• bir çok örneğinde çocuklardan daha çok büyüklere hitap eden film türü. öyle espriler kullanılıyor ki, onu bir çocuğun kavraması neredeyse imkansız, bazen büyükler bile geç anlıyor. işte bu yüzden bu filmlerin ruhu çocuk kalmış büyükler için yapılmış olduğunu düşünüyorum.
  • akla hemen miyazaki'yi düşürür. bir de atesboceklerinin mezarı gibi ağlatan örnekleri vardır ki kesinlikle çocuklar için yapılmamıştır.
  • (bkz: #20825264)
  • buraya belki bir kaç insan iyi bir animasyon izleyicisidir de küçük öneriler, tatlı hikayeler bırakmıştır diye girdim ama bir hiç buldum.
    o yüzden iyi bir izleyicisi olduğum bu film türünde tatlı bir kaç öneri bırakacağım öyle çok bilindik olanlarından ,her ilkokul çocuğunun çantasında gördüklerimizden, bağımsız ve unutulan öneriler.
    bu sebepten yazımın adını “az bilinen efsane animasyon filmleri” koydum :

    -spirit: stallion of the cimarron : bizim buralarda özgür ruh diye çevirdiler kendilerini.

    bir atın özgürlük duygusunu bizzat atın ağzından dinlediğimiz inanılmaz başarılı bir animasyon filmidir kendisi. süreci amerikadaki beyaz adamların, yerlileri ehlileştirmesine göndermelerle işlemiş ve alt metin olarak bunu vermeye çalışan, bol duygusal anlar yaşatan filmdir. her izlememde ağlıyorum. 23 yaşındayım :(

    -atlantis: the lost empire: kendisi yine aynı şekilde atlantis kayıp imparatorluk olarak çevrildi. bana kalırsa bunu altyazılı izlemek çok daha güzel olur.

    mükemmel bir bilimkurgu ve efsane birleşimi hikaye. her an heyecanlanıyorsunuz. kayıp kıta mu olarak bildiğimiz ardında mükemmel gizemler barındıran efsanenin sinemaya en güzel aktarılmış örneğidir kendisi fikrimce. bu konuda bundan daha iyi film bile yapılmadı.

    -quest for camelot: sihirli kılıç: camelot’u arayış olarak çevrilen muadillerine oranla daha kısa olan ve neredeyse hiç bilinmeyen bol müzikli film. bildiğimiz kral arthur hikayesinden biraz daha farklı açıkçası çünkü bu sefer iki başlı bir ejderha bir kız ve kör bir çocuğun kahramanlıklarını izliyoruz.

    -mulan : aslında bu o kadar da bilinmeyen bir çizgi film değil ama içimizde hala izlemeyenler var. kesinlikle disneyin en güzel prenses hikayelerinden biri. hem dublajı hem orjinali mükemmel kalitede bana kalırsa. filmin ikincisi de yapıldı o daha az duyuldu maalesef ki. müziklerden, kostüm çizimlerine çin tarihine ait güzel bir kurgu. içimdeki kahraman olma askere gitme güdüsünü tetikleyen film. kızları da alın lan askere
    en sevdiğim müzikli sahnesi şu

    -anastasia: yine öyle çok bilinmeyen bir prenses ama disneyin prensesi değil kendisi. müzikal açıdan çok başarılı filmlerden. rusyanın kraliyet ailesi saraydan kaçarken kaybettikleri prenseslerini aramaktadırlar; fakat prenses hafızasını kaybetmiş ve bir sokak çocuğu olarak büyümüştür. olaylar gelişir. aşk filmi izlemek isteyenlere tavsiye edilir

    -arthur christmas: hediye operasyonu olarak çevrilmiş. kendisi benim favori kar yağarken izlemelik filmim. tam bir mutlu noeller filmi. arthur noel babanın varisidir ve christmas ailesi kutuplarda yaşayan noeli bizim için organize eden bir ailedir.

    -the polar express: bu zamanında hareket yakalama tekniği de dediğimiz dijital yöntemlerle hazırlanan ilk filmlerden. tom hanksi çok net tanıyacaksınız filmi izlerken zaten ve yine çok güzel bir kış filmi :) aynı yöntemle yapılan bir film daha var o da şu :

    -a christmas carol: bu da bir animasyon olmasına rağmen bizzat jim carrey i izlediğimiz inanılmaz gerilimli, hareketli bir o kadar güzel film. geçmişin, şu anın ve geleceğin ruhlarıyla yüzleşmesini gördüğümüz bir adam ve noel arifesi.

