• leonard cohen sarkisi.

    sozlerini de paste edeyim.

    the birds they sang
    at the break of day
    start again
    i heard them say
    don't dwell on what
    has passed away
    or what is yet to be.
    ah the wars they will
    be fought again
    the holy dove
    she will be caught again
    bought and sold
    and bought again
    the dove is never free.

    ring the bells that still can ring
    forget your perfect offering
    there is a crack in everything
    that's how the light gets in.

    we asked for signs
    the signs were sent:
    the birth betrayed
    the marriage spent
    yeah the widowhood
    of every government --
    signs for all to see.

    i can't run no more
    with that lawless crowd
    while the killers in high places
    say their prayers out loud.
    but they've summoned, they've summoned up
    a thundercloud
    and they're going to hear from me.

    ring the bells that still can ring ...

    you can add up the parts
    but you won't have the sum
    you can strike up the march,
    there is no drum
    every heart, every heart
    to love will come
    but like a refugee.

    ring the bells that still can ring
    forget your perfect offering
    there is a crack, a crack in everything
    that's how the light gets in.

    ring the bells that still can ring
    forget your perfect offering
    there is a crack, a crack in everything
    that's how the light gets in.
    that's how the light gets in.
    that's how the light gets in.
  • "her şeyde bir çatlak var
    böylece ışık içeri girebiliyor"

    "leonard, sen mükemmelsin. kusurdan içeri giren yaşamsın. koheeeeen! beni çıldırtıyorsun pis herif"
    dedirten şarkı değilse ben neyim.
  • bu leonard cohen sarkisi sizin marsiniz oldugu anda, bu sarkidan umut bulmaya calistiginiz anda, sictiniz, battiniz, hayatinizin dip noktasindasiniz, hayatin adaletsizligini kabul ettiniz demektir derim ben. sarki adeta ne kaybettiysen kaybettin, dunya zaten bu boklukta donmeye devam edecek, ufacik bir catlak bul hayatinda, ondan isik girer zaten diyor. elalemin hayati ufak catlaklara dayanmadan aydinlanmaktayken benim hayatina niye ufak catlaktan isik girsin peki, ha?

    ilk defa kadikoy'den karakoy'e (ya da karakoy'den kadikoy'e) bir sicak yaz sabahi vapurla gecerken dinledim bunu. etraftaki martilar, bogazin guzelligi, sarkinin mukemmel muzigiyle birlesince inanilmaz etkiledi, icime bir umut doldurdu. ancak bu dinlemeden aylar sonra, halen karin yagdigi bir nisan gunu, hayatimdaki neredeyse her seyin ters gittigi bir donemde ipodumda cikinca, "oeeeeh lan" dedirtti maalesef ki.

    umarim kimse bu sarkiyi dinleyip kendisini ozdeslestirmek zorunda kalmaz, diyecegim budur yani.
  • ölüyü diriltecek bir motivasyona sahip leonard cohen başyapıtı, hele ki 2009 londra konserinde kibar kadınların ve adını hala bilmediğim telli enstrümanın da eşliği ile olan yorumu çok başarılıdır. sözlerini de çevireyim tam olsun:

    kuşlar şarkı söylüyordu
    gün ağarırken
    yeniden başla
    böyle dediklerini duydum
    geçip gitmiş olana takılma
    ya da henüz gelmemiş olana.

    savaşlar yeniden olacak
    barış güvercini
    yakalanacak yeniden
    alınıp satılacak
    ve tekrar alınacak
    güvercin özgür değil asla.

    çanları çalın hala çalınabiliyorken
    unutun mükemmel adağınızı
    herşeyde bir çatlak var
    ve ışık böyle sızıyor içeriye.

    işaretler istedik
    işaretler gönderildi:
    ihanete uğramış doğum
    harcanmış evlilik
    her hükümetin dul kalması
    herkesin göreceği işaretler

    daha fazla uğraşamam
    kanunsuz yığınlarla
    yüksek mevkilerdeki katiller
    yüksek sesle dualar ederken
    ama onlar çağırdılar, topladılar
    bir fırtına bulutunu
    ve benden duyacaklar bunu.

