*

  • tarifi güç, hatta imkansız, yaşamak gerek güzel bir duygudur. telefonu çevirip çal sesi duymadan karşı taraf açıverir telefonu, isminizi söyleyerek... açıklanamaz, altıncı histir.*
  • çocuk sahibi olmayı düşünmeyen kadınlarda da var olabilen içgüdü. bu modellerde genelde arakadaş yahut sevgiliye yöneltildiği görülür. muhtemelen çocuk yapmak için gereken binlerce zahmetli prosedürden*** hoşlanmayıp, "burada yapılmışı var" tarzında bi davranıştır bu.
  • kadin vucudunun ve aklinin, erkeklerin hissedemeyecegi sekilde aclik duymasiyla dunyaya gelir bebek. bu his tum kadinlarin icinde olmakla beraber, ki yaradilislari bu acligi bir gun duyumsatacak sekildedir.- bu hissin siddetiyle derecesi artan annelik istegi, cocuk beklenilen anda gelmeyince cok aci verebilir. anne olamamak kadina kendini yarimmis gibi hissettirebilir. annelik farkli bir bagdir, iletisim kurdugu hic bir birey anne icin cocuguna esit bir pay alamaz sevgisinden. icgudu sevginin bu boyutuyla guc kazanan bir kavramdir.
  • anlatılmaz, yaşanır bir güdü dür.
    hayatınızda yalnız ve yalnızca ve her şeyden önce evladınızın aklınıza geldiği, her türlü şart, iklim ve koşulda onu* düşündüren hem çok güzel hem emekliliği olmayan içgüdüye verilen isim tamlamasıdır.
  • tam da icgüdü kelimesi pek güzel oturmus diyorum. cünkü annelik mantikla, akilla, rasyonaliteyle
    kesinlikle uyusmuyor, bilakis celisiyor. basit bi misal veriyorum:

    kadin. asik oluyor bi adama, cok mutlular. tam aradigi insan diye düsünüyor. yakisikli, dürüst, seviyor ve diger bütün beylik özellikler var adamda. evliler, adam calisiyor didiniyor, eve para getiriyor. kadinin bi dedigini iki etmiyor. tam bir saadet tablosuna bakiyoruz su an, öyle düsünelim.
    gelgelelim kadin bi gün hamile kaliyor. cocuk doguyor. el kadar cirkin, suratsiz bi sey. ciyak ciyak bagiriyor. uyutmuyor, altina siciyor (ki cok feci kokar). karni acikiyor agliyor, terliyor agliyor, altina ediyor agliyor. yani anneye hic bi faydasi olmadigi gibi bi de hayati zehir ediyor (anneler bu isleri zevkle yapar belki ama su an o icgüdüyü yok sayiyoruz)
    simdi kendimize ilkokuldan aliskin oldugumuz cesit bi soru soralim. düsünün ki kadin bi secim yapmak zorunda. hem cocugu, hem de babasi ölümle karsi karsiya. ikisinden sadece birini kurtarabilir. digeri ölecek. bu durumda anne kimi kurtaricaktir? hep bir agizdan "cocuguuu" diyoruz elbette ki

    iste tam da burda tikaniyorum. neden diye soruyorum. olaya bütün duygulardan yoksun, rasyonel bi sekilde bakarsak; bi tarafta hayatinin erkegi, yillarca sevip sevildigi insan. tekrar bi benzerini bulmasi cok zor. kucaginda bi cocukla kalmis bi dul olarak hayati iyice zorlasicak. öbür tarafta ise daha hayatina gireli 2-3 ay olmus (öyle var sayalim) bi ufaklik. zahmetten baska hicbi sey getirmemis. ve isterse kocasiyla tekrar bi cocuk sahibi olabilir. o onun yerini tutmaz falan da denemez. bebek daha 2-3 aylikti hatirlayalim. daha hic bi özelligi yok kendine has, karakteri olusmamis, henüz hicbi sey paylasmamislar

    ne kadar kafa patlatilsa da, üzerine saatlerce tartisilsa da söyle ele gelicek bi yargiya
    varmak zor. caretta caretta'nin dogar dogmaz kizgin kumlardan serin sulara atlamasi gibi bi sey.
    icten bi güdü
  • ozellikle 30lu yaslar baslangicinda birdenbire sahneye cikan bi hormon var diyorlar, anne olmalisin anne olmalisin diye haykiriyormus, bebek yapmaya, bakmaya, sevmeye, koruyucu olmaya itiyormus kadinlari. en kati annelik dusmani bile yola geliyormus, annelik icgudusu boyle ortaya cikiyormus. inanmak istemiyorum. bekleyip gorecegiz.
  • efendim, çocuktum ufacıktım. kadın hareketlerinin tartışıldığı bir lisans dersinde, 80 küsür yaşındaki torun torba sahibi bayan hocamız, annelik içgüdüsü hakkında “i don’t believe anything innate, all is about socialization” diye gürlemişti (ingilizce yazdım ama affola). duvara çarpmış gibi olmuştuk. evet evet, sosyalleşme ya, küçük yaştan beri varoluşumuza zerk edilen bir durum… doğuştan değil aslında…mı…
    sonra günlerden bir gün babam, bu mevzuda “doğada her dişi yavrusunu sahipleniyor, ona kol kanat geriyor. ne sosyalleşmesi, kaplanlar da mı sosyalleşiyor ulan?” gibisinden hiper empirik bir yorumla sarsmıştı bu garibi (gerçi evet, kaplan da sosyalleşiyor ama neyse…)
    (bkz: entry ye anı serpistirmek).

    içgüdü ya da sosyalleşme, ortada kadın davranışını, düşüncesini etkileyen bir gerçek var. kadın üreme sistemi erkeğinkine oranla daha karmaşık ise; jinekoloji tıbbın en zor ihtisaslarından biriyse, bu karmaşık sistemin beyinde de duygusal bir karşılığı olacaktır, vardır elbet…
  • icgudunun bilimsel tanimindan hareketle (okuyalim, ogrenelim), biyolojik ve psikolojik olarak kanitlanamamis toplumsal dayatmalardan olusan bir hurafe.

    (bkz: postpartum depresyon)
hesabın var mı? giriş yap