• bu sezon istanbul şehir tiyatrolarında oynanan heather raffo'nun yazdığı oyun. kesinlikle görülmesi gereken bir oyun. özellikle de türkiye insanları olarak yanı başımızdaki ırak savaşı'nı ne kanıksadığımızı ve ilgisiz kaldığımızı anlamak açısından, ırak'ın da vietnam kadar ve dünyadaki tüm diğer kıyımlar kadar trajik ve feci olduğunu anlayabilmek açısından önemli bir oyun. üç başrol oyuncusunun performansı çok başarılı ve etkileyici. bensu orhunöz kendine hayran bırakıyor.
  • bu sezon izlemeden geçilmemesi gereken oyunlardan biri.hasibe eren şimdiye kadar izlediğimiz yüzlerden apayrı bir şekilde çıkıyor karşımıza, bensu orhunöz muhteşem oyunculuğunu konuşturmuş, hikmet körmükçü çoğu yerde tüyleri diken diken ediyor.sahne, ışık, dekor eksiksiz.

    ''ıraklılar ağızlarını açmamayı çok iyi bilirler, dişçide bile.''
  • hikmet körmükçü, hasibe eren ve bensu orhunöz'ün insanüstü performans sergilediği, çok etkileyici yazılıp, yönetilip, oynanan oyun.

    oyunun başında dağıtılan tanıtım kitapçıklarında oyuna ve savaşa dair verilen detaylı bilgiler de takdire şayandı. bir de kullanılan muhteşem şarkıların ve onları seçen yüce insanın isimleri de verilseydi daha da iyi olacakmış.

    oyunun yönetmeni arif akkaya'nın tanıtım kitapçığındaki yazısı:

    "aylar önce başladı serüvenimiz… bu oyun tek kişilik bir oyundu, bir derdi olan… savaşın içindeki kadınları, tek bir kadın olarak gördük tektik çoğaldık. savaşın evrenselliği ile insanın evrenselliğini koşut aldık kendimize. büyüdükçe sadeleşmeye ve kendi estetiğimizi bulmaya çabaladık. oyunu adam ederken kendimiz de adam olduk, öldük, bombalandık, yaşamaya çalıştık. oyunun içinde kelimelere hislerimizle dokunduk, onları dönüştürdük.
    kadının savaş karşıtı duruşunu yansıtmaya çalıştık. doğuran öldürmez mi? bombalamaz mı devletler kendi evlatlarını, öldürtmez mi? kim pimi çeker, kim kazanır kim kaybeder, kim bu oyununda şah kim piyon olur bilinmez.
    nerede yaşarsanız yaşayın taşımaz mısınız kültürünüzü oturuşunuzda, kalkışınızda, konuşmalarınızda, kalbinizde, genlerinizde ve bir gün biri gelip isterse değiştirmek sizi medeniyetleşme adı altında ne yaparsınız? kuşatsa sizi silahlarıyla, gücüyle, parasıyla… bağırmaz mısınız bir sesimizi duyan yok mu diye... şahit olsanız bir kadının “açım” sözlerine kafanızı çevirseniz bir an… bir bakış… donsanız o zaman diliminde… siz de suçlu olmaz mısınız sessizliğinizle… biz kendimizi sorguladık, şimdi sıra sizde… oyunumuzu savaşlarda ölen insanlara adıyor, savaşsız bir dünya diliyoruz."
  • prömiyeri daha yeni bu yıl 6 ekim 2010'da yapılmış istanbul şehir tiyatroları oyunu.

    konusu dışında sanatsal olarak da ciddi emek sarfedilmiş güzel bir prodüksiyon olmuş. ırak savaşı'ndan gerçek görüntülerin ve seslerin yanı sıra isabetli müzik seçimleriyle de etkililiğini artıran bir oyun.

    ama bu oyuna gitmeyi düşünenleri bir konuda kesinlikle uyarmam gerekiyor sanırım. açık bir dimağ isteyen bir oyun bu çünkü her kadın profili o kadar kolay sindirilebilir değil. savaşın öyle ya da böyle içine düşmüş 9 farklı kadından 9 farklı savaş, hikaye ve tutum görüyorsunuz. anlatım da yer yer oldukça ağdalı, ol sebep oyunu biraz dikkatli izlemekte faideler var.*

    oyunu izlerken yanı başımda ve bu kadar kısa süre önce gerçekleşmiş bir savaşın insani -bilhassa kadınsal- boyutu hakkında neden bu kadar az şey bildiğimi sorguladım kendimde. ikinci dünya savaşı almanyası, bosna veya filistin savaşı hakkında bile ırak'ta yaşananlara nazaran çok daha fazla şey biliyordum oysa. sağolsun baba tarafından ıraklı olan amerikalı tiyatro oyuncusu heather raffo üşenmemiş, yıllar boyu defalarca ırak'a giderek sürüyle kadınla konuşmuş ve sonuçta çoğu gerçek insanlara dayanan 9 ayrı kadın profili çıkarmış ortaya. raffo temel amacının amerikalılar'a ıraklılar'in 'öcü' olmadığını göstermek olduğunu açıklamış; muhtemelen önyargılardan bizzat etkilenmiş ve buna hassasiyet geliştirmiş bir kişilik raffo..

    son olarak mutlaka belirtmeliyim: bu karakterlere hayat veren hikmet körmükçü, bensu orhunöz ve hasibe eren'den hiçbirinin performansını diğerinden üstün tutamıyorum; hepsine ayrı ayrı hayran kaldım. özellikle hasibe'nin avrupa yakası'ndaki hallerinden bir gram bile yoktu, bambaşka kişiliklere bürünyor oyun boyunca. tevekkeli demiyorlar tiyatro oyuncunun er meydanıdır deyü.
  • bu akşam üsküdar müsahipzade celal sahnesinde izlediğim oyun. bir tiyatro oyununda sahne tasarımı ve dekor bu kadar muhteşem olabilirdi herhalde. (en azından ben daha iyisini görmedim, intiharın genel provasından sonra). kanımı dondurdu, yıllar önce hepimizin gözleri önünde bir ülke silindi haritalardan, işte o günlerdi bu gece izlediklerimiz.

    --- spoiler ---

    can alıcı 2 cümle vardı oyunda; hastalarını yaşatamayan bir doktorun delilikle karışık yakarışı: allah nerde!!!!

    ve

    bir akademisyenin konuşması; saddam'a kimse benim kadar kızamaz ama şu bir gerçek ki emperyalizm saddam'dan da beter. (zihnimde farklı şekilde kalmış olabilir elbette.)

    oyunun sonunda tüm kadınlar bedenleri dahil her şeyleri satmak zorunda kaldılar, mecburlardı. acı olan neydi biliyor musunuz o kadınların hatıralarını sattıkları için üzülme lüksleri yoktu. mutlu oluyorlardı satınca çünkü açlardı. bu bilinen bir şey elbette ama izlemek canımı acıttı doğrusu. ayrıca vakti zamanında ülkeyi ziyarete gelenlerin imzaladığı ziyaretçi defteri, satılığa en son çıkarılandı yani ıraklı kadınlar en sonunda tarihlerini bile sattı.

    --- spoiler ---

    ve ve ve yasmin levy, la alegria'dan bir kuplenin oyunda yer alması muhteşem bir tercihti. ağlamamak için zor dayandım.

    şiddetle önerilir efenim izleyiniz.
  • oyun gerçekten çok etkileyiciydi. hasibe eren, hikmet körmükçü ve bensu orhunöz'ün muhteşem oyunculuklarının yanı sıra olağanüstü sesi ile cihan kurtaran'ı da unutmamak gerekir. özellikle sesi ile dahil olduğu sahneler de insanın tüylerinin ürpermemesi neredeyse imkansız.
  • (bkz: mulaya)
    (bkz: doktor)
    (bkz: samura)
    (bkz: amal)
    (bkz: layal)
    (bkz: nanna)
    (bkz: hooda)
    (bkz: ümmü gheda)
    (bkz: amerikalı)
  • çok gerçek, çok acı, çok başarılı.

    "eğer biz bir milleti şekillendirmek istiyorsak onu paramparça edemeyiz..."
  • cuma günü gittim oyuna ve hala etkisinden kurtulamıyorum yatıyorum aklımda kalkıyorum aklımda... her gördüğüme anlatıyorum mutlaka gidin diyorum. yukarıdaki yorumları okuduğumda aslında oyunun amacına ulaştığını da görüyorum hemen hemen aynı duyguları yaşattırmış yanı başımızda olan olaylara ne kadar kör olduğumuzu ateşin düştüğü yeri yaktığını görüyorum mutlaka gidilmeli ve izlenmeli ...
  • zor bir oyun. izlemesi çok zor, oynaması da zordur tahmin ediyorum ki. oyuna ucu ucuna yetiştim, akşam yemeği yiyememiştim ve çok açtım, arada bir şeyler atıştırırım dedim... ara verildiğinde ise elim çenemde sessizce ağlamakla meşguldüm. oyuncuların performansını ayakta alkışlayabilmek isterdim ama beni o kadar tükettiler ki onu bile yapamadım. kafamda kocaman bir "neden?" sorusu ve "lanet olsun" cevabı ile evime döndüm. eve gidince de yemek yiyemedim.
    tek söyleyebileceğim; izlenmeli, mutlaka izlenmeli.
hesabın var mı? giriş yap