*

  • yusuf hayaloğlu'na ait bir şiirin adıdır.
  • bünyesinde halihazırda isminde var olan (bkz:anka kuşu) mitolojik ve tarihsel öğelerin yanı sıra, hazin bir geçmişin insanın omuzlarına yükleyebileceği her acının izini, en az kendini defalarca yakmaktan çekinmeyen kişinin yeniden doğuşa olan belki de aptal umudu kadar belirgin, mükemmel biçimde harmanlanmış olarak bulunduran şarkı- şiir.

    metaforları anlamak için bunları kısmen yaşamış olmak gerekir mi bilmiyorum, naçizane açıklamak istedim. bir dövmeye ilham verebilecek kadar özel bir şarkı benim için...anka-ölümsüzlüğün-bilgeliğin-sabrın simgesi...

    çünkü şunu biliyorum ki, yeniden doğabilmek için ölmek gerekir. bunu bir başkası yapıyor gibi görünse de, yürek öldürür kendini, gördüklerine daha fazla dayanamaz. yürek "konmak, göçmek" ister. ve bunu yapmak, kendini öldürmek gerçekten yürek ister...
    ölüp, hafızayı sıfırlamak, kendini küllerinden yeniden yaratmak gerekir bazen, sil baştan...

    bir gün, düşüverir yürek, belki de göğe uzanabilecek kadar yakın olan yükseklerden. hiç görmediği bir yere düşer, çamurdan insanlar vardır orda. çamurdan yaratıldıklarına inanan, ve bunun hakkını verenler. düşüşü acı olmuştur ama hala hayattadır. buna da şükür der ve tertemiz bakar yürek geldiği noktaya. herkesi o yükseklerdeki gibi iyilik emsali zannetmektedir hala. düşeni gören insanlar hiç zaman kaybetmeden üşüşürler başına. kalabalığı gören yürek sevinir, zanneder ki herkes elinden tutmaya gelir. elini uzatır, el havada kalır. bir daha, bir daha. yürek burkulur, acır ama umudunu yitirmez. insanların iyi olabileceğine inanır hep. yukardan onlar için getirdiği iyilikler vardır hem yanında. onların hayatını güzelleştirmek için canından parçalar koparır. "bir tutam sevgi", gözlerdeki ışığı görmek için kendini dağlar. ama malesef gerçekler değişmez. insanlar da...

    gözlerini kapatır yürek gerçeklere , ve ben de onlar gibi olmalıyım der. her yanına çamur bulaştırır, belki böyle ulaşacaktır sevgiye. onlar gibi olmaya, konuşmaya,davranmaya çalışır. bir zaman başarır da, ama fark eder ki, içindeki ateş git gide solmakta. bir karar vermesi gerekir artık, ya ateşin peşinden gitmeli, ya da insanların izinden içini kirletmeli... bir müddet sorgular kendini, dünyayı, insanları. içindeki ateşin başına oturur ve seyreder manzarayı, artık solmuş olan gözleriyle...

    insanlar keşke boş dursalar, yüreği zayıf gördükleri anda saldırırlar. akbabalar gibi talan ederler yüreği, çamurlarını bulaştırırlar, kirletirler ellerinin değdiği her yeri. göğün 7 kat üstünden düşmek öldürmez de, güvendiklerinin hançerleri öldürür yüreği.

    anlamıştır artık, burası onun yeri değil. içinde kalan son közlere yakar kendini.

    ama gördükleri, onun ait olduğu yere tekrar ulaşmasını engeller. artık ne dünyaya aittir, ne iyiliğin merkezine. arafta kalır yürek, ve bu çaresizliğin soğuk ellerinde küllenir yangını.

    gerisin geriye döner dünyaya, mecburiyet de en az çaresizlik kadar acıtır canını. ama bir bakar ki mutlu insanlar da vardır. yine heyecanla çarpar yürek, belki de ben yalnızca kötülerini gördüm, şansımı düşerken yukarıda unuttum. artık temkinli olacağım ve iyileri bulacağım der. umuttan yaşarır gözleri, yalnızca umut bile mutlu eder yüreği.
    artık alışmıştır hançerlere , bu defa kaygısızca dağıtır iyiliğini. ateşini derine gömer,kötülerden nasıl saklanacağını öğrenmiştir... dahası sevmeyi öğrenmiştir insanları. korkusuzca sever, herkesi alır yürek, yeterince büyükse. ve bu yürek büyüktür, hazırdır herkesi sevmeye. öyle mutludur ki. paylaşmanın güzelliğini hatırlar, aslında yukarıda olan her şey dünyada da vardır, fark eder. sonra bir gün sorarlar yüreğe, sen neden bu kadar mutlusun diye. çünkü der yürek, mutluluğun paylaştıkça arttığını gördüm, herkese veriyorum mutluluğumu, ve bana kat kat artarak geri dönüyor. ama insanların yüreğinde haset vardır, ve kıskanır mutluluğu. nasıl engellesem diye düşünür, ve bulur. "madem paylaştıkça artıyor, o zaman paylaşmasını önlemeliyim." çünkü yalnızca başkasının mutsuzluğuyla beslenen habis yürekler vardır dünyada.
    bu defa çamur bulaştırmakla yetinmezler yüreğe, parçalarlar elleriyle. yine umudu kırılmış, mutluluğu ellerinden kaymıştır, yine hayal kırıklığıyla dolmuştur yürek. derinlere gömdüğü ateşiyle baştan yakar kendini...

    yine yenilenmiş olarak döner dünyaya. ama artık korku damarlarını esir almış, inançsızlığın esaretinde kaybolmuştur. inanmak bir yürek için ne kadar önemli olabilir, bilir misiniz? bir yürek inanmadan kaç gün yaşayabilir? titrek bir mum alevi gibi kalmıştır yürek, yapayalnız. en ufak bir esintide yitip gidecekmiş gibi hisseder kendini .. ama yılmaz, tekrar dener. bir yanı ölesiye korkarken, bir yanı hala ümit beslemeye devam eder, en çok da bu ikilem mahveder yüreği. içindeki sesler birbirine karışır, ne yana gideceğini bilemez.. bir defa daha ölür,yeniden doğar.sonra bir daha, bir daha ..
    en sonunda sorar kendine ; bu kavga niye ? daha kaç kere ölüp diriltmek gerekecek bedeni, ruh milyon yıl yaşlandıktan sonra... değişmek, neyi değiştirecek ?
    insaları değil.
    ama yürek, umut için savaşmaya devam edecek. ve bir gün bir deprem yerle bir etse de her şeyi, gökten uçup gelecek yürek. her yangın sonrasında kendini küllerinden yeniden yaratmayı bilecek.
    .
  • ahmet kaya'nın çok bilinmeyen ancak enfes parçalarından sadece birisidir.
  • o kadar ahmet kaya şarkısı içinde kaybettiğim şarkı. bugün döne döne dinliyorum ve her dinleyişimde içimden bir parça kopuyor.
  • ahmet kaya'nın parça tesirli şarkılarından biri.
  • neden nispeten daha az sevilen ahmet kaya şarkılarından biri olduğunu anlayamadığım güzide eser. özellikle son kısmı çok vurucu.

    kör kuyuların dibinde yusuf'tum
    kerbela çölünde hüseyin
    zindanlarda cem sultan, sehpada pir sultan
    kaçıncı ölmem, kaçıncı dirilmem bu
    tanrılardan ateş çaldım
    yüzyıllarca tutuştum, üst üste yandım.
    bir anka kuşu gibi anne, bir anka kuşu gibi
    kendimi külümden yarattım.”
  • bana göre kesinlikle ahmet kaya'nın en güzel şarkısı " anne ben diyar diyar umudun savaşçısı" sözleriyle bile insana enerji aşılayan, her dinleyişte insanı güçlendiren, gerçekten umut veren parça. kaçıncı ölmem kaçıncı dirilmem bu bilmiyorum ama bu şarkı bana bir anka kuşu gibi küllerimden doğacağımı hissettiriyo.
  • (bkz: abdullah cömert) ve daha nice polis faşizmine kurban gidenlere..
  • dokunma yanarsın albümünde yer alır.
  • sözleri adamı derinden yaralayan ağlatan ahmet kaya'nın seslendirdiği yusuf hayaloğlu şiiri.
hesabın var mı? giriş yap