• çocukluğunu ankara'da geçirmek. pek güzeldir bu durum. ankara'nın kravatlı ciddi hali çocuklarına bulaşmaz pek. bol sinemalı, simitli, oyunlu, botanik parklı *, kuğulu parklı keyifli bir çocukluk anısıdır ankara.

    (bkz: ankara'da aşık olmak)

    sonradan gidip doğduğun evi, o sokakları, ilk mektebini, kızakla kaydığın ilk yokuşu, komşularının artık yaşlanan yüzlerini görmek çok duygulandırıyor insanı. geçen hafta yaşadım bunları, yıllar sonra o mahalleyi yeniden görmek çok tuhaftı...
  • cocuklugun gectigi ankaraya gidince ruhen genclesmek, tekrar cocuk olmak demektir. hoplar, zıplar, hatta isterseniz abartıp " bügghhgaaaa ıstemıyoorummm yaaa" diye kendinizi yerden yere atabılırsınız.
  • (ara: yazık)
  • kışın kardan adamı süslemek için evden atkı, havuç, şapka bulmak ve arkadaşın kızağına binip,anneden gizli yokuştan kaymayı hatırlatır.
  • karla oynamak demektir.
  • benim zamanımda okul çıkışında hava kirliliğinden nefes alamayıp ölmek demekti.
  • şehrin göbeğinde ceviz ağaçlarına tırmanıp, yaş ceviz kabuklarını dudaklarımıza sürterek boyamak demekti. pencereden yarı beline kadar sarkıp bizi eve çağıran annelerimizin öfkesini dindirmek için, iğdelerin, ıhlamurların çiçeklerini koparıp, kırdığımız dallar için yine annemize şikayet edilmek demekti. büyüdüğümüzü ilan etmek için servis aracına binmeyip, macaristan'dan ithal edilmiş ilk körüklü otobüslerin arkasında son durağa kadar gitmek demekti.

    her yaz temcit pilavı gibi sürülen "gençlik filmlerini, "korku filmlerini" akün'de seyretmek demekti. ankara'da çocuk olmak tornet ile pazar torbalarını taşımak demekti. kar tatilleri demekti. iki katlı bahçeli evler arasında yaşamak, ulus'a akman bozası içmeye gitmek demekti.

    deli gibi eski gazeteleri toplayıp, onlardan yapılacak kağıtlara basılan mavi kaplı çocuk kitaplarını beklemek demekti.
  • seodan oyuncak almak demekti
  • seğmenler parkında köpekleri sevmek,sonbaharda tunalıda dondurma yemek demekti..
hesabın var mı? giriş yap