*

  • beşiktaşın en keyifli yokuşu..
    o serin, huzurlu çırağan caddesinin üzerinde, çarşı kalabalığından uzak, mahalle tadını hala koruyan, deniz manzaralı bir yokuştur bu. yarıya kadar pek ürkütmez ama üst kısmı zorludur, sakinlerinin bacakları kaslıdır.
  • bacakları kaslı olan sakinleri de arada sıkılır bu yokuştan ama o çınar ağaçlarının gazıyla ve denizin serinliğiyle bir çırpıda çıkarlar yokuşu. eski mahalle sakinleri olan büyük teyze ve dedelere doyum olmaz... yokuştan mıdır nedir ermiş ermiş konuşurlar...
  • yazları yazlık havası varmış gibi gelir bana.
  • beşiktaş yıldız mahallesinde bir caddedir. istanbul un en dik yokuşlarından biridir. ismini hemen girişindeki asariye camiinden almaktadır. yokuşun en tepesinde de 1912 yılında yaptırılmış olan asariye çeşmesi vardır. çırağan caddesi üzerinde beşiktaş askerlik şubesinin yanından girilir. çitlenbik sokak, asariye camii çıkmazı sokak, sinan paşa mescidi sokak, salçıklar sokak, alim kadın çıkmazı, şerefli veli sokak, yeşil fıstık sokak, buket çıkmazı sokak, kement çıkmazı, asmalı sokaklarla kesişir. yokuşun en tepesindeeğri çınar sokak ile kesişerek sona erer
  • eskiden genelde yıldız sarayı'ndaki görevlilerin kaldığı evlerin bulunduğu, bugünlerde 60-70'lerde yapılan betonarme binaların onların yerini almış olduğu caddedir. eğimi oldukça gözkorkutucu olup bu nedenle ve alışverişin aşağıda yapılması, yukarıya torbalarla çıkılması nedeniyle karşısına üsküdar'ı alan boğaz manzarası eşliğinde de olsa* işkencedir yokuşu çıkmak. otobüs çıkmaz, taksiler almaz.. öyle olunca yürüme ya da özel araçtan başka alternatif kalmaz..
    beşiktaş-asariye caddesi ve serencebey yokuşu dahilinde bir ring servisi fikrinin kamuouyu araştırması tarafımdan yapılmış, fizibilite çalışması sonucunda çokça rantabl olduğu ortaya çıkmıştır * lakin henüz babayiğit bir minibüs sahibi ortaya çıkmadığı için proje askıda beklemektedir. *
  • yokuşa girişte ssk lokali ve belediye binası karşılar sizi. vakıfbank atmsi ve yanıbaşında sürekli lise üniformasıyla tost yiyen öğrencilerin eksik olmadığı tostçu ile devam edersiniz. en tepesinde süper boğaz manzarası olan arnavut kaldırımlı bir başka yokuş keser yolunuzu, sol tarafı komple park halinde olan 4x4ler ile. "kışın nasıl iniyorlar lan burdan ?" diye düşündürür sizi yokuş. sonrasında gop'u görürsünüz, -ne biçim market ismi lan- tam karşısında ise asariye cami. caminin önünde taburesinde otopark değnekçisi amca durur sürekli. bir ayağı topaldır geçekten. yolun diğer tarafında memoli erkek kuaförü bulunur, hasta cimbomludur, muhabbete başlarsa hayatta bırakmaz 1 saat kilitler. iki tane teyzenin başında durduğu eczane ile tahminim ikizlerin işlettiği pastahane ile devam edersiniz. eko marketin önünde sokak geçilmeyecek kadar darlaşır, mutlaka karşıdan geleni bekleyen bir araç bulunur burda. yalnız eko market müşteri hizmetlerinde bir adım öndedir, yokuşun en üst kısımlarına kadar -kan ter içinde olsalar bile- servis yaptıkları görülmüştür. sağ tarafınızda yeşil hırkasıyla muzaffer abi günaydın erkek kuaförünün camından selamlar sizi. incik boncuk işleri yapan bir hanımkızımızı görürsünüz bir dükkanda, ahşap işlemekle meşguldur sürekli. hemen ileride balcı gıdanın laz sahibini sırıtırken görürsünüz, kimse park etmesin diye konileri dükkanın önüne dikmiştir bile. dükkanın önünde üç beş mahallenin delikanlısı mutlaka bulunur. karşısındaki sıla kebap ve lahmacun öğrencilerin yemek ihtiyacını karşılar. derken bir yazı ile irkilirsiniz "sabri kuaför -istanbul & newyork-" yok artık der geçersiniz ve o adamın o saçlar ile nasıl kuaförlük yaptığına şaşarsınız. yine sol tarafta mahallenin sucusunu kabarık yeleği ile görürsünüz, bir ıslık sesinde anında ıslığın geldiği yöne bir damacana yetiştirebilecek yetenektedir. yokuşun bundan sonraki kısmında yol biraz daha rahatlar gibi gözükür ancak asıl eziyet yeni başlamıştır. en tepedeki çeşme uzaktan seçilir. yokuş karşılıklı çıkmaz sokaklarla doludur. sol tarafta bir evin balkonunda onlarca kediyi uyurken görürsünüz, şansınız varsa eğer pazar arabası ile kedilere mama dağıtan teyzeyi ve arkasındaki kedi ordusunu da şaşkınlıkla izleyebilirsiniz. yolun sağ tarafında diğer yapılardan çok farklı ahşap iki yada üç katlı bir bina bulunur. her an yıkılabilir diyerek kaldırımdan yola doğru kayarsınız. eğer o binanın önünde çok vakit geçirirseniz, kırık camların ardından beyaz saçlı teyze size mutlaka laf atacaktır. cevap verdikçe aynı soruları, yılmadan tekrar tekrar sorarak sizi bunaltır ancak kadının konuşmaya ne kadar öuhtaç olduğunu hissedersiniz. çıkmakla bitmeyen yokuşun üst kısımlarında solda yatan baya iri açık kahve bir köpek bulunur. gün boyunca hiç yürürken gören yoktur onu. arada gözlerini açıp gelen geçene bakar. kalıbından tırsarak geçersiniz yanından ancak kıpırdamaya hiç niyeti yoktur. yokuşun sonunda o en alttan gözüken artık kurumuş çeşmede bir soluklanırsınız. havanın soğumaya başladığını düşünürsünüz. geriye dönüp baktığınızda boğazın mavi suları binaların üzerinden gözle görülür hale gelmiştir. ellerinizi tekrar cebinize daldırıp öne doğru hafifçe eğilerek, kambur biçimde yolunuza devam edersiniz...

    ek: kahverengi köpeğin adı dişi olmasına rağmen "kral"mış. pastanedeki amcalar ikiz değil kardeşmiş. wilwarin'e teşekkürler.
  • bu caddede oturuyorsanız, size nerede oturduğunuzu soranlara "çırağan'da" diye havalı bir cevap verebilirsiniz. genelde "sarayda mı?" diye karşılık verirler ve o zaman siz de "yok, saray aşağıda kalıyor, biz biraz daha yukarısındayız" diyebilirsiniz.
  • google earth'ten alınan yükseklik verilerine göre, eğimi alt kısmında yüzde 12, yukarıda yüzde 20, genel olarak ise yüzde 14.5'dur.

    ps: yerleşime uygun eğim, maksimum yüzde 10 olarak değerlendirilmektedir.
  • bu aralar biraz hüzünlü duran cadde. buranın sembollerinden -ahşap evde oturan yaşlı teyze- hakkın rahmetine kavuşmuş bulunmaktadır. oturduğu evin ne olacağı, mirasçılarının ne yapacağı merakla beklenmektedir.
    edit : satıyorlarmış.
  • bu son aylarda çok sevimli köpeklerin yaşam alanı yaptığı caddedir. otoparkın başında duran sevgi arsızı çılgın, korkak küçümen ve biricik dostu mütevazi boz köpek, kasap önünde yatan collie melezi isimlerini ilk fırsatta çıkardıklarım. sabahları işe geç kalmamak için, oyun saatimizi hesaba katarak erken çıkıyorum, ayrıca fotoğraf çektirmekten öyle keyif alıyorlar ki, değme artistlere taş çıkartırlar. bir kap su - bir kap mama koymaya çalışan bir asariyeli olarak kendileriyle komşuluk etmekten mutlu olduğumu belirtmek isterim.
hesabın var mı? giriş yap