• acayip guzel siirleri olan amerikali sair. kitabimi yedi biri yemeseydi ornek de verecektim cumle icinde kullanacaktim falan. bi de, anneme kitap kayboldu zannedip, turkce telaffuzuyla "anne sextonun kirmizi kitabini gordun mu?" dedm, annem onu anlamis "anne sex donun kirmizi mi?" :)
  • clothes

    put on a clean shirt
    before you die, some russian said.
    nothing with drool pease,
    no egg spots, no blood
    no sweat, no sperm
    you want me clean god,
    so i'll try to comply.

    the hat i was married in
    will it do?
    white, broad, fake flowers in a tiny array
    it's old fashioned, as stylish as a bedbug
    but it suits to die in something nostalgic

    and i'll take
    my painting shirt
    washed over and over of course
    spotted with every yellow kitchen i've painted
    god, you dont mind if i bring all my kitchens?
    they hold the family laughter and the soup.

    for a bra
    (need we mention it?)
    the padded black one that my lover demeaned
    when i took it of.
    he said, "where'd it all go?"

    and i'll take
    the maternity skirt of my ninth month
    a window for the love-belly
    that let each baby pop out like an apple,
    the water breaking in the restaurant,
    making a noisy house i'd like to die in.

    for underpants i'll take white cotton
    the briefs of my childhood
    for it was my mother's dictum
    that nice girls only wore white cotton.
    if my mother had lived to see it
    she would have put a wanted sign up the post office
    for the black, the red, the blue i've worn.
    still it would be perfectly fine with me
    to die like a nice girlsmelling of clorox and duz.
    being sixteen-in-the-pants
    i would die full of questions.
  • mavi gozlu, siyah sacli, cok cekici olan yazar. bende bir resmi var ustunde ipek bir gomlek var. cok zarif. confessional poetry denilen tarzda yazar siirlerini. the ballad of the lonely masturbator diye bir siiri var. en az kendisi kadar guzel. she is my workshop lafina dikkat ltf.

    the ballad of the lonely masturbator

    the end of the affair is always death.
    she's my workshop. slippery eye,
    out of the tribe of myself my breath
    finds you gone. i horrify
    those who stand by. i am fed.
    at night, alone, i marry the bed.

    finger to finger, now she's mine.
    she's not too far. she's my encounter.
    i beat her like a bell. i recline
    in the bower where you used to mount her.
    you borrowed me on the flowered spread.
    at night, alone, i marry the bed.

    take for instance this night, my love,
    that every single couple puts together
    with a joint overturning, beneath, above,
    the abundant two on sponge and feather,
    kneeling and pushing, head to head.
    at night, alone, i marry the bed.

    i break out of my body this way,
    an annoying miracle. could i
    put the dream market on display?
    i am spread out. i crucify.
    my little plum is what you said.
    at night, alone, i marry the bed.

    then my black-eyed rival came.
    the lady of water, rising on the beach,
    a piano at her fingertips, shame
    on her lips and a flute's speech.
    and i was the knock-kneed broom instead.
    at night, alone, i marry the bed.

    she took you the way a women takes
    a bargain dress off the rack
    and i broke the way a stone breaks.
    i give back your books and fishing tack.
    today's paper says that you are wed.
    at night, alone, i marry the bed.

    the boys and girls are one tonight.
    they unbutton blouses. they unzip flies.
    they take off shoes. they turn off the light.
    the glimmering creatures are full of lies.
    they are eating each other. they are overfed.
    at night, alone, i marry the bed.
  • "insan rüyasında hiçbir zaman 80 yaşında olmuyor." - anne sexton
  • maxine kumin' e -sevgili max, bizim dünyamız artık bu-

    akıl dupduru olsa
    sonra akıl yalın olsa alırsınız bu aklı
    alırsınız bu özel durumu ve dersiniz ki
    seçme hakkım olsa böyle yaşardım:
    mümkün olan şey budur

    ne var ki aklı
    bütün bunları düşünen kadının, o akıl
    bütün bunları mümkün kılan akıl
    öyle pek de kolay
    kurtaramaz kendini pişmanlıktan
    öyle pek de kolay
    başaramaz o mucizeyi
    aklın ününü oluşturan ya da akla ün katmış olan
    canı istediği zaman soyut ve arı olamaz
    bu kadın aklı
    bilinçle istemeyebilir bile o mucizeyi
    bambaşka bir misyou yüklenecek olan
    şu evrende

    anne sexton, the book of folly,1972
  • 1959 baharından itibaren sylvia plath’ın güncelerinde ismine rastlanılan (boston üniversitesinde, robert lowell’ın şiir yazma kursunda beraberlerken aralarında bir tanışıklık / arkadaşlık doğması bunun da nedeni) -kimi zaman “as” olarak geçen- 20/03/1959’da plath*in güncesine, “criticism of rhetoric” dersinde lowell’ın ikisini eşleştirmesini bir onur olarak gördüğünü yazdığı, “she has very good things, and they get better, though there is a lot of loose stuff.” şeklinde nitelediği şair kadın ya da kadın şair.

    [bir ay kadar sonra plath “electra” şiirini kitabına almaktan vazgeçiş nedenini anlatırken güncesine, anne sexton’ın herhangi bir şiirinin bunun yerinde çok güzel durabileceği, çünkü onun asla kendisi gibi zorlayarak yazmadığı, çok dürüst ve rahat bir tarzı olduğu için ona gıpta ettiği tarzında birkaç cümle sıralar...]
  • yine bir söyleşiden;
    28 yaşıma gelinceye kadar, beyaz sos yapmaktan ve cocuk bezi değiştirmekten başka bir şey bilmeyen, bir bakıma benliği içine gömülmüş biriydim. herhangi bir yaratıcı derinliğim olup olmadığını bilmiyordum. amerikan rüyasının, burjuvalara, orta sınıfa özgü bu düşün kurbanıydım. bütün istediğim yaşamdan bir pay almak, evlenip çocuk sahibi olmaktı. her şeyi altetmeye yetecek sevgi olursa,karabasanların, sanrıların, şeytanların yok olup gideceğini sanıyordum. türelere uygun bir yaşam sürdürebilmek için kendimi parçalıyordum çünkü böyle yetiştirilmiştim; kocam da benden bunları bekliyordu. oysa bu karabasanları uzakta tutmak için küçük, beyaz kazıklı çitler oluşturamaz. ben aşağı yukarı 28 yaşımdayken yüzey çatladı. büyük bir ruhsal bunalıma düştüm ve intihar etmeye çalıştım" - 1977
  • sylvia plath ile beraber robert lowell'in öğrencisi olmaları belki sylvia'ya olan belki biraz abartıyo olsam da özentiliğinin sebebi olabilir.dehasına diycek bişeyim yok ,lakin ölümünden sonra yayımlanmasını istediği kitaptan tutun da,intihar şekline varıncaya kadar sylvia "benzeri" olunca insanın aklına "acaba?" gelmiyor deil hani..ayrıca çok güzel,çekici bir bayanmış kendisi..
hesabın var mı? giriş yap