuş. dinleyeni üzmez.
  • şayet beğenmediyseniz, "nick valensi'nin içine sinmeyen the strokes albümü benim içime mi sinecek?" tarafına geçebilirsiniz. inanılmaz iyi hissediyor insan.
  • uzun dinlemelerim sonucunda machu picchu çok iyi şarkı diyorum ama yanına ikinci bir şarkıyı koyamıyorum, biraz çıkış parçaları under cover of darkness belki biraz da taken for a fool, first impressions of the earth'ten örnek vermek gerekirse heart in a cage tarzı bir tane şarkı yokken, albümün tamamına yakını razorblade gibi olmuş.

    yine de bu albümleri ülkemize konser için gelmelerini sağlayacaksa o da güzel olur.
  • taze taze çıkan the strokes albümüdür.
hesabın var mı? giriş yap