• cogito'nun, kış 2014'de çıkan 78. sayısının ismi, cismidir. ayrıca derginin, 20. yıl özel sayısıdır. içeriğinde bilumum yerli-yabancı yazar ve düşünürün aristotales ve onun ıvır zıvır hakkındaki görüş ve düşünceleri üzerine mkaleleri vardır.
    geçenlerde çöpte buldum.
    (bkz: çöpte cogito bulmak)
    aldım, temizledim, biraz bakındım ve koydum kitaplığıma, diğer cogito sayıları yanına. hatta ibrahim hakkı bişey, doğukan bişeye, mutlu bir ömür, dilekleriyle hediye etmiş derginin bu sayısını zamanında. öyle yazıyor iç kapakta. merak ettim hikayeyi. dergiyi, çöpe götüren süreci..
    dergi bende yani. okunursa buralar ve geri istenirse dergi, seve seve verilir.. bedel olarak, sadece derginin çöpe gitme hikayesini duymak isterim. lakin olmasa da olur..
  • (bkz: peripatetizm)
  • istanbul fethinden sonra bizans'taki bilginler italya'ya göçünce söz konusu dönemde avrupa entelektüellerinin araplardaki aristoteles ve platon metinleriyle muhatap olduklarını, arapçadan bu metinleri latinceye
    çevirdiklerini ve hristiyanlığın yorumladığı aristotelesi atlayıp, bir şekilde aristoteles'in daha orijinal versiyonlarıyla karşılaşma imkânı bulduklarını görmekteyiz. nitekim aristoteles'in
    orijinal metinleriyle karşılaşma imkânını daha önce kilisenin engellemesinden dolayı bulamıyorlardı. dolayısıyla bu aristotelesçiliğin yeni formları, tekrar yapılan tercümelerle birlikte skolastikten arındırılmış formları ortaya çıkıyor ve aristoteles felsefesi bu anlamda
    hümanist bir bakış açısı ekseninde tekrar yorumlanıyor. dini yorumlardan arındırılarak yorumlanıyor. ve tekrar canlanan akımlardan bir tanesi oluyor.
    ama sadece hümanist perspektifle ele alanlar yok aristotelesi. çünkü aristoteles'i ortaçağın son döneminde iki farklı yorumu ortaya çıkmıştı. kilisenin sapkın ilan ettiği yorumlar ortaya çıkmıştı. niye kilise bu yorumları sapkın ilan
    ediyordu? çünkü hristiyanlıkta çok esas temellerden olan ahiret düşüncesi tevil ediliyordu. bu felsefelerde farklı bir şekilde yorumlanıyordu hatta bir kısım aristotelesçiler (ki bunlara
    alexandiristler diyoruz) öldükten sonra dirilme gibi bir şeyin kesinlikle olmadığını
    söylüyorlardı. diğerleri ibn rüşdçü yani averroes aristotelesçiler ise bireysel ruhlar öldükten sonra bireyler olarak devam etmez. yani mehmet, mehmet
    olmaya devam etmez, ayşe, ayşe olmaya devam etmez. fakat ruhları mutlak akla, evrensel akla katılır. yani, kendi varlıklarını tabiri caizse tanrı aklında sürdürmeye devam ederler gibi bir yorum yapıyorlar. tabi ibn rüşd, aristotelesi böyle mi yorumlamıştır? aslında böyle olmadığını ibn rüşdçüler iddia ediyorlar ama italya da gelişen bu ibn rüşdçü averroes okul, aslında ibn rüşd'ün ifadelerini de yanlış yorumlayarak ya da kendilerince yorumlayarak yeni bir aristoteles ortaya koymaya çalışıyorlar kiliseye karşı çıkarak. bir yandan da rönesansla birlikte, özellikle kilisenin gücünün azalmasıyla birlikte bu yorumlar revaç buluyor. dolayısıyla üç farklı formda aristotelesçilik yine rönesansta felsefede karşımıza çıkan akımlardan biri olarak yer alıyor.
hesabın var mı? giriş yap