*

  • yaşandığı halde yaş hesabına dahil edilmeyen bir zaman zarfında yaşanan her şey.

    sıcak ve karanlık bir iç denizde bir hayat kuruluyor kendiliğinden. tek bir hücre, bölüne bölüne milyarlarca sayıya ulaşıyor; ve günün birinde bir kalp atmaya başlıyor. bez bebeğe bile benzemiyor ilkin. kocaman bir kafa, iki kol, iki bacak; cin ali gibi başlıyor hayata. suyun içinde olmasına rağmen nefes almaya ihtiyaç duymuyor. annesi onun için gerekli olan oksijeni taşıma işini çoktan yüklenmiş bile. her gün daha çok büyüyor. elleri ve ayakları belirginleşirken, bir yandan da hareket ediyor artık. henüz hiçbir şey görmüyor ve duymuyor; mutlak karanlık, mutlak sessizlik.

    bir gün hafif hafif sesler duymaya başlıyor. hiç bitmeyen, periyodik bir ses. annesinin kalp sesini bir daha hiç unutmayacak. doğduktan sonra, annesi onu göğsüne yasladığında bu sesi tanıyıp sakinleşecek.

    bazen de birdenbire enerji doluyor, annesi şekerli birşeyler mi yedi ne? yerini değiştirirken ayağı bir yüzeye denk geliyor, o da bu zemine tekmeyi basıyor! bu tekme ile yerinden zıplayan annenin yüzünü bir gülümseme kaplıyor, baba adayını çağırıyor yanına, ikisi de ellerini annenin karnına koyup bir sonraki tekmeyi bekliyorlar.

    bir bebek; kendisini kuşatarak ona bir iç kainat yaratan annesinden, annenin karnının diğer tarafından elini dokunduran babasından, yıldızlardan, elektronlardan, açlıktan ve ölümden habersiz, kendisine özel bir alemde hayat biriktiriyor.

    *
  • anne karninda can bulan bebegin durumu.. daha iyi anlamak icin kendinizi yalniz hissettiginiz; dertlerle bogustugunuz ama yoruldugunuz bir anda yataginiza uzandiginiz pozisyonunuzu hatirlamak yeterlidir kanimca. bu anlarda cenin pozisyonunun verdigi rahatligi hic bir ilac veremez.. kisi anne karnindaki hayatina geri donmek, herseye bastan baslamak ister..
  • günleri sayıp, daha sonra hatırlamamaktır. çocuğun geli$imine katkısı olsun diye dinletilen klasik müziği dinlerken, "off ben rock dinliycem, metal dinliycem, deği$tirsenize arkada$ım $unu" deyip, sesini duyuramamaktır dı$ dünyaya. bunun üzerine bir tekme patlatıp, "aa ko$ bey ko$, tekmeliyor, enee" gibi tepkilere maruz kalmaktır. o müzik hala deği$memi$tir yalnız.
    "burası da çok havasız oldu be" cümlesini kurmaktır çoğu zaman, "bi cam açalım da essin" diye dü$ünüp, uygulayamamaktır. "ulan amma dar burası da be, sıkıldım mnskym" demektir, her gün. sayılan günler için çentik atacak yer bulamamaktır. insanın orasına burasına ultrason denen bir aletle bakmalarıdır, hatta pipisini göstermeleridir e$e dosta, ibneler.
    hayata o ilk bakı$, dı$arda alınan ilk nefes, oksijenden bir adım öncesidir.
    aslında dünyanın bütün boktanlıklarına kar$ı sığınılan "kutsal sığınaktır", annedir, candır. tabi onu da çıktıktan sonra anlıyor insan.
  • ekmek elden su gölden bir tatlı hayattır, kimi vakit dönmek istenen.
  • çamaşır makinesi seslerine benzer sesler duyarak geçirdiğimiz süre zarfıdır. o yüzden çamaşır makinesi sesi bazı insanları rahatlatırmış...
hesabın var mı? giriş yap