    çanları çalın hala çalınabiliyorken

    parçaları ekleyebilirsin birbirine
    ancak tamamı geçmez yine de eline
    marşa başlayabilirsin
    ritm için davul olmasa da
    her kalp, her yürek
    gelecektir sevgiye
    bir mülteci gibi ancak

    çanları çalın hala çalınabiliyorken
    unutun mükemmel adağınızı
    herşeyde bir çatlak var
    ve ışık böyle sızıyor içeriye.
  • geçenlerde bir yerde bir fotoğraf görmüştüm, çatlak bir duvar vardı, yatay olarak çatlamış ve catladığı yerden çiçekler açmış. hemen bu şarkı geldi aklıma ve şu sözleri ;

    "there is a crack in everything, that's how the light gets in" yani şöyle ki:

    "her şeyde bir çatlak vardır, ışık içeri böyle girer"

    yani umut hep var, biz istesek de istemesek de hep var . sonsuz bir cümle gibi geliyor bana bu cümle, düşünsenize taş bile olsa çatlak var, duvar bile olsa çatlak var, hep bir çatlak var ışığın içeri sızması için.
    tanım olarak da leonard cohen'in ben şairim dediği çok poetik muazzam şarkısıdır.
  • kusursuzu arama, kusurlar ışığın olacaktır, her şey sorunlu diyen şarkıdır.

    (bkz: leonard cohen)

    kusur benim imzamdır.
    (bkz: ihsan oktay anar)
  • burada bu şarkıdan "sizin marşınız olduğu anda sıçtınız, batırdınız demektir" diye bahseden entryi sanırım beş yıl önce okumuştum ve o zaman da bir anlam verememiştim.

    hayatın her zaman bir kusur barındırması hayat kurtarır.

    karşınıza kusursuz erkek/kadın çıktığında ve ondan hoşlanmadığınızda neyi bahane edebilirsiniz? "çok kusursuzdu" diye insan mı reddedilir?

    peki aileniz size kusursuz imkanlar sunabilmiş olabilselerdi? kusursuz bir çocukluk yaşasaydınız? sizi siz yapan özelliklerin aslında kusurlardan doğduğunu fark etmiyor musunuz?

    orwell'in brave new world'ü bir ütopya kitabıdır. burada anlatılan dünya kusursuz bir dünyadır. ne kadar boktan bir yer olduğunu anlamak için kitabı okumanıza bile gerek yok. herkesin bu kitabı bir distopya kitabı zannetmesinden de anlayabilirsiniz.

    biraz da varoluşun yapısının sorunlu olduğu gibi çok bariz bir gerçekle yüzleşemedikleri için dinlere itibar azalıyor. gerçeklerden göz çevirmeyen insanlar bu anlatıları gerçekçi bulmuyorlar. hele bir de bilgi arttıkça, "insan gözü ne kadar kusursuz; bir yaratıcı olmalı!" diyenlere "neresi kusursuz? optik sinirler retinanın üzerinden geçiyor! insan gözünü apple üretmiş olsaydı çoktan toplatmıştı." diyebilecek kadar ukalaşıyoruz.

    hadi uzlaşalım: mükemmel olan şey kusursuz olan şey değildir. her şey bir kusur barındırır ve bu iyi bir şeydir. kusursuzluk otoriteryen bir fantezidir. kusursuzluk diktatörlüktür. kusurlar özgürleştirir.

    yaşasın kusurlar! kahrolsun mükemmeliyetçilik!

    edit: bnw'nin yazarı orwell değildi bugün aklıma düştü ama değiştirmek istemedim metnin ruhuna uygun bi hata yapmışım diye.
hesabın var mı? giriş yap