    -the emperor's new groove: şaşkın imparator. gerçekten izlediğim en komik animasyonlardan biriydi. kibiri yüzünden bir gün aniden lamaya dönüşen bir imparatorun aşağıladığı bir köylüye muhtaç kalmasını anlatıyor. oldukça ironik ve güzel :) öğrendiğime göre bir iki senedir çizgi dizisi yapılmaya başlanmış bir de

    -a bug's life: yine favorilerimden biri ve nedense kenarda köşede kaldı çok izlenmedi. açıkçası karınca z filminden çok daha başarılı ve daha kapsamlı bir böcek filmi. böcekleri sevmeyenler bile sevecekler (evet sana söylüyorum)

    -dinosaur: tam olarak dinozor. kendisi izlediğim en güzel animasyon filmlerinde biri. meteor çarpmasından tutun da, su sorunları, göç problemleri ve farklı türler arasındaki arkadaşlıklar. hepsi bir filmde. ayrıca kendisi beni sinemada deli gibi ağlatan babamı şoka uğratan film.

    -the jungle book 2: orman çocuğu 2. mowgli’nin hikayesini hepimiz biliyoruz. peki devamını? bu film de öyle kenarda köşede unutuldu ama kendisi orman çocuğunun köyl hayatına adapte olamayıp bütün çocuklara orman sevgisini aşılama çabasını anlatıyor.

    -brother bear: ayı kardeş. tamamen gereksizce bir ayıyı öldüren avcının büyülü şekilde ayıya dönüşmesi ve hayatı onun gözünden yaşamasını anlatan çok güzel bir hikaye. her gereksiz ölüm dağıtan canlının yaşamasını dilediğim bir deneyim. filmin 2.si de yapıldı bu arada.

    -meet the robinsons: robinsonlar. ultra başarılı teknolojik bir aile ve zamanda yolculuk temalarını çok güzel harmanlamış bizi mükemmel şekilde şaşırtıp mutlu eden film. kendisini sindire sindire izleyin çünkü değme bilim kurgulara taş çıkartır.

    -the road to el dorado : el dorado yolu. bir at sırtında iki adamın yine dünyalar ve zaman arasında yolculuğuyla ilgili tam olarak hayallerimi yansıtan animasyon filmi. kıyıda köşede unutulması kabul edilemez çünkü mükemmel.

    -genel olarak anime izlemeyen bir insanım ama bir tanesi var ki eklemeden geçemeyeceğim. herhangi bir çocuğu bırakın yetişkinlerin bile anlamakta zorlandığı bazı söylentilere göre nolan'ın inception için filmden fikir aldığı : paprika

    naçizane önerilerim bu kadarcık şimdilik :)

    yazının buradan sonraki kısmında güzel bir yazar arkadaşın hatırlattığı unuttuğum için üzüldüğüm filmlerle devam ettireceğim :) :

    -corpse bride : ölü gelin. orjinal dilinde izlemenizi öneriyorum zira bu film animasyon olmasa bu gelin olsa olsa helena bonham carter olurdu diyeceğiniz için en azından sesiyle bu lezzeti tadabilirsiniz. her karanlık ruhu çocuk ama karanlık ergenin favori filmleri arasında olduğuna eminim kendisinin :)

    -the nightmare before christmas: noel gecesi kabusu. açıkçası jacki tanımayan ölsün bence. ama bunun unutulduğu fikrine katılıyorum. eski olmasından mıdır nedendir bilinmez. hepiniz hazır yılın bu zamanları da gelmişken bi izleyiverin derim ben. ve karanlık bir çizgi film olduğu için ölü gelin gibi bu da tim burton imzası taşımakta.

    -treasure planet : define gezegeni. beni allah kahretsin cidden en sevdiğim filmlerden birini ilk seferde yazmayı unuttuğuma inanamıyorum :( bu film robert louisstevenson'un (bkz: robert louis stevenson) hepimizin ilkokulda tanıştığı kitabı olan define adasının muhteşem bir uyarlamasıdır. çünkü hikaye bir adadan gezegene çevrilmiş ve bilim kurgu tadında yine değme bilim kurgulara taş çıkartacak güzelliktedir.

    -open season: çılgın dostlar. bu çeviri ismi ilk defa bir filme orjinal adından daha çok yakıştırdığım bir isim açıkçası. av mevsiminin başlamasına üç gün kala bir grup çılgını izliyoruz ve size gülme garantisi veriyorum.

    -over the hedge : orman çetesi. rakunlara karşı zaafım var ve sebebi bucfilmdir arkadaşlar. ayrıca orjinal dilini izleyin çünkü hayat verenler filme aşırı yakışan isimler. mesela bruce wills amca var.

    -shark tale: köpekbalığı hikayesi. yine unuttuğum için utandığım filmlerden biri daha.
    köpekbalıklarının en havalılar olduğu bir denizaltı kast sistemini bol kahkaha ile izliyorsunuz. artık kötü kalpli olmak istemeyen bohem bir köpekbalığı hepimize içinde yaşadığımız dünya hakkında umut verebilir :)

    -robots: robotlar. bu film beni her nedense etkilemişti. robotlar hakkında ne bulsam izlemeye bununla başladım ben. ayrıca yapılan en başarılı bilim kurgu fikirlerinden biridir. bol miktarda gönderme içerir. karakterlerin neredeyse hepsi başka büyük karakterleri işaret eden güzel metaforlar ve inanılmaz başarılı müzikleri var. kaçırmayın derim bu filmi hala izlemediyseniz yazık

    -monsters vs. aliens: canavarlar uzaylılara karşı.arkadaşlar benim hayattaki e büyük hayalim canavarların özellikle animasyondakiler kadar güzel tasarlanan canavarların gerçek olması ya da benim çizgi bir karakter olup yanlarına gitmem. o yüzden bu filmi izlemek zorundasınız çünkü çok güzel. filmde hem canavar var hem uzaylı. hangisi daha garip diye düşünmeden edemiyor insan

    -big hero 6: 6 süper kahraman. film gerçekten teknolojinin über ilerlediği zamanlar üzerine kurulu yine ve kalplerimizi ısıtıyor. sonunda ağladım itiraf ediyorum

    -bee movie: ya dostluğun dili, dini,ırkı olmadığı gibi türü de yoktur arkadaşlar. dahası aşkın da * izlerken keyif alınacak bir böcek filmi daha açıkçası

    -bolt: boltu bence john travoltanın sesinden orjinal olarak izleyin. hepiniz bu tatlı alman çoban köpeği için yüreği burkulacak. kendisi süper güçleri olduğu zanneden bir tv yüzüyken bir gün aniden gerçek hayatla yüzleşecektir

    -flushed away: fareler şehri. daha sonraları farelerin dünyası üzerine ratatouille gibi başka örnekler de izledik ama bu filmin yeri tarzı daha farklı olduğundan sevilesi kendisi

    -the lego movie: lego filmi. neden öyle çok da duyulmadığını anlamadığım film açıkçası. bana sorarsanız esprilerin ve göndermelerin, eleştirilerin aşırı güzel ve ince olduğu çok güzel bi filmdi. lego seven benim gibi insanları iki kat mutlu edecektir
  • pixar arkadaşlar.

    (bkz: https://www.youtube.com/results?search_query=pixar)

    buy'run.
    pişman olmayacaksınız.
  • günümüzün boş ve anlamsız filmlerinin yanında hayatta sürekli sıkıntılar ile karşılaşan insanları saf, temiz ve eğlenceli dünyalara götüren filmlerdir. (emperor's new groove, miyazaki japon animeleri, baby boss, storks ve zootopia vb.)
  • müthiş bir dünya yaratıyorlar animasyon filmlerinde.hep içinde olmak istiyorum o dünyanın. müthiş haz alıyorum animasyon filmlerinden.

    cap canlı, renkli, hayvanların konuştuğu tatlı karakterler, espiriler vs resmen cennet ya. en sevdiğim film türü.
  • sektorde calisanlarla baglantiya gecmek istedigim film tarzi.
  • 1982 yapımı, star trek ıı - the wrath of khan'daki "genesis effect" kısmı, bir film içerisindeki ilk bilgisayar destekli sahnedir. 1983'te, the road to point reyes resmi ise bilgisayar destekli oluşturulan ilk tam film boyutundaki resimdir. 1984 yapımı the adventures of andré & wally b ise dünya'nın ilk kompleks karakter tasarımı, doku efektleri ve motion blur kullanılmış filmdir. 1985 yapımı young sherlock holmes'te, renkli camdan şovalye bilgisayar ile yapılmıştır. 1986'da ise pixar'ın çektiği, dünya'nın ilk tam 3 boyutlu filmi “luxo jr.” oscar'a aday gösterilmiştir.

    siggraph
  • popüler olan amerikan yapımlarını kastederek diyebilirim ki siktirboktan film türüdür. tornadan çıkmış gibi birbirinin aynısı, recep ivedikten hallice amerikan esprilerinin döndüğü, hayvanların veya fantastik yaratıklarının amerikan redneck'i ağzıyla konuşturulduğu hiç bir sahnesinin komik olmadığı bir garip filmler silsilesidir. ice age'miş de otel transilvanya'ymış da boktu küsürdü. bu kadar aptalca birşeye de katıla katıla göbeğiyle gülen ergen beyinli izleyici kitlesi yüzünden de epey para yapıyorlar.
hesabın var mı? giriş yap