*

  • ankarayı sevmekten farklı değildir. ankaraankara yapan en önemli unsurdur ankaranın insanı. uygardır, anlayışlıdır, kibardır, üç kağıtçı değildir (toplama oranlayarak ve diğer kentlere kıyasla) sevilmesi doğaldır.
  • ankara'dan ayrılıp başka bir şehre taşınamama sebebi. o derece etkilidir.
  • memleket ayrımı yapmadan her insana eşit mesafeden bakmayı bilen kişilerce de doğal olarak gerçekleştirilebilecek eylem. ha, kan kardeşiniz bir ankara insanıdır da zaten seviyorsunuzdur, o başka.
  • başlığın ankaralı insanları sevmek yerine ankara insanını sevmek olarak açılması hislerime tercüman olmuş adeta. 7 yıl öncesine kadar ankara'ya hiç gitmemiş, ankaralı ya da bir dönem ankara'da yaşamış bir insan tanımamıştım. öte yandan hiçbir tecrübem olmaması rağmen bir soğukluk vardı içimde o memlekete dair*. ne olduysa ardı ardına gelen tanışıklıklar ve etkileşimler sonrasında oldu. ben o insanların kafalarını, samimiyetlerini öyle sevdim ki çoğu zaman en mutlu anımda da en zor zamanımda da yanımda olmalarına ihtiyaç duydum. çünkü iyi onlarla daha iyi, kötü onlarla yine daha iyiye taşınıyordu*. ve şimdi bakıyorum da sanki içten içe hayatıma girecek adamda belli bir dönem de olsa ankara'da yaşamış olma ayrıntısını gözlüyorum. sanırım benim için böyle bir şey ankara insanını sevmek.
  • gri insan seviyorsanız ankara insanı idealdir.
  • ankara insanını sevmemek duygusu bana askerlik döneminde hasıl oldu.

    aslında çocukluğumda sık sık gittimiz bu şehre karşı o döneme kadar ciddi bir sempatim vardı bunada sebep genelde en eğitimli kesimiyle muhattap olmamdı.

    80 şehirden gelen çeşit çeşit insanın bulunduğu alayımızda en samimiyetsiz, karaktersiz, kendini bir bok sanan karakter ankaralılar ve afyonlulardı.

    askerde en sevmediğim 5 kişinin 3'ü ankaralı 2'si afyonlu idi. bu bendeki orta anadolu fobisini körükledi.

    neyse askerliği yapalı çok oldu vs ben bu ankara olayını vs unutur gibi olmuştum ta ki dün yurtdışında bir etkinlikte çinli bir kızla sohbet edene kadar.

    6-7 kişilik bir grup olarak sohbet ediyoruz ve kız türkiye'den geldiğimi duyunca türkiye'de yemeklere bayılıyorum vs diye söze başladı.

    neyse iyi gidiyoruz lan derken istanbul ve antalya'da turistlere alışkınlar ama ankara öyle değil orada peşime takıldılar dedi kız.

    ulan bir anda topu ağlarda görmenin üzüntüyle olayı istisnai bir durumdur noktasına bağlamaya çalışıyorum.

    çinli kız demesin mi 3 kere akşam dışarı çıktı 3 keresinde de peşime takıldılar.

    elemanın birisi hep aynı adam mı takıldı dedi. kız yok her seferinde bir başkası takıldı. taksi şöförleri özellikle dedi.

    ben olayı cıvıtayım da belki geyiğe bağlar konudan çıkarız umuduyla, çok beğenmişlerdir ilk kez böyle birşey duyuyuorum beğenmiş olmalılar seni falan dedim sanki beğenseler takip etmeleri normalmiş gibi.

    kız yok ya en salaş halimleyim üstümde bol kıyafetler var. yemeğe saat 21.00 gibi çıkıyordum dışarıda pek kız olmuyordu vs dedi.

    neredeyse hiç kimse de ingilizce bilmiyor bu arada dedi.

    ben yanında erkek görselerdi yanaşmazlardı dedim, diyorum ya, sanki bana birşey diyormuş gibi bozuldum hafiften, temize çıkarmaya çalışıyorum bu saçmalığı. kız demesin mi 2 çinli adam 1 akşam bana sorun olmasın diye eşlik ettiler ona rağmen beni takip ettiler diye.

    bir başka kız birşeyler daha sordu. olayı gözlerini belerte belerte uzattıkça uzattı.

    o mini çinli bir anda "gece yarısı ekspresi" etkisini bu 6-7 kişilik grup üzerinde bıraktı.
    kendimi ortadoğu'nun bok çukurundan gelmiş gibi hissettirdi. çok fenaydı. allah'ını seven bir eleman konuyu değiştirdi neyseki.

    çinliye de kızamıyorum "ankara ankara güzel ankara seni görmek istemiyor artık her bahtı kara"
  • bir tanesini sever gibiydim, vefat etti...

    14 sene geçmiş üzerinden; bir daha ne ankara'ya gittim, ne bir ankara'lı ile yakın temasta bulundum, ne de birilerini o kadar masum ve güzel, sever gibi oldum...
hesabın var mı? giriş yap