*

  • andrzej wajda'nın bir filmi olmasından önce jerzy andrzejewsky'nin bir romanıdır türkçesiyle küller ve elmas. 2. dünya savaşının hemen sonrası 1945 baharında geçmektedir hikaye. almanlar çekilmilş olmasına rağmen polanyalı faşistler direnmektedirler hala. böyle bir karışıklık anında bir ailenin hikayesi ve diğerleriyle ilişkileri anlatılmaktadır.
  • ilk gösterimi 1958 yılında yapılmıştır. polonyalı bir faşistin naziler tarafından bir komünist parti yetkilisini öldürmekle görevlendirilmesi ve sonrasında yaptığı işi sorgulamaya başlamasını konu edinir.
  • küller ve elmas, zamanında gün yayınlarından çıkmış, ülkü tamer tarafından türkçeye çevrilmiştir.
  • küller ve elmaslar (1958) filminde maciek rolünü oynayan zbigniew cybulski filmde dönüşüm geçirecek, hesaplaşacak, yaşamı tanıyacak kişi, yani seyircinin alter egosudur. müthiş bir oyunculuk sergilemiştir. aldırmaz havalarında, gene de duyarlı, çekingen. bir yabancılık hissettiriyordu. sanki filme gitmeyen, uymayan bir yanı vardı. film hakkındaki bilgileri karıştırınca nedenini anladım: adam 1958 yapımı bir filmde oynuyor, fakat filmin içindeki tavırları, ve hele giyimi, eskil değil zamanının 15 yıl kadar ilerisinde. açıklayan bilgi ise onun için doğu blokunun james dean'i denmiş olması. bir de eksantrik bir güneş gözlüğü var. filmden sonra o modelin satışları patlamış. karşısındaki umarsız barmaid krystyna (ewa krzyzewska) da çok iyi oyun döktürmüş. film adını birlikte yıkık bir kiliseye gittiklerinde duvara kazınmış gördükleri cyprian norwid şiirinden alıyor (ki orada öldürdüğü günahsız gençlerin cesediyle karşılacaktır):

    hep bir meşale gibi yanarken sen
    sarar etrafını kızgın alevler
    anlayamazsın, özgürlük mü
    yoksa değer verdiğin her şeyi tüketen
    bir ölümü mü getirir bu alevler
    boşluğa savrulan küller ve
    kargaşa mı kalacak geriye yalnızca?
    yoksa, duracak mı o küllerin arasında
    sonsuz zaferin doğuşu gibi parlayan
    sabah yıldızı gibi bir elmas.

    andrzej wajda'nın savaş üçlemesinin son filmi oluyor. ilki biraz daha vakayiname gibi pokolenie (bir kuşak) (1955), ikincisi karamsar, klostrofobik kanal (1957), bu son film ise önemli bir politik film aynı zamanda.

    filmin eşzamanlı olarak komünist liderin yetim büyüyen oğlunun sağcı/faşist/ulusalcı birliklere katılmış, rus ordusunun etkisi altında sorguya çekiliyor olması gibi yan öyküleri olması, baş karakterin soldan değil gene sağ dünya görüşünden seçilip ona karşı da anlayış/duygu geliştirmeye zorlaması, ilgili tüm karakterlerin ayağının yere bastırılması, kimsenin karikatür veya ideal olmaması gibi uzun ömrünü, etkisini açıklayacak renkleri vardır.
  • sırf başrolde oynayan zbigniew cybulski için bile izlenebilecek bir filmdir.

    sadece 2 günü anlatmasına rağmen, sanki aylardır karakterleri takip ediyormuşuz hissine kapılabiliriz bu filmi izlerken. anlatımı çok başarılıydı. izlemediyseniz, fırsatını bulduğunuzda kaçırmayın derim.
  • tam olarak ikinci dünya savaşının bittiği günün polonya'sını anlatan 1958 yapımı andrzej wajda filmi. ingilizce adı, ashes and diamonds.

    tüm film 24 saatlik bir zaman diliminde geçiyor ve almanya'nın savaşı kaybetmesinin ardından ulusalcı faşistlerin yeraltı örgütlenmesinden arta kalanlarla iktidarı ele geçirmeye çalışmasını; daha doğrusu nazi işgali süresince elde ettikleri burjuva egemenliğinin ellerinden alınmasına karşı mücadele vermelerini anlatıyor. sovyet zaferi sonrasında komünist parti'nin güçlü bir konum edinmesinin karşısında yer alan eskinin derin devleti, suikast düzenleyerek propaganda yapmanın ve kıçlarını kurtarmanın peşinde. bir nevi içimizdeki irlandalılar mevzusu...

    politik bir film olmasının yanı sıra, kuvvetli imgelerle savaş sonrası toplumsal yaşamına da değiniyor. özellikle de kilisede baş aşağı asılmış bir isa heykeli var ki, nazi almanyası'nın savaşı kaybetmesi ve sovyetler'in mutlak zaferi tek bir karede daha güçlü vurgulanamazdı sanırım.
  • ilk sahnelerinden birinde wajda'nın welles'i selamladığı filmdir:

    --- spoiler ---
    macek'in (zbigniew cybulski ) ekürisi telefon kulübesinde konuşurken derin odakta, çerçeveye dahil olan parlamenteri görürüz. ahizeyi tutan portre alışılmadık şekilde büyütülmüştür. çerçevede her şey net biçimde seçilebilir. adam kapıdan içeri girer ve wajda odağı değiştirir. mezkûr adam bir suikast sonucu öldürülecektir.
    --- spoiler ---

    aslına bakılırsa wajda'nın savaş üçlemesi derin biçimde welles etkisi taşır.

    ilaveten;
    (bkz: pokolenie /@hanging rock)
    (bkz: kanal /@hanging rock)
  • bir detayı da atlamamak gerekiyor:
    kül ve elmas. ikisi de karbon temelli. fakat biri değersiz diğeri ise lüks belirtgeci..

    bir de filmde iki kez (31.dk da mesela) ajda pekkan'ın bir günah gibi şarkısının orijinali çalıyor.
  • 1958 yılı, lodz'lu andrzej wajda'nın çekmiş olduğu realist polonya filmi. kanımca sinema tarihindeki en iyi ölüm sahnelerinden ikisi de bu filmde yer almaktadır. izleyince fark edeceksiniz.

    ayrıca coppola'nın ve scorsese'nin favori filmlerindendir. hatta scorsese, leonardo di caprio'ya the departed filmindeki rolü için maciek'i* izletmiş.
  • 70'lerde antonioni'nin yabancı'sında* rastlayıp parmak ısırdığımız meşhur sahnenin bir ön-belirimi var bu filmde. taradım ama literatürde pek bahsedilmemiş. çiftimiz otelin lobisinden dışarıya çıkarken, kamera da geri çıkarak camdan geçiyormuş izlenimi veriyor. wajda'nın o vakitler orson welles'i takip ettiğini biliyoruz. zaten filmin ışığı da welles etkili. hatta boynuz kulağı epey geçmiş. kıta avrupasının görme/visual art kültürü başka tabii. çok iyi ışık tasarımı var filmde, dönemin teknik imkânları düşünüldüğünde hele başarısı daha iyi anlaşılır.

    ah o filmin ışığı... böyle anılan bir filmdir vesselam küller ve elmaslar.
hesabın var mı? giriş yap