*

  • peygamber hz muhammed zamanına verilen isim..mutluluk asrı demeye gelir..
  • islam'a göre, hz.muhammed'in yaşayıp bütün müslümanların önderi olduğu devir.

    sözlük'teyse, sözlük ph'ının tahammül sınırlarını zorlayacak kertede düştüğü* günlere kadarki devir. (bkz: eski mis sözlük)
  • sadece islama ait bir kavram değildir geniş düşünüldüğünde. her düşüncenin her ideolojinin bir asrı saadet örneği ya da ütopyası vardır. örneği olanlar o asrı saadet dönemini tekrar yaşamak için olmayanlarsa asrı saadet ütopyalarını gerçekleştirmek için kasarlar. vakti zamanında murat belge çok güzel irdelemişti bunu. örneğin teorik sosyalizm herşeyi ideallarindeki gibi gerçekleştirirlerse kendi asrı saadetlerinin gerçekleşeceği inancındadır. o asrı saadet dönemi geldiğinde herşey mükemmel olacak hiçbir olumsuzluk olmayacaktır. insanlar eşit olarak bolluk refah ve mutluluk içinde kardeşçesine yaşayacaklardır. islamcılara göre ise asrı saadetin pratiği de yaşanmıştır. peygamber dönemi. o dönem herşey mükemmeldir. toz kondurmazlar. işte o dönemi tekrar tesis ederlerse herşey mükemmel olacaktır. ama biz biliyoruz ki idealpolitik ve reelpolitik çok farklıdır. dii mi cevat abi? evet!!!
  • islam tarihinin bu döneme tekabül eden sayfalarında üç yenilginin adı geçer, ilginçtir ki üçü de dört harflidir (bkz: taif) (bkz: uhud) (bkz: mute)

    (tespiti kafama çakmış insan için (bkz: #1692352))
  • külliyen yalan bir beyandır. yeni dine girenlerin türlü eziyetler çektikleri, eziyetleri çektiren müşriklerin islam güçlenince kılıç zoruyla müslüman olmalarından sonra kafirliklerine içten içe devam etmeleri, peygamberin vasiyetine uymamak, itlaf, fitne, fesat, haset, soy sop davası (haşimoğulları vs ümeyyeoğulları) en sonunda peygamberin torunlarının katledilmesine kadar varmıştır. saadet değil olsa olsa zulüm ve kahır asrıdır o dönem.
  • evrensel dinin gelir gelmez yozlaştırılıp arap milliyetçiliğine dönüştürüldüğü dönemdir aynı zamanda.
  • müslümanlar için peygamberin yaşadığı zamana,
    sosyalistler için ilkel komünal yaşama,
    kemalistler içinse tek partili döneme tekabül eden geri dönülmesi kollektivitenin dinamiği varsayılan dönem.
  • …saadeti araba, mal, mülk ve kadın olarak görenler tarafından tahayyül edilemeyen, esir olduğu halde kollarındaki zincirleri kemirmeyi özgürlük sanan ve endorfin salgıları arasında mutmain olmuş bir kalbe ulaşamayan insanların algı dünyasında karşılığı olmayan dönem… çilenin ve acının her şeklini görmüş olmalarına rağmen hz. muhammed ve onun şerefli ashabının vahiye ve allahu tealaya bu kadar yakın olmalarından kaynaklanan mutluluğun bir döneme isim olmuş halidir.
  • ….asrı saadet belki de allah yolunda her şeyden vazgeçerek mutlu olmak demektir. kişi o zaman da yahut bu zamanda bu haleti ruhiye ile yaşarsa kendi saadet asrını yaşıyor demektir.hatta bu durumu örnek teşkil etmesi açısından şu olay çok güzel özetler;

    “simsiyahtı. ama kendisi boyamamıştı ki! kaldı ki, kalbi bembeyazdı. buna rağmen onu basite alanlar vardı. dedi ki:

    -ya resûlallah, yüzümün siyahlığı cennete girmeme mani midir?

    -asla!

    -o halde beni niçin insanlar hor görüyorlar, kimse bana niçin kızını vermiyor?

    -amir bin vehebin evine git ve
    resûlullah selamı var, kerimeni bana nikahlamanı emretti de.

    siyah yüzlü genç hemen adrestedir. kızın yanında babaya selamı aynen tebliğ eder ve teklifi de açıkça anlatır.

    baba kızgın, hemen reddeder. ancak, teklifi dinleyen kızcağız babasını ikaz eder:

    -babacığım, vahiy gelir de sonra seni mahcup eder. ne biliyorsun bu olayı rabbimin emretmediğini? efendimiz (sav)in o emri tebliğ buyurmadığını? hemen git, resûlullahtan özür dile ve beni o gence nikâhla. resûlullahın uygun bulduğunu ben de uygun bulurum.

    kızının ikazıyla mescide koşan baba özür diler:

    -söylediğinin doğru olup olmadığını bilmiyordum. demek ki doğruymuş. kızımı verdim. şu anda nikahlısıdır.

    efendimizin gence emri:

    -git, evini hazırla, aile oturacak şekilde döşe.

    -benim ev döşeyecek tek dirhemim bile yok!..

    -öyle ise aliye, osmana, abdurrahman bin avfa git. onlar sana ikişer yüz dirhem versinler.

    uçarcasına gider. onların her biri, emredilenden fazla yardımda bulunurlar ve sıra çarşının yolunu tutmaya gelmiştir. bir ev hazırlamak için gerekli para elde mevcut. hele zevcesi, ümidinin de üstünde bir azizedir âdeta...

    çarşı yolunda hızla giderken kulağına bir ses gelir. önce anlayamaz, duraklar ve nefesi kesilircesine dinler. evet, evet yanlış anlamamıştır, doğrudur. ses herkese ilan etmektedir:

    -ey kendini allaha asker bilen müslümanlar!

    derhal atınıza binin, cihada yönelin. ordu mescidin dışında beklemektedir. siz böyle gün için varsınız dünyada! düşman ani baskın yapacak!

    şimdi ne olacak?.. cihada mı gitsin, evlenmeye mi?.. yönünü hemen değiştirir, demirciler çarşısına gider. ilk işi bir kılıç, sonra bir zırh, daha sonra da bir at almak olur. elindeki paranın hepsini de harcamıştır. ama cihad için lazım olan silahını da tamamlamıştır...

    sıçradığı atının üzerinde kuş gibi uçar, bekleyen orduya toz duman içinde karışır.

    -bu genç, herhalde bahreynden gelen biridir, derler. ancak onun siyahlığını fark eden resûlullah aleyhisselam:

    -sen saad mısın? buyurur.

    -evet, deyince de dua eder:

    -ceddine saadetler!..

    kumlu çöllerden geçilir, tozlu yollardan gidilir ve nihayet düşmanla müthiş bir savaş başlar... herkes cesaretle ileri atılır. ama içlerinden biri herkesten de cesaretle atılır; saldırdığı tarafın adamlarını sağa sola püskürtür. neden sonra meydan sakinleşir, düşman kaçmış, müşrikler yok olmuşlardır. şehitler tespit edilirken, bir ses:

    -allahü ekber! evlenmek üzere olan saad da şehit!

    efendimiz onun cesedi başına gelir, mahzun şekilde bakar:

    -seni havz-ı kevserimin başında bekleyeceğim!

    bir hayret nidası daha:

    allahü ekber!

    sonra döner, oradakilere hitap eder:

    -kılıcını, mızrağını ve atını alın, kendisini gönüllü olarak isteyen kızcağıza verin. babasına da deyin ki:

    -kızını vermekte tereddüt ettiğin siyah yüzlü gence allahü teâla cennet hurilerini lâyık gördü!

    ve hayret nidaları birbirini takip eder:
    -allahü ekber! allahü ekber!...”

    http://forum.islamiyet.gen.tr/…ilik-duydunuzmu.html
  • bülent akyürek in tabiri ile kişisel gelişimcilerin hoşlanmadığı devir. neden derseniz egosu şişirilmiş modern insan asla “asrı saadet gibi güzel” lafından hoşlanmaz. onlar “yarınlar güzel olacak” gibi gelecek vaad eden, gelecekte mutluluk bahşeden ve günü unutturan sözlere bayılırlar çünkü…
hesabın var mı? giriş